Galiba yeni bir cadı avı başlayacak

TERÖR ile mücadele soruşturmalarını yürüten, bu kapsamda Ergenekon ve Dink soruşturmalarını da yürüten savcı, “Gezi eylemlerine katılmayan, ancak organize ettiği iddia edilen kişi ve kurumları” soruşturmaya başlamış.

Haberin Devamı

Vatan’ın haberine göre savcılığın elinde soruşturmayla ilgili bir şüpheli listesi de varmış.
Şüpheli listesinde kişilerin yanı sıra bazı şirketlerin de olduğu belirtiliyor.
Hesap hareketleri inceleniyor, yurtiçi ve yurtdışı telefon görüşmelerinin teknik kayıtları izleniyormuş.
Haberde savcılığın “soruşturmanın gizliliğine önem verdiği” de belirtiliyor ki işte bu İstanbul’da özel yetkili savcılarca yürütülen soruşturmalar açısından bir ilk sayılır!
Ergenekon’dan tutun da şike soruşturmasına kadar bütün önemli soruşturmalarda, hazırlık soruşturmasının bütün aşamalarını gazetelerden takip edebilmiştik. Hatta daha açıklanmadan iddianamenin gazetelere yansıdığına da tanık olmuştuk. Şimdi soruşturmanın gizliliğine dikkat edildiğine göre, yeni bir durum ile karşı karşıyayız demektir.
Habere göre savcılık “faiz lobisinden, dış mihraklardan, onların içerideki ortaklarından” şüpheleniyor.
Oldukça belirsiz, ucu bucağı olmayan geniş bir suçlular ağı yani!
Bu da yıllardır Türkiye’de soruşturma usullerine hâkim olan zihniyetin elinde “Nereye çekersen oraya çek, canının istediği herkesi içeri tık, dertlerini sonra anlatsınlar” türünden davalara dönüşme eğilimi göstereceğinin bir işareti.
Öyle görünüyor ki yeni bir “cadı avı” ile karşı karşıyayız, bakalım nereye varacak?

Haberin Devamı

Cehennem zebanileri nerede?

“ELİNDE geniş bir şüpheli listesi bulunan” savcılık, Gezi Eylemleri ile ilgili soruşturmayı “çok yönlü olarak” soruşturuyor ama hâlâ “cehennem zebanileri” ile ilgili gelişme olduğuna ilişkin bir işaret yok.
İstanbul ilçelerinden birinin belediye başkanının gelini Z. D., korkunç iddialarda bulunmuştu.
Sayıları 70–100’ü bulan, üstleri çıplak bir grup erkek arıyoruz. Bunlar üstleri çıplak olarak sokaklarda eylemlere katılmışlar, neden olduğunu bilmediğimiz bir gerekçeyle ellerinde de deri eldivenler bulunuyor. Başlarına da tuhaf bantlardan sargı yapmışlar ki MOBESE ve şirketlerin güvenlik kameralarından kolayca teşhis edilebilsinler ve yakalanabilsinler diye!
İşlerini tesadüfe de bırakmamışlar, kadının üzerine çişlerini yaparak geride DNA izi bırakmayı da garanti altına almışlar.
O arada yaşlı bir adamla kızını da öldüresiye dövmüşler ama bu kişilerin de hangi hastanede ya da acil ambulansında tedavi olduklarına ilişkin bir bilgi elde edilemedi.
Bir tek “Daha sonra da dev gibi motosikletlerine binip uzaklaştılar” durumu eksik!
İddialara göre bu saldırgan kişilerin, o eylemlerini yaptıkları sırada çekilmiş görüntüleri mevcut.
Belediye başkanı kayınpederin açıkladığına göre Z. D. Bu görüntülerin yayınlanmasını istemiyormuş. Buna hak verebiliriz, çünkü iğrenç bir durum söz konusu.
Hükümet de “solcu bir sanatçıya” bu filmleri izletmiş ama açıklamıyor ki “infial doğmasın” diye. Buna da hak verebiliriz, insanları çileden çıkarabilir bu tür görüntüler.
Ama elde bu kadar ayrıntılı filmler
olduğuna göre bu tiplerin hâlâ yakalanamamış olmasını yadırgıyorum.
Tabii her gördüklerini çekip, youtube’a koyan insanların bunu yapmamış olmalarını da!
Tekrar hatırlatayım: Polis bu kişileri bir an önce bulup, adalete teslim etmeli!

Haberin Devamı

Provokasyonu etkisiz kılmak

BARIŞ Süreci’nin provokasyonlara açık bir süreç olduğunu ilk günden beri biliyoruz.
Türkiye’nin Kürt sorununu çözmek için ilerlemeler kaydetmesinin birçok çıkar grubunu, bazı yabancı devletleri tedirgin etmesi mümkündü. Ve bunlar bu süreci baltalamak için ellerinden geleni yapacaklardır, nitekim yapıyorlar da.
Terörün finansmanında uyuşturucu parasının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz ve o uyuşturucu ticareti zincirinde PKK halkalardan sadece biri.
Bu ticaretin öteki aktörlerinin, devlet egemenliğinin o bölgelerde sağlanmasından mutlu olacaklarını da kimse iddia edemez.
Önemli olan provokasyonlara rağmen sürecin yürütülebilmesidir ve burada görev hükümete düşüyor.
Demokratik siyasetin önünü açacak, terör yanlılarını marjinalize edecek demokratik reformların geciktirilmesi sadece bu tür çıkar gruplarının işlerine yarar.
Hükümetin, demokratik reformları kendi kontrol edemeyeceği süreçlere bağlamış olmasının yanlışlığı son olaylarla bir kez daha ortaya çıkıyor.
Önemli bir siyasi cesaret gösterilerek başlatılan sürecin geri dönülemez noktaya gelmesini sağlayacak olan da demokratik reformlarla bölgenin sorunlarının çözüleceğinin herkese gösterilmesidir.
Bir türlü ortaya çıkmayan reform paketini artık meclisin önüne getirmenin zamanıdır.
Provokasyonları etkisiz kılacak tutum budur.

Yazarın Tüm Yazıları