Hayaller ve mevsim normalleri

NE seçim tartışmaları, ne ittifak arayışları.

Bugünlerde sadece 'mevsim normalleri' ile ilgileniyorum. Boğucu sıcaklar ve boğucu seller dünyayı altüst ediyor.

Dün biraz rüzgar çıktı da nefes alabildim. Boğucu sıcak tesellisi olmayan acı gibi çöküyor üzerime.

Avrupa'daki sel felaketlerinin gerçekten de tesellisi yok. Prag'ın ortasından geçen Viltava Nehri, seller yüzünden normal seviyesinin 7.5 metre üzerine çıkmış. Avusturya, bir haftadan beri sellerle boğuşuyor. 7 kişi hayatını kaybetmiş. Çeşitli bölgelerde binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Slovakya seller altında.

Almanya'da 11 ölü, 17 bin kişi oturdukları bölgeden tahliye edildi.

Avrupa'da yayınlanan gazeteler, sular altında kalan bölgeleri ziyaret eden Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'i, 11 Eylül'ün ertesinde New York'ta İkiz Kulelerin enkazını gezen ABD Başkanı Bush'a benzetiyorlar. Almanya Başbakanı'nın yüzünden ve davranışlarında aynı psikolojiyi yansıttığını yazıyorlar.

Sel suları Rusya'da 59, Filipinler'de 16, Hindistan'da da 800 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

Kuzey Avrupa ise bir haftadan beri sıcak dalgası altında. Bölgede hava sıcaklığı mevsim normallerinin üç derece üstünde seyrediyor.

Karadeniz'de ve de özellikle Rize'de sellerin yol açtığı sonucun deprem felaketinden farkı var mıydı?

Gözüm hava raporlarında, 'mevsim normalleri'ne dönüşü bekliyorum.

* * *

İNSANIN doğayla inatlaşmasının bedeli ağır oluyor.

On yıl önce Rio De Janeiro'da toplanan Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde iklim değişikliği konusu da tartışılmış ve küresel ısınmanın önüne geçmek için karbondioksit emisyonunun aşağıya çekilmesiyle ilgili anlaşmalar imzalanmıştı.

Ama ne fayda. Gelecek nesillerin mutluluğundan söz etseler de, ulusal çıkarlarının üzerine titreseler de, dünya dediğimiz bu gezegen aslında umurumuzda değil. Gelecek nesiller, çocukların mutluluğu söylemleri de sadece lafta kalıyor.

İmzalanan anlaşmalara rağmen Rio Zirvesi'nden bu yana karbondioksit emisyonu azalmak şöyle dursun, dünyada yüzde on artmış durumda. ABD'deki artış ise yüzde 18.

Temiz enerji üretimi, çeşitli çıkar gruplarının engellerine takıldığı için tam olarak desteklenemiyor ve hayata geçirilemiyor.

Doğal kaynaklar, bilinçsizce değil, sorumsuzca tüketiliyor. Eğer söylenenler doğruysa, doğal kaynakların bir süre daha yetebilmesi için, dünya nüfusunun sadece beşte birinin bu kaynaklardan yararlanması lazım. Gerisi elini bile uzatmamalı.

Çünkü şu anda dünya nüfusunun sadece beşte biri su, ormanlar, deniz mahsulleri gibi doğal kaynakları tüketecek zenginlik düzeyine sahip.

Ve öyle büyük bir hızla tüketiliyor ki bu kaynaklar, eğer bütün bir insanlık aynı gelir düzeyine sahip olursa bu tüketim temposuna, bir dünya yetmeyecek.

O durumda bize dünya gibi dört gezegen gerekecek.

* * *

BU ay sonunda, devlet başkanlarından, dünyanın dev şirketlerinin yöneticilerine, sivil toplum örgütlerinden uluslararası örgütlerin üst düzey temsilcilerine kadar dünyanın her tarafından 65 bin kişi daha iyi bir dünya için yeni bir zirvede buluşacak. Bu kez yer Johannesburg, Güney Afrika.

Daha iyi bir dünya için hayata geçirilmemiş 246 anlaşma bir kenarda dururken yeni toplantılar, hiçbir şeyin artık mevsim normallerine dönmeyeceğini örtbas etmekten ve hayaller kurdurmaktan başka ne işe yarayacak?
Yazarın Tüm Yazıları