Felaket tellâlları



Pakize SUDA
Haberin Devamı

Aslında habire hatırlatmasalar belki de farkında olmayacağız, ama ne mümkün!..

Yakınlarımızdan duyduğumuz ‘‘Bu yaştan sonra...’’yla başlayan eleştiriler, uyarılar...

Sözde iltifat olarak söylenmiş ‘‘Hálá güzelsiniz’’ sözünün altında yatan acı gerçek...

Esnafın ablası, teyzesi olmalar...

Oradan buradan duyduğumuz hikáyeler.

Misal,

Bir hanım anlattı, çalıştığı bankada 40 yaşını geçenler işten çıkartılıp yerine 20'li yaşlardakiler alınıyormuş. Biraz inanamadığımdan, biraz da kadıncağızı teselli etmek amacıyla, ‘‘Belki de bankanın ekonomi politikasıyla ilgilidir; yenilerin maaşları sizinkinden düşük olacaktır’’ dedim. Değilmiş. Genç ve dinamik banka imajı yaratmak istiyorlarmış.

Bankacı olmak isteyenlere duyurulur. Orada da aynı futbolculukta, mankenlikte, balede olduğu gibi yaş sınırı var, haberiniz olsun.

Bankalarla pek işim olmadığından bilemiyorum, belki de kredilerden sorumlu müdürden perende atması bekleniyordu.

* * *

Gerçeklerin kafamıza takıldığı en çarpıcı örneklerden biri de sağlık sigortaları.

Bir kere 60 yaşındaysanız, ‘‘yok’’sunuz. Sigorta şirketinin gözünde yani. 75 yaşında başbakan, cumhurbaşkanı olabilirsiniz, ama 60 yaşında sağlık sigortalı olamazsınız.

Daha genç yaşlarda sigorta yaptırdınız diyelim. Dönem başında bir bakıyorsunuz ki ödeyeceğiniz prim fırlamış gitmiş.

‘‘Hayrola?’’

‘‘Efendim alınan her yaş hastalık riskini artırıyor.’’

Hiç aklınızda yokken hastalık beklemeye başlıyorsunuz. Öyle ya vardır sigorta şirketinin bir bildiği.

Misal ben, ‘‘Öhö’’ desem, ‘‘Acaba?’’ diyorum.

Allah'tan hasarsızlık indirimi var. Hasarsızlık geçen dönem hiç hastalanmadığınız anlamına geliyor. ‘‘Geçen sene turp gibiydim’’ diye seviniyorsunuz. Gerçi geçmişe mazi dendiğini biliyorum ama olsun. ‘‘Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır’’ gibi geçen seneki sağlığımla bu seneki sağlığımı irtibatlandırabilirim.

Pek uymadı galiba, ama neyse. Maksat teselli olsun.

Bir de menopoz var ki, yazılanlara bakarsanız ölüm bundan evladır.

Hangi kadın dergisine baksam menopozda olduğunun bir göstergesi olarak başını ellerinin arasına almış bir hanımefendi fotoğrafı, altında da tehlikeli yaşlara yaklaşanları intihara sürükleyebilecek bilgiler.

Yazılanlardan kısaca şu anlam çıkıyor: 40 yaşına kadar ne yaşadıysanız yaşadınız, 40'tan sonra sağlıklı geçirdiğiniz her gün için oturup kalkıp şükredin.

‘‘Oturup kalkıp’’ deyişim mecazi anlamda. Yoksa artık oturup kalkamayacağınız tıbben ispatlanmış durumda.

Zira kemikleriniz eriyor sizin. Mütemadiyen.

Biyoloji kitabındaki iskeleti hatırlıyor musunuz? Hani kemikleri tanıtan? İşte o iskelet sizi temsil etmiyor, o 40 yaşın altındaki birine ait.

Siz hálá ‘‘Uyluk kemiğim var’’ diye övünün.

Nah var!

Nelerin var olduğunu söyleyeyim ben size.

Gece terlemeleriniz, uyku bozukluğunuz, çarpıntınız, cinsel isteksizliğiniz, gerginliğiniz, unutkanlığınız var. Ve bunların iş, sosyal ve aile yaşamınıza getirdiği şahane (!) etkiler var.

Nasıl? Tadından yenmiyor değil mi? Dengelemek isteyenler için kaymak niyetine kalp ve damar hastalıkları da var.

Ne? 40 yaşını çoktan geçtiniz ama bunlardan hiçbiri yok öyle mi? Olmaz. Bilim ‘‘Böyleyken böyle’’ diyorsa böyledir. Siz farkında değilsinizdir terlediğinizin. Bir gece saat kurup kalkıp bakın.

Aslında günümüzde insan ömrü uzamamış olsa problem yok. Lakin uzadığı için bu durum önemli bir sorun haline gelmiş. Öyle diyor ilgili ve bilgili kişiler.

Bu şu demek:

Eskiden kadının menopoza girmesiyle Hakk'ın rahmetine kavuşması hemen hemen aynı zamana denk geliyordu. Ancak günümüzde insan ömrü uzadığından kadın neredeyse ömrünün orta yerinde menopoza girmiş oluyor. Ve ikinci yarıyı gergin, sinirli, ter içinde, uykusuz, uyumsuz, kemiksiz ve erkeksiz olarak geçirmek durumunda kalıyor.

Felaket tellálları!

Anladık. Durumu yıllardır ortaya koya koya bir hál oldunuz. Çare bulabiliyor musunuz çare? Bulamıyorsanız gölge etmeyin yeter!

Ha, günahlarını almayayım, çarenin ne olduğunu söyleyenler de var.

Doktora gideceksiniz. Sık sık.

O da size ilaç yazacak. Bol bol.

Sonra orada burada ilacın başka önemli hastalıklara yol açtığını okuyacaksınız.

İki arada bir derede kalacaksınız.

Çare bu işte.

* * *

Son olarak,

Arkadaşlar!

Psikoloji denen bir şey var.

Bir malı fiyatlandırırken, bir reklam filmi çekerken bile insan psikolojisi hesaba katılır da bu en önemli konuda nasıl gözardı edilir anlamıyorum.

Yoksa insandaki yaşama sevincini yok etmeyi misyon edinenler mi var?

Mış Muş köşesi

İki Amerikalı profesör insanın 130 yıl mı 150 yıl mı yaşayacağı konusunda bahse girmişler.

Bizim için fark etmez, ancak bugünkü yazıda bahsi geçen dinamik banka 90 yaşındakileri mi yoksa 70 yaşındakileri mi işten atacağı hususunu merak ediyordur.

Ali Balkaner'in 6 bin 471 yıl hapsi istenmiş.

İnsan ömrü uzuyor dedikse o kadar da değil.

Bilim adamlarına göre mutluluk öğretilirmiş.

Şu hayatta bir şey de ayağımıza hazır gelse. Yok. Ya çalışacağız, ya öğreneceğiz.

Depremde yıkılmasın diye minarelerin boyu 20 m. kısaltılıyormuş.

Ne demişler, ‘‘Ayağını yorganına göre uzat, minareni depremine göre kısalt.’’

TRT asansöründe prezervatif bulunmuş.

Yalnız programları değil her şeyleri denetimli. Yok öyle prezervatifsiz salıvermek.

Yazarın Tüm Yazıları