Hiçbir çocuk denek değil

Sisli bir yolda yürüyorum. 9 yaşındayım. Sırtımda en sevdiğim okul çantam, renkleri sarı ve lacivert. Hınca hınç dolu. Omuzdan yana nasibi az olan bendeniz, yükümü daha iyi taşıyabilmek için biraz daha öne eğilerek yürüyorum. Hatta koşuyorum. 7:20 trenine yetişmem lazım, o cumartesi sabahı.

Haberin Devamı

Allah'tan yolu ezbere biliyorum da ayağım takılmadan, düşmeden istasyona ulaşabiliyorum. Yüklü çantamla birlikte alışkın olduğum o kocaman zeytin ağaçları olan okul bahçesi yerine dar merdivenlerden 4. Kata çıkıyorum. Zil sesi ve başlıyoruz test çözmeye...

Sonrası şöyle geliyor; okul bahçeleri genişledikçe, gittiğimiz dershanelerin merdiven, koridor ve sınıfları daralıyor. Hergün bir parça daha öne eğilerek yürüyoruz. Ta ki lisede "eeeh, yetti be" deyip kitabı defteri fırlatmana değin...

Annem emekli sınıf öğretmeni.

Herzaman ondan duyduğum bir söz var "eğitim programları değişmeli". Yıllarca bana soruyla çizilmiş düşünce kalıbına ait çoktan seçeneklerin iliştirilmediği bu cümle beynime kazınıyor. Üniversite sınavında eğitim programları ve öğretim bölümünü yazıyorum.

Haberin Devamı

Bir daha bu ÖSS rezalaletini çekemem, son tercihim de olsa okuyacağım diyorum. Tercihlerimin tamamı eğitim üzerine. Dershanenin rehberlik servisindeki öğretmenler "bu bir intihar, çok daha iyi bölümleri yazabilirsin" diyorlar, kulaklarımı kapatıyorum.

Okul bittiğinde herkes gibi ben de son derece idealistim pek tabi... 2006 yılında henüz 4 yıllık öğretmenken Eğitim Bilimleri Derneği'ni kuruyoruz eğitim uzmanı meslektaşlarımla. Eğitim sisteminde reform şart, her okula bir AR-GE birimi kurulmalı. Bu birimlerde rehberlik servisi kadar ölçme-değerlendirme ve eğitim program geliştirme uzmanları atanmalı diyoruz.

Son ulaştığımız isim o dönemin Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan "anlıyorum ama zor" diyor.

Zor kısmını Devlet Planlama Teşkilatı' ndan öğrendiklerim ile açıklayayım izin verirseniz: DPT bir konuda uzun vadeli planlar yaparak o konunun alt yapısını, uygulama sırasında alınacak yolun haritasını çizer. Bunu TBMM'ye gönderir. Her iki devasa binanın arası 150 metredir, ancak uzmanların öngörüleriyle hazırlanmış bilimsel alt yapılı kanun tekliflerinin yerine siyasilerin amel ve istekleri şekil verir, başkalaşır.

Asıl işi memleketin insan kaynağını geliştirmek ve kalitesini arttırmak olan devletin, bir gecede, sosyolojiden, gelişim psikolojisinden ve bu işin matematiğinden bağımsız hareket eden bir anlayışla eğitimi yönetmesini inanın anlamıyorum.

Haberin Devamı

İnsan kaynağından daha kıymetli olan bir şey var mı?

Nüfusun okullaşma oranını, ülkenin hangi iş gücünden ne kadara ihtiyacı olduğunu devlet hesaplayacak. Hesabına uygun olarak yine sistemli olarak bunları pratiğe dökecek.

İster dershaneleri kapatmak olsun, isterse su ürünleri bölümü mezunlarını sınıf öğretmenleri yapma kararı olsun, isterse 4+4+4 olsun... Bu ülkede ve dünyada hiçbir çocuk denek değildir, eğitim yaz-boz tahtası değildir. Hiçbir hükümet, hiçbir merkezi yapı, anti bilimsel ve sistematiği olmayan yöntem ve tekniklerde eğitimi planlayıp uygulamaya dökecek lükse sahip değildir.

Çünkü bu ülkede ve dünyada hiçbir şey bir çocuğun geleceğinden daha kıymetli bir şey olamaz.

Haberin Devamı

Bu yazıyı hazırlamam 20 yıl önce girdiğim sisli yolun başıyla aynı güne denk geliyor. Her geçen gün yürürken biraz daha öne eğiliyorum, yüküm ağırlaştılar ağırlaşıyor.

Kaybolan nesillerin hesabını kendime soruyor, kaybolacakların hesabından -elimden gelen herşeyi yaptığımı düşündüğüm halde- korkuyorum. Annelik işte...

Eğitim siyasetin yaz-boz tahtası oldukça, eğitim uzmanları heryerde devre dışı kaldıkça bu sis kalkmayacak, besbelli.

Yazarın Tüm Yazıları