George Soros’tan Marek Edelman’a...

Cumartesi gecesi birkaç kişi George Soros’la birlikteydik. Dünyanın en ünlü “spekülatörü”nün Türkiye’ye ilişkin bu kez iki merakı vardı: 1) Doğan Grubu’na verilen vergi cezasının anlamı ve gerekçesi; 2) “Kürt Açılımı”nın ne olduğu ve nereye varacağı...

Haberin Devamı

Bizlerin de dünya finans krizini nasıl gördüğünden, Obama’nın şu döneme kadar olan “performansı”ndan, Gürcistan’daki gelişmelere vs. onun ne diyeceğini merak ettiğimiz bir dizi sorumuz vardı. Soros 80 yaşında, gerçi kulakları ağır işitiyor ama beyni pırıl pırıl çalışıyor.

Sohbet sırasında Marek Edelman’ın öldüğünden söz ettim. O ismi bildiğine ilişkin hiçbir sinyal vermedi. Hatta sorgulayan nazarlarla “Kim o” gibilerden yüzünü dikti. Ben de zaten ne yapıp edip Marek Edelman konuşmak istiyordum. Fırsatı kullandım.


Masada benden başka Marek Edelman’ı bilen bir kişi daha vardı. O da konuya katıldı. Ertesi gün yani Pazar günü bizim gazetelere göz atttığımda bazılarının Ak Parti kongresi haberleri birinci sayfalarını kaplamış olsa da Marek Edelman’a ilişkin haberlerin de yer bulmasına hem şaşırdım, hem de müthiş memnun oldum.

Haberin Devamı

George Soros’un Marek Edelman’ı duymamış, onu tanımamış olmasına ne kadar şaşırdıysam, bizim basınının bir bölümünün onu biliyor olmasına ya da ölüm haberlerini öğrendiğinde kim olduğunu öğrenip sayfalarında yer ayırmış olmasına da şaşırdım. Bu ikincisi olumlu anlamda.


Aslında Marek Edelman’ın kim olduğunu ben de bilmiyordum. Onu ben de tanımamıştım. Kim olduğunu ölüm haberini öğrendiğim vakit öğrendim ve kendime onu tanımamış olduğum için dehşetli kızdım.


Çünkü, onu tanıyabilirdim. Tanıma fırsatım oldu. Tanıyabileceğimi ve onu tanıyarak elde etmiş olacağıma ilişkin fırsatı bir daha geri gelmeyecek olduğunu onun ölüm haberiyle öğrendiğim için kendime sinirlendim.


Kendime ilişkin büyük hayal kırıklığı duydum. Soros’un onu tanımıyor oluşuna duyduğum hayret ölçüsünde.

* * *


Eğer araya Ak Parti Büyük Kongresi ama ondan da önemlisi o kongrede Tayyip Erdoğan’ın bazı yönleriyle “tarihi” sıfatını hak eden konuşması girmeseydi, Marek Edelman’ın Soros’a onu anlatmadan önce Pazar günü yayımlanmak üzere yazacaktım.

Sırf “gündem dışı” ya da “bu ülkede kim ilgilenir Marek Edelman’ın ölümüyle; hem üstelik George Soros bile onu tanımıyormuş” diyerek onun hakkında iki satır yazmayı savsaklamamam gerektiğini düşündüm.


Gazetelerin köşe sahipleri yakınları saydığı insanlar bu dünyayı terkedip gittikleri vakit, gündeme aldırmadan onlar için iki satır arkalarından yazmazlar mı; bu yazı da o hesap.


Marek Edelman ile benim tanışma anım, onun öldüğünü İsrail’in Haaretz gazetesinin Twitter üzerinden verdiği haberle Cumartesi sabaha karşı oldu. Yani ölümünden sonra tanıştım denebilir.


O takdirde “yakınlık” nereden geliyor?


Sorun da orada zaten. Onca zaman tanımamış ve bu yüzden kendime ilişkin duyduğum hayal kırıklığının sebebi de orada.


Marek Edelman, efsanevi “Varşova Gettosu Ayaklanması”nın hayattaki tek lideriydi. O efsanevi ayaklanmanın iki numarası. Varşova Gettosu Ayaklanması, İkinci Dünya Savaşı’nın muazzam faciası Holocaust döneminde Yahudilerin tek direnişiydi.


Varşova Gettosu’ndan 300 bin kişi Treblinka temerküz kampına götürümüş, ikinci parti sırasında bir avuç direnişçi ellerindeki çok sınırlı sayıda silahla Nazilere karşı ayaklanmışlardı. 18 Ocak 1943’te başlayan ayaklanma 16 Mayıs’ta bastırıldı ve 13 bin kişi hayatını kaybetti.


Direnişçilerden birçoğu, başta komutanları Mordechai Anielewicz, siyanür içerek intihar ettiler ve Nazilere teslim olmadılar. Ayaklanmanın iki numaralı lideri, o tarihte 24 yaşında olan Marek Edelman, az sayıda yoldaşıyla birlikte 10 Mayıs’ta kanalizasyonlardan kaçarak kurtuldu. Marek Edelman, 1944 yılında yine efsanevi Varşova Ayaklanması’nda da bu kez Polonyalı yurtseverlerin safındaydı.


Savaş sonrası bambaşka bir hayat yaşadı Edelman. Tıp okudu ve zamanla Polonya’nın en tanınmış kardiyologlarından biri oldu. Ömrü boyunca ırkçılığa karşı ve insan hakları mücadelesinden geri durmadı. 1981’de Solidarnosc (Dayanışma) Hareketi saflarındaydı ve Komünist baskı rejiminin yetkilileri onu gözaltına aldılar. 1989-1993 arasında Polonya Parlamentosu’nun üyesiydi.


Marek Edelman’ı ilginç kılan Yahudi Sosyalist Örgütü Bund’un bir üyesi olması, Siyonizm’den uzak durması ve bu nedenle savaş sonrasında İsrail’in “kuruluş günahları”na katılmamasıydı. Polonya’yı hiç terketmedi.


1968’de Polonya’daki anti-Semitizm nedeniyle eşi ve iki çocuğu ülkeyi terkettiği vakit, “Nerede yaşayacağıma başkaları karar veremez” gerekçesiyle ve en önemlisi “toprağa düşen yoldaşlarımı terkedemem” diyerek ülkesinden ayrılmadı. Her Nisan ayında Varşova Gettosu Ayaklanması’na katılanların anısına çiçek bırakmayı sürdürdü.


1980’lerden başlayarak Varşova’ya defalarca gitmiş olan benim gibi birisinin Marek Edelman’ı tanımamış olmasının affedilecek yanı yok.


* * *


Varşova’ya ilk gittiğimde tarihin peşine düşmüştüm. İlk öğrenmeye çalıştığım şeylerden biri Varşova Gettosu’nun yeriydi. Ülkenin en ünlü gazetecilerden çok yaşlı dostum beni şehrin merkezindeki Muranow’a götürdü. Bir tramvay durağında duruyorduk, “İşte buradaydı” dedi. Varşova Gettosu’ndan günümüz Varşova’sında tek bir iz kalmamıştı.

Haberin Devamı


Varşova’ya her gittiğimde Muranow’a gidip Varşova Gettosu’nu ve efsanevi ayaklanmayı gözlerimde canlandırmaya çalıştım.

Kimse, nedense, bana Marek Edelman’dan söz etmemişti. Oysa, onu bulur, Varşova Gettosu’nun yerinde yeller esen, Muranow’un caddelerinde, sokaklarında dolaşır onu dinlerdim. Onunla Yahudi kimliğini, Filistin sorununu konuşmayı çok isterdim.

21. Yüzyıl’la birlikte, bizim kuşakların zihin kalıplarını biçimlendirmiş olan “idealizm” duygusu ve düşüncesi de kalmadığı gibi, büyük “idealler”in ünlü-ünsüz “kahramanları” da sahneden çekiliyorlar.


George Soros bir Macar Yahudisi idi ve çocuk yaşlarında Nazi zulmünden Amerika’ya kaçmıştı. Ondan 10 yaş büyük olan ve hemen kuzeyindeki Polonya’da yaşayan dindaşı Marek Edelman, savaştığı ve komuta ettiği Varşova Gettosu Ayaklanması’nda Nazilerin eline düşmemek için ülkesinin kanalizasyonlarında ama ülkesi dışına çıkmadan kaçmaya uğraşıyordu.

Haberin Devamı


Soros’la o gece Karl Marx’ı, tarihin en ünlü Yahudilerinden birini konuştuk. Bilmeyenin inanması zor ama Soros, Marx’ın bir-iki nokta hariç ekonomiye ilişkin görüşlerine yakın.


Edelman acaba bu konularda ne düşünüyordu?


Ölümünden sonra tanıyabildiğim bu “Büyük Adam”ın yüce anısına saygı göstermekten başka elimden şu anda bir şey gelmiyor. O gece, onun ölümüyle sanki bizim yaşamımızdan da birçok şey gitti gibi geldi bana.


Keşke onu zamanında tanısaydım; hiç değilse ona kalbimi gösterirdim... 

Yazarın Tüm Yazıları