Hiç endişe etmeyin!..

EVET, gerçekten de endişe etmeyin! AB ile göstermelik müzakereler yarın büyük olasılıkla (?) başlatılacak. AB ülkeleri kendi aralarında işbölümünü aylar öncesinden yaptı.

Bazıları karşımıza kötü polis olarak çıkarıldı.

Onların amacı, Türkiye’ye ölümü gösterip hastalığa razı etmekti.

Bazıları iyi polis rolünü oynadı. Onların Türkiye’de büyük çıkarları vardı. Ya özelleştirme furyasından mal kapacaklardı, ya da başka parasal beklentileri vardı.

Müzakerelerin büyük olasılıkla başlayacağını bilin. Ancak işin nereye varacağını da iyi düşünün. AKP iktidarı ve hükümet bu yüzden panikte.

Karşımıza dev sorunlar, dev konular çıkaracaklar.

İstedikçe isteyecekler, biz verdikçe vereceğiz.

Dev işadamlarımız bu müzakerelerin başlamasını hevesle bekliyor. Allah göstermesin (!) bir terslik olsa, şirketlerinin borsa değeri düşecek, parasal kayıpları önemli boyutlara ulaşacak.

TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, büyük işadamı Mustafa Koç ve benzerleri boşuna mı nutuk atıyorlar ‘ille de AB’ diye!

* * *

İstanbul’daki Ermeni Patriği, Rum Patriği de boşuna konuşmuyor! AB ülkelerine çağrılar yapıyorlar: ‘Aman haaa, müzakereler başlasın, bir aksama olmasın. Türkiye, AB üyesi olmalıdır.’

Niçin istiyorlar?.. Çünkü müzakere aşamasında AB şimdi olduğu gibi bastıracak:

‘Azınlık vakıflarının önünü açın, mallarını iade edin. Ermeni ve Rum patrikhanelerinin isteklerini yerine getirin. Papaz okullarını yeniden açın.’

Bunları yerine getirmenin Türkiye’ye parasal maliyeti trilyonlara ulaşacak.

Patrikler ve patrikhaneler, ‘Türkiye ile müzakereler başlasın’ diye boşuna yırtınmıyor. Bu işte çok büyük çıkarları var.

Burada, ‘Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanıyın, Ermeni soykırımını kabul edin, Güneydoğu sorununu çözün’ gibi başımıza bela edilecek konuları artık saymıyorum.

* * *

Müzakereler başlasa bile asla bitmeyecek. Burada çok iddialı olarak yazıyorum. Bu yazıların hepsi tarihe belge olarak kalacak.

Bizi hiçbir zaman üye yapmayacaklar. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kullanacaklar, hep isteyecekler, küçük düşürecekler, kendi çıkarları doğrultusunda kararlar aldıracaklar...

Ve belki 10, belki 15 yıl sonra, belki de daha erken bir tarihte, bunca oyalamadan sonra amaçlarına ulaşınca ‘kusura bakmayın’ diyecekler...

Türkiye’de bunların isteklerini yerine getirecek bir hükümetin işbaşında kalması mümkün değildir.

O hükümeti millet seçim sandığında alaşağı eder.

Sen bunların istekleri doğrultusunda Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanıyacaksın, Ermeni soykırımı yaptığımızı kabul edeceksin, ‘Kürt sorunu vardır’ gibi laflar edip sonrasında Güneydoğu’ya belki özerklik vermeye kalkışacaksın!..

Kim olursa olsun, o hükümet yerinde duramaz.

* * *

Dananın kuyruğu -anlaşıldığı kadarıyla- bugün akşam saatlerinde, ya da yarın sabah kopacak. Önümüzde sadece iki seçenek var:

Ya kırk katır, ya kırk satır.

Aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık.

AB
sürecinde bize bugüne kadar yaşattıkları bunu kanıtlıyor.

Hiç kuşkum yok, bunlara teslim bayrağını böylesine çekmemiş bir hükümet olsaydı, Türkiye’nin ağırlığının ve öneminin birazını bunların önünde sergilemeyi başarsaydı, biz şimdi bu yüz kızartıcı tablonun içinde olmayacaktık.

Bundan sonra elimiz mahkûm. Türkiye Cumhuriyeti ile alay edecekler. Karşımıza çıkarılan en ağır koşulları bile kabul edeceğiz.

Son bir not daha eklemek isterim. Önceleri bazı kesimler şöyle diyordu:

‘Bu AB’de iyi para var. Hiç değilse bunların parasından yararlanırız!’

Ne yazık ki paraları da suyunu çekti! Üye yaptıkları bir sürü yamyam ülke o paraları yutup götürdü. Şimdi para da kalmadı. Değirmenin suyu çoktaan kesildi.

Yarın müzakereler göstermelik olarak başlayabilir.

Sonucun sıfıra sıfır elde var sıfır olacağını, üstelik hep küçük düşeceğimizi, karşımıza kabul edilemez koşullarla çıkacaklarını, tepemizi her seferinde biraz daha fazla attıracaklarını yakında hep birlikte göreceğiz.

Fakat müzakere başlarsa İstanbul patrikleri, dünyadaki Ermeni lobileri, Kıbrıs Rum Kesimi, Güneydoğu’yu Türkiye’den koparıp Kürdistan yapmak isteyen kesimler elbette çok mutlu olacaklar.

Üstelik borsa yükselecek! Daha ne olsun yani!
Yazarın Tüm Yazıları