Fazilet ve iki yanlış

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Abdullah Gül, Refah Partisi içinde en düzgün politikacılardan biri olarak tanınır. Ama bugün Abdullah Gül kalkıyor ve 1.2 trilyon liranın nereye gittiğini sorgulayan Başsavcı Vural Savaş'ın bu girişimini ‘‘derin devletin çetelerle işbirliğini örtbas etmek’’ diye niteliyor.

Bu iddianın gerçek olup olmadığı konusunda ise ikna edici hiçbir şey söylemiyor.

‘‘Örtbas’’ politikasına karşı bu hassasiyeti gösteren Abdullah Gül'e Refah-Yol hükümetinin temelini oluşturan yaklaşımı hatırlatmak istiyorum.

Refahyol da ‘‘örtbas’’ ittifakı değil miydi?

Eğer Refah Partisi o dönemde, iktidar nimetlerini paylaşma aşkına düşmeyip ilkeli bir yaklaşım izleseydi Türkiye'nin temiz toplum isteğine hizmet etmiş olacaktı.

Erbakan ve Çiller'in, kirli çamaşırların ortaya dökülmesini engellemek için yaptıkları unutulmadı.

Abdullah Gül gibi, neyin ne olduğunu görebilen bir siyasetçinin iddialara cevap aramak yerine savunmaya geçmesi, Fazilet Partisi'nin geçmişten ders çıkartıp yenilenme yeteneğinin olmadığını gösteriyor.

Başsavcı Savaş'ın ‘‘Cumhuriyet tarihinin en büyük sahtekarlık çetesi’’ nitelemesini yersiz bulsam da, Refah Partisi'nin, ‘‘Son yılların en büyük örtbasçısı’’ olduğu yalan mı?

* * *

BAŞSAVCI Vural'ın ‘‘sahtekarlar çetesi’’ suçlamasına gelince. Bu tip açıklamalar yargısız infaz kategorisine giriyor Fazilet Partisi'nin kapatılacağı iddialarına yol açıyor. Parti içinde var olan muhalefetin yükselmesini önlüyor.

Savunma dürtüsü, Partinin karakterine işleyen ‘‘örtbas’’ mekanizmasını harekete geçiriyor.

Yoksa, Darçın ve Mercümek olaylarında sessiz kalan ve paranın nereden geldiğine ilgi göstermeyen birçok insanın paranın nasıl harcandığına hassasiyet göstereceği muhakkak.

Maliye Bakanlığı'nın hazırladığı raporda, sabah akşam ‘‘Allah’’ sözünü dillerinden düşürmeyen insanların talimatıyla 1.2 trilyon liranın nasıl buhar olduğu yer alıyor.

Bu sadece Hazine'den gelen para. Parti'nin diğer gelirlerinin harcanmasında da benzer yöntemler kullanılmadığı ne malum?

Bu sorular, aslında birçok insanın kafasını kurcalıyor.

Ama, Fazilet kurulmadan önce, ‘‘Şimdi baskı altındayız sesimizi çıkartmayalım, mağdur durumdaki liderimize ters düşmeyelim’’ gerekçesiyle bütün eleştirilerini yutan ve kenara çekilen muhalefet yine aynı nedenle sessiz kalıyor.

Duygulara teslim olup yapılan taktik hatalar, sahte faturaların, insanlardan alınan boş makbuzların vahametini gözlerden kaçırıyor.

* * *

MADALYONUN diğer yüzünde ise Fazilet içinde dürüst siyaset yapmak isteyenlerin yetersizlikleri yer alıyor.

Abdullah Gül gibi, eski Refahlı, yeni Faziletli aklı başındaki politikacılara bugün düşen, savunmaya geçmek yerine iddiaların üzerine gitmek olmalıydı.

Merkezle araları açılsa da tabanları karşısında itibarları artardı.

Örtbasçı gelenek yüzünden partilerinin tabelasındaki ‘‘Fazilet’’in anlamı, kaybolan paralarla birlikte buhar oluyor.

İki yanlış bir doğru etmiyor.













Yazarın Tüm Yazıları