Festivalin adı Melez 05

Melez, çokkültürün ürünü. Demirden, kömürden sonra, Ruhr’daki en büyük zenginlik kaynağı. O zenginliğin ana mayası Türkler. Polonyalı, İspanyol, Fransız, Macarla birlikte Türkler. Bu zenginliği kutlamak gerek. Bu çokkültürü kutsamak gerek. Eyalet Meclisi bunu yapıyor. Düzenlediği ilk festivali Türklere armağan ediyor, adını koyuyor: Melez 05.

Afişler hoyratça yırtılıyor. Son oyunun fotoğrafları, duvarları yıkarcasına kopartılıp, alaşağı ediliyor.

Keman bir tekmeyle susuyor. Piyano depoya kilitlenen yük sandığı gibi. Flüt, obua, viyola birer tahta iskeletten ibaret.

Sopranonun gözleri yaşlı. Tenorun ağzını bıçak açmıyor. Diğer oyuncular kan ağlıyor. Figüranlar kenarda inliyor.

Perde iniyor. Işıklar sönüyor. Fuaye karanlığa gömülüyor. Gişeler kapanıyor.

Yıl 1939. Yer Almanya, Bochum, Ruhr Bölgesi. Operanın, tiyatronun gösterime girdiği, konserlerin düzenlendiği sahne tarihe karışıyor. Bir kültür merkezi yok oluyor.

Sahnede artık çelik kazanı var. Yüksek fırınla birlikte. Gişelerin önünden küçük demir vagonlar geçiyor. Tiyatro salonunun ortasına boydan boya raylar döşeniyor. Yüksek tavanlar raylarla kaplanıyor. O raylarda yürüyen vinçler ham demir ve kömür boşaltıyor.

Tiyatro demir çelik fabrikasına dönüşüyor. Hitler dünyaya sesleniyor, ‘Alman Halkı tereyağ yerine, top üretimi istiyor.’

*

Eski tiyatro binası, yeni demir çelik fabrikası, emre uygun, yeni üretimine başlıyor. Bombalar burada üretiliyor. Toplar, tüfekler, mermiler, tank paletleri burada üretiliyor. Miğfer, tabanca, demir çelik içeren savaş malzemelerinin ana üretim merkezlerinden biri Bochum’daki bu fabrika.

Fabrikada 22 bin işçi gece gündüz top döküyor, demire su katıyor, tüfeğe mermi hazırlıyor. Demir çelik fabrikası harıl harıl silah üretiyor. Milyonlarca insan cephede bu bombalarla can verirken, Krupp’un demir çelik fabrikasına oluk oluk para akıyor.

Savaştan sonra bomba ya da herhangi bir savaş malzemesi yok. Ama, demir çelik üretimi sürüyor. Ruhr’dan kömür ve demir çıkarmak artık pahalı hale gelinceye kadar, fabrika tam altmış yıl Alman sanayiine hizmetini sürdürüyor.

Kömür azalıyor. Demir daha derinde. Çıkarmak pahalı. Fabrika aslına dönüyor. Yeniden kültür merkezi oluyor.

90’ların başında, eski kültür merkezi altmış yılın hıncını çıkartırcasına, inadına sosyalist bir oyunla perdelerini yeniden açıyor. Brecht’in bir oyunuyla.

*

Gelecek hafta ise, eski demir çelik fabrikası ilk evrensel sınavına giriyor. Melez 05 Festivali. Almanya’daki festival Türkçe başlık taşıyor.

Savaşlar var ya da yok. Son ikiyüz yıl içinde, dünyanın dört bir yanından kopup gelen insanlar bu yabancı toprağı, vatanlarına dönüştürüyor. Ruhr onların anavatanı. Ruhr onların birbirlerini ilk gördükleri bölge. Ruhr ırkların, dinlerin, ulusların birbirine karıştığı bölge. Ruhr, melezin oluştuğu bölge.

Melez, çokkültürün ürünü. Demirden, kömürden sonra, Ruhr’daki en büyük zenginlik kaynağı. O zenginliğin ana mayası Türkler. Polonyalı, İspanyol, Fransız, Macarla birlikte Türkler. Melezde başı çeken Türkler. Bu zenginliği kutlamak gerek. Bu çokkültürü kutsamak gerek.

Eyalet Meclisi bunu yapıyor. Düzenlediği ilk festivali Türklere armağan ediyor, adını koyuyor: Melez 05.

*

Gelecek hafta, altmış yıllık demir çelik fabrikası, bir süredir yeniden tiyatro ve konser salonu, eski kimliği yolunda önemli bir adım atıyor. Sezen Aksu konseri, Müjde Ar sohbeti, Atıf Yılmaz filmi, Aydın Esen piyanosu, İstanbul Şehir Tiyatrosu Danton’un Ölümü, Ankara Devlet Opera ve Balesi dans gösterisi, bölgesel filmler, çocuk tiyatroları, sohbetler gelecek hafta iki gün boyunca Melez 05’te.

Ruhr, 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olmak için adaylığını koyuyor. Melez 05 bu adaylıkta en önemli dayanaklardan biri. Festival gelecek yıllarda da var. Başka kültürleri vurgulayarak. Çokkültürlü olmak, zenginlik kaynağı. Onun için festivallerle kutlanıyor.

Çokkültürlü olmak, orada sevinç, burada korkulu rüya. Orada müzik, dans, tiyatro konusu, burada kavga konusu. Orada film, şarkı, burada kurşunlar.

Krupp’tan Hitler’e, savaştan Brecht’e, Türkler’den Melez 05’e.
Yazarın Tüm Yazıları