Hepimizin ortak paydası

Cem Yılmaz’ı en çok genç yaşında bu ülkenin ortak paydası olmayı başardığı için takdir ediyorum...

Yaptığı işlere genci de gülüyor yaşlısı da, zengini de merakla bakıyor fakiri de, türbanlısı da peşinden koşuyor laiki de...

Enerjisi koca bir ülkeyi avucuna alıyor.

Bakın AROG’un Türkiye coğrafyasında yarattığı etkiye.

Erzurum’da da merakla beklendi film İzmir’de de...

Adana’da da salonları doldurmaya devam ediyor seyirci, Trabzon’da da...

Hayatımızda hepimizin ortak zevk aldığımız bu tür tatlar o kadar önemli ki. Bu tatların en iyilerinden biri Cem Yılmaz.

Keşke iki üç tane daha bu adamdan olsa...

Ama yok iÅŸte, olmuyor.

Elimizde bir tane var hepimiz onu paralıyoruz.

Kimse de kalkıp demiyor ki, yahu kardeşim helal olsun, adamın filmindeki dinozorlar bile Jurassic Park’takinden iyi...

Vallahi de iyi billahi de iyi...

Belli ki her karesine para harcanmış filmin.

Elbette çok para harcamak iyi film yapmak anlamına gelmiyor.

Ä°ÅŸ sadece dinozorda bitmiyor ki...

Hikaye komik, yaratılan atmosfer başarılı, oyunculuklar güzel, espriler dozunda...

Satır arasına sıkışmış zekice espriler de var, seyirciye dönüp yaptıkları da...

Al sana küfür de yok!

Daha ne istersin bir filmden?..

AROG’u, Cem Yılmaz’ın Türkiye’ye verdiği güzel bir bayram hediyesi olarak görüyorum ben.

Hepimiz eğlenceli bir paydada buluşturdu Cem Yılmaz.

Ama biz gülmek yerine film hakkında didişmeyi tercih diyoruz.

Sigara paketlerindeki korkunç fotoğraflar

Sigara paketlerinin üzerine çoktandır, "sigara içmek öldürür, kanser yapar" gibi caydırıcı ibareler konuyor.

Hemen hemen her ülkede yasal bir zorunluluk bu.Â

Fotoğraf konması ise halen tartışılan bir durum.

Sigara yüzünden kolunu bacağını kaybeden hastaların fotoğraflarının paketlerin üzerine basılması çok daha caydırıcı kimilerine göre.

Batı ülkelerinde bunun örneklerini görmedim.

Tayland’da satılan sigara paketlerinde ise bu fotoğraflar var.

Aman Allah’ım nasıl korkunç anlatamam.

Berbat olmuş bir akciğer fotoğrafı...

Parmakları kesilmiş bir kadın...

Boğazı delinmiş, parçalanmış bir adam...

Fotoğrafa bakmak imkansız o derece iç kaldırıcı.

Paketi alıp masaya koysan akşam yemeği o anda biter.

Tabii pek çok bar, restoran çözüm olarak sigara paketini içine koyabileceğiniz renkli, eğlenceli kaplar veriyor.

Sigara içen biri değilim ama iyi ki Türkiye’de fotoğraflı sigara paketleri yok...

Ve olmasına da şiddetle karşıyım.

Sadece tiryakileri değil içmeyenleri de fazlasıyla rahatsız eden bir yöntem.

Umarım Türkiye’de bu paketlere hiçbir zaman rastlamayız.

Skylife’ın önemi

Yurtdışında hiç bilmediğim yere giderken genelde sıkı bir araştırma yaparım.

Hangi restoran iyidir, hangi club popülerdir, ne yenir ne içilir...

Bu sefer öyle olmadı, çift pervaneli uçakla Samui’ye inerken Tayland’ın bu en gözde adası hakkında pek bir fikrim yoktu.

İnerken yanıma THY’nin Skylife’ına muadil, Thaiair’in aylık dergisini aldım.

Orada yer alan yazılara ve ilanlara güvenmeye karar verdim.

Bu kadar mı doğru çıkar...

Derginin kılavuzluğunda çok şık restoranlar, iyi barlar keşfettim.

İstanbul’a gelen yabancılar için Skylife’ın ne kadar önemli olduğunu da anladım.

Restoranlar ve clubler bu mecrayı ilan vererek iyi değerlendirmeli...

Tabii Skylife’ın da iyi hazırlanması gerekiyor.

Uzun süredir takip ediyorum, İstanbul’u anlatan iyi bir guide özelliği ne yazık ki yok derginin.

Yani benim Samui’de yaptığım gibi bir yabancı Skylife’a güvenip İstanbul’a inse, İstanbul’u tanımadan geri döner.
Yazarın Tüm Yazıları