Ferai Tınç: Yelkovan kuşları neden küstü?

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

BU resme iyi bakın. Burası dünyanın en güzel su yollarından birinin en güzel koylarından biri. Boğaziçi, İstinye koyu. Evliya Çelebi'nin, ‘‘Bin parça gemi alır, büyük limanı vardır. Rum ve İslam karışıkdır. Bağ ve bahçesi çok, ehalisinin fıkaraları bağçıvan ve balıkçıdır’’ diye tanıttığı İstinye'de ne eski bahçeler var ne de kıyılarından balık tutmak mümkün.

Bu sahilin müdavimi Yelkovan kuşları da son yıllarda küsmüş, uğramıyor İstinye'ye.

* * *

RESİMDE görünen köprü kenarı bugün artık kimsenin fark etmediği eski İstinye köprüsünün kalıntıları.

Köprünün kenarında şık bir beton levhanın üzerinde ‘‘İstinye Köprüsü 1928’’ yazıyor.

Cumhuriyetin ilk eserlerinden. Eski Boğaz yolunun bir parçası, bugün kullanılan yolun altında kalmış, fark bile edilmiyor.

Bir şey daha var fark edilmeyen.

100 bin kişilik bir bölgenin kanalizasyonunun o güzelim koya, o eski köprünün altından gürül gürül aktığını da fark etmiyor kimse.

* * *

İĞRENÇ bir koku var. O fark ediliyor. Ama kim ilgileniyor ki?

İstinye Muhtarı Mehmet Hançer, 23 Nisan'da yazdığım ‘‘Çocuklara Müjde’’ başlıklı yazımı okuyup, bana uzun bir mektup göndermemiş olsaydı ben de fark etmeyecektim.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın ‘‘2002 yılında İstanbul sahillerinden denize girilecek. Hatta bu yıl İstinye Körfezi'nde yüzülebilir’’ dediğini yazmıştım.

Muhtar Mehmet Hançer, ‘‘ İstinye'de değil yüzmek, bu yaz deniz kenarından geçmek bile mümkün olmayacak’’ diyordu.

Muhtarla birlikte anayoldan hırpani demir bir merdivenle sahile eski İstinye köprüsüne iniyoruz. Gözlerime inanamıyorum.

Yolun altından iki büyük kanal, Hacı Osman'a kadar uzanan ve 100 bin kişinin yaşadığı bir bölgenin kanalizasyonunu, hiçbir arıtmadan geçirmeden, en otantik haliyle güldür güldür koya taşıyor. Bu durumun nedeni, müteahit firmanın işi gerektiği gibi yapmaması, ilgisizlik, az emekle çok para kazanma, rüşvet, yolsuzluk ve suskunluk.

Türkiye tablosunun bir küçük örneği. İstinye koyunun kokusuna Türkiye'deki kokuşmuşluğun izi düşüyor.

* * *

AMA Muhtar'ın yanından memnun ayrılıyorum. Çünkü o gün İstanbul Belediyesi'nden aldığı faksı gösteriyor. Belediye bir deniz temizleme gemisi getirtiyormuş. Koyun acil olarak temizlenmesi ve oradan çıkacak atık için yer bulunması gerekiyor. Bunlar yapılacakmış. Ayrıca dere islah çalışmalarına başlanıyormuş.

‘‘Boğazlar'daki hakkımızı ve hukukumuzu yeterince bilmiyoruz. Dış baskılara karşı koyacak argümanlar üretemiyoruz’’ diyordu bir panelist bir toplantıda.

İstinye'ye bakın, nedenini anlarsınız.

Yelkovan kuşlarını küstürenler, İstanbul Boğaz'ında hak, hukuk iddia edebilirler mi?

Yazarın Tüm Yazıları