Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

TÜSİAD, Ankara'da ABD'yi anlatacak

TÜSİAD önümüzdeki salı günü Ankara'da Demokratik Standartların Yükseltilmesi adlı araştırma paketindeki ‘‘Yargı paneli’’ toplantısını gerçekleştirecek. Çarşamba gecesi verilecek kokteylde de hükümetin önde gelenlerini ağırlanacak. Perşembe günü de Yüksek İştişare Konseyi toplantısı olacak. İştişare Konseyi'nin basına açık kısmında İştişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve Yönetim Kurulu Başkanı Muharem Kayhan birer konuşma yapacaklar.

Toplantıda konuşmacıların daha ziyade Amerika izlenimlerini anlatacağı ve hükümete bu yönde yeni ışıklar tutacağı bekleniyor. TÜSİAD'cıların satır aralarında da hükümete icratlarının aksayan yanlarını hatırlatmadan edemiyecekleri tahmin ediliyor. Yani konuşmalarına hükümetin icraatlarına yönelik gerekli dozda eleştiri serpiştirecekler.

ABD ZİYARETİ

TÜSİAD'ın ağır topları, geçtiğimiz hafta New York ve Washington'da temaslarda bulundu. Bu seyahate Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve Yardımcısı Güler Sabancı, Yönetim Kurulu Başkanı Muharem Kayhan, Yardımcıları Sinan Tara ve Tuncay Özilhan, Yönetim Kurulu Üyeleri Erkut Yüceoğlu ve Ant Bozkaya ile TÜSİAD üyelerinden Şerif Egeli ve İzzet Benardete katıldı.

Seyahate katılan TÜSİAD üyeleri ‘‘Biz bir sivil toplum örgütüyüz. Amerika'da bu tür gönüllü örgütlerin faaliyetlerine önem veren bir toplum yapısı var. Şimdiye kadar ticaret denince aklımıza Amerika ile Türkiye arasındaki savunma sanayii gelmekteydi. Amerikan-Türk İşadamları Konseyi de bu ilişkileri pekiştirmek üzere faaliyet göstermekteydi. Oysa biz aramızdaki ticari faaliyetleri geliştirmeyi amaçlamaktayız. Amerikan hükümet, basın ve iş çevreleriyle görüştük. Yılmaz hükümetine güvendiklerini söylediler. AB'ye tam üyeliğimize bize destek olacaklarını söylediler’’ değerlendirmesini yapıyorlar.

OLUMLU İZLENİMLER

Konuyla ilgili görüştüğüm TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharem Kayhan, ‘‘Dünya Bankası, IFC ve MIGA adlı Dünya Bankası'nın bir iştiraki ile görüştük. Genel olarak Türkiye'ye bakışları çok olumlu. Dünya Bankası özellikle eğitim projelerine ilgi gösteriyor. Banka, 8 yıllık eğitim programında Türk hükümetinin harcama yapacağı her kuruşa oransal katkıda bulunacaklarını bizlere açıkladı. New York'ta ayrıca yatırım bankacılarıyla da temaslarda bulunduk. Bizlerle başkan düzeyinde görüştüler. Yanlarında üst düzey profesyoneller arasında başarılı Türk gençleri bulunuyordu. Tepe noktalarda gençlerimizi görmek bizi çok mutlu etti’’ dedi.

Kayhan'a ‘‘Sizin Washington'da Jefferson Otelinde verdiğiniz daveti Tansu Çiller'in lobicisi Krigel mi organize etti?’’ diye sordum. Kayhan, ‘‘Hayır, daveti eski ABD büyükelçisi Abromovitz bizim için organize etti. Krigel de davetliler arasındaydı. Kendisi ile ilk kez karşılaştım, sadece el sıkıştık. Herhangi bir temas isteği olmadı. Kendisini Abromovitz davet etmiş’’ cevabını verdi.

‘‘Mesut Yılmaz'ın yeni lobi şirketinin temcilcileri de yemeğinize katıldı mı?’’ şeklindeki soruma ise, ‘‘Pattons ve Boggs'un temsilcisi de yemekte vardı. Bakanlıklardan birkaç kişi vardı, eski genel kurmay başkanı William J. Crowe da konuklarımız arasındaydı’’ dedi.

Amerika gezisinden keyifli dönen üyeler, Amerika'da da Brüksel'deki büro gibi bir büro açmak istiyorlar. Tabii tüm üyelerle tartıştıktan sonra.

Küresel torpil

Eskiden ‘‘nüfuzlu’’ kişilere ait olan ve arkalarına ‘‘hâmil-i kart yakınımdır’’ yazılan kartlar vardı ve iş sahipleri işlerini bunlarla hallederlerdi. İşe alınmalarda, torpillerde, tayinlerde, vesair konularda çok faydalı olurdu bu kartlar. Dünya küreselleşip Türkiye de bu küreselleşmeye ayak uydurmaya başlayınca, önemli konularda araya girecek kişiler artık sınırların ötesinden aranıyor. Bunun son örneğini, geçenlerde görevden alınan bir genel müdürün, görevine idade edilebilmek için yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı devreye sokmaya çalışmasında gördük. Olay, Başbakanlık'a bağlı Devlet Arşivlerin'nde yaşandı. Mesut Yılmaz hükümeti, Genel Müdür İsmet Binark'ı birkaç ay önce görevden aldı ve bir başka yere atadı. Arşivciler, onun genel müdürlük koltuğunda oturduğu yıllarda mesailerini araştırıcılara hizmet götürmek yerine devlet büküleri için hediye kitaplar yayınlamaya harcadıklarlını söylüyorlardı. Görevden alınan İsmet Bey idare mahkemesine dava açtı ve bu sırada KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tan Cumhurbaşakın Süleyman Demirel nezdinde kendisi için tavassutta bulunmasını rica etti. Denktaş'la tanışıklıkları bir haritadan kaynaklanıyordu.

İsmet Bey, o zamanlar kendisine bağlı olan Osmanlı Arşivleri'nde birkaç yüzyıl öncesine ait bir Kıbrıs haritası bulmuş, kopyasını çıkartıp çerçeveletmiş ve ‘‘günün birinde işe yarar’’ diyerek Lefkoşe'ye hediye göndermişti.

Cumhurbaşkanı Denktaş'ın meslekdaşı Cumhurbaşkanı Demirel'e İsmet Bey için tavassutta bulunup bulunmadığını bilmiyorum ama bulunduysa bile, Demirel Kıbrıs'tan değil hükümetten gelen görüşe uymuş olacak. Çünki İdare Mahkemesi'nde açtığı davayı kazanan İsmet Bey görevine iade edildi ama birkaç gün sonra yeniden alınıp başbakanlıktaki müşavir kadrolarından birine atandı. Şimdi İsmet Bey'in başlattığı bu ‘‘küresel torpil’’ modasına ayak uydurup daha da uzaklardan, örneğin Londra'dan Washington'dan ‘‘hamil-i kart yakınım olur’’ mesajını getirecek olan ilk bürokratı merak ediyorum.

Clintonlar Yılmaz'ı dört gözle bekliyor

ABD Başkanı Bill Clinton Başbakan Mesut Yılmaz'la 19 Aralık'da Beyaz Sarayda ilk kez biraraya gelecek.

Gelecek ayın ortalarında Clinton'la randevusu olan Mesut Yılmaz'ın kurmayları Amerika'ya gitmeden önce bir lobi şirketi ile anlaşma yapmak için kolları sıvamış. Yılmaz'ın lobi şirketi

için ödeyeceği ücretin 2 milyon dolar olduğu geçenlerde bir televizyon kanalından söylendi ama Yılmaz bu konuda hiç bir açıklamada bulunmadı...

Washington Büyükelçimiz Nüzhet Kandemir, Yılmaz'a bozuk. Kandemir bazı lobi şirketleri ile uzun süredir temastaydı. Hatta beşini bir araya getirerek bir konsorsiyum kurmuştu. Kandemir, kararname krizi atlatılır ve yerine yapılacak atama belli olursa Ankara'ya dönüp emekli olacak.

Yılmaz'ın Amerika gezisi sırasında Büyükelçi'nin nasıl davranacağı merak konusu. Yani Yılmaz'a gereken özeni gösterecek mi, yoksa ‘‘Nasıl olsa yakında ayrılıyorum. Benden sonra tufan’’ mı diyecek?

Yeni lobi şirketimiz Pattons ve Boggs. Yeni şirketin küçük bir kamburu var. Geçmişte PKK için de lobi yapması!. ‘‘Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur’’ diye düşünebilirsiniz. Lobi şirketinin avantajı ise Demokrat Parti ile içli dışlı olması. Zira şirketin sahibi Tommy Bogs'un babası eski Temsilciler Meclisi Başkanı idi. Bu isim Clintonlar'a da yakınlığı ile biliniyor.

Kararname krizinin perde arkası

Başbakan Mesut Yılmaz ile Dışişleri Bakanı İsmail Cem arasındaki Büyükelçilik Kararnamesi krizi devam ediyor. Dışişleri koridorlarında hep bunlar konuşuluyor.

Yılmaz, Washington Büyükelçiliği'ne Volkan Vural'ın getirilmesini isterken Cem İpekci ise Özdem Sanberk'i istiyor. Sanberk'in avantajı Orhan Güvenen'in yakın arkadaşı olması. Dışışleri koridorlarında durum şöyle özetleniyor:

Cem, Orhan Güvenen'i, Güvenen de Sanberk'in tavsiyelerini dinliyor...

Özdem Sanberk ve Orhan Güvenen dostluğu ikisinin Paris'te OECD için çalıştığı yıllara dayanıyor. O yıllarda onlara çok yakın bir isim de emekli büyükelçi Cem Duna idi... Dolayısı ile Sanberk, Bakan üzerinde bir hayli etkiye sahip.

Eski Basın Yayın Genel Müdürü Ersavcı da malum, İrlanda'dan merkeze çekilecekti ama onun da kayınpederi Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Süleyman Demirel'in danışmanı. Demirel Güvenç'i kırmaz. Ersavcı'nın başı derde gireceği her ortamda kayınpederi devreye girdi ve Ersavcı'yı rahatlattı. Böyle kayınpeder düşman başına. Murat Ersavcı'nın eski konumuna oturan da tanıdık birinin akrabası. Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin'in yeğeni Aydın Sezgin. ‘‘İsmet Abi’’ Savunma Sanayii Genel Müdürü Yalçın Burçak'a da sahip çıkıyor. Burçak'la Sezgin arasında su sızmıyor. Burçak'ın Savunma Sanayi'nden ayrılmasını hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı istiyor ama Sezgin'i kırmaya kimsenin gücü yetmiyor. Burçak da şanslı. Sezgin'e hürmette kusur etmemesinin ödülünü görüyor.

Yazarın Tüm Yazıları