Ercan Kumcu: Beklentiler tehlikeli bir noktaya gidiyor

Ercan KUMCU
Haberin Devamı

BANKACILIK sektöründe yaşananlara ‘‘doğru teşhis’’ konulamadı. Konulamayınca da, çözüm bir türlü üretilemiyor. Aksine, çözüme giden yol tıkanıyor.

Kriz, kapsamlı bir istikrar programı uygulandığı için çıkmadı. Ama, krizin hálá devam ediyor olması, istikrar programının bazı kurallarına bağnazca sadık kalınmasındandır. Bankalar, Merkez Bankası'ndan aldıkları bir günlük borç için günde yüzde 1.5, kendi aralarındaki işlemlerde günlük yüzde 4 faiz ödüyorlar. İşler kaygı verici olmaktan çıkıp trajikomik bir hal aldı.

IMF'nin hazırlayıp önümüze koyduğu ve bizim de şimdiye kadar uygulamaya çalıştığımız istikrar programının kuralları ‘‘normal şartlarda’’ çalışan kurallardır. Hiçbir istikrar programı ‘‘normal olmayan şartlarda’’ çalışacak kurallar içermez.

YANLIŞTA ISRAR

İstikrar programlarının içerebileceği tek şey, normal olmayan şartlarda kullanılabilecek bir ‘‘likit fon’’ oluşturulması olabilir. Ama, kurallar genelde ‘‘normal şartlar’’ içindir.

Gelinen noktada, ‘‘normal şartlar’’ için konulan kuralların ‘‘normal olmayan şartlarda’’ da uygulanmasında ısrar edilmektedir. IMF de bunu istemektedir. Yanlış da burada yapılmaktadır.

İstikrar programının bazı kurallarının geçici bir süre için askıya alınmasının, kamuoyu tarafından istikrar programından vazgeçilmesi olarak algılanacağı sanılmaktadır. Tam aksine, kuralların taviz verilmeden uygulanıp krizin daha da derinleşmesi, istikrar programından vazgeçilmesinin zorunlu olacağı izlenimini kuvvetlendirmektedir.

Örneğin, birdenbire, bir Başbakan Yardımcısı ‘‘Hükümet adına taahhüt ediyorum ki, Türkiye'de devalüasyon yapılmayacaktır’’ diye bir demeç vermiştir. Bilinir ki, bir hükümet yetkilisi böyle konuşursa, tam aksi olur. Bankacılık sektöründe yaşananlar, bu şekilde halkın beklentilerini de şekillendirmeye başlamıştır.

İçinde yaşananlara hálá çok yüzeysel bakılmakta, sanki sorun küçümsenmektedir. Faizlerin kabul edilemeyecek düzeylere çıkmasının ‘‘enflasyon lobisi’’ tarafından gerçekleştirildiği sanılmaktadır. Krizin başında görülen ‘‘döviz talebi’’ kimilerine göre birkaç spekülatör tarafından yaratılmıştır. Konu bu kadar hafife alınırsa, çözümün de kısa zamanda gelmesi pek olası değildir.

İktisadi açıdan, ŞU ANDA, BİR DEVALÜASYON YAPILMASI İHTİMALİ DE, ZORUNLULUĞU DA YOKTUR.

ÇÖZÜM BELLİ

İstikrar programının rafa kalktığı an, devalüasyon yapılmasının zorunlu olduğu andır. O ana gelindiğinde, ne hükümetin, ne de Merkez Bankası'nın karar verme özgürlüğü zaten kalmamıştır. Ama, daha o noktadan çok uzaktayız.

Uzaktayız diye rehavete kapılmayalım. Çünkü, ekonomide uzaklıklar zamana ve mekána göre değişen büyüklüklerdir. Bugün uzak gibi görünen bir olguyu yarın burnumuzun dibinde görebiliriz.

Devalüasyon lafları çok edilmeye başlandı. Bu çeşit beklentiler krizi derinleştireceği gibi, çözümü de zorlaştırır. Fazla vakit kaybetmeden, beklentiler daha da bozulmadan, mali piyasalar likidite krizinden kurtarılmalıdırlar. Çünkü, sorun giderek likidite sorunu olmaktan da çıkmaktadır.

Yazarın Tüm Yazıları