Ercan Kumcu: Bankacılıkta bölgesel ayırımcılık olmaz

Ercan KUMCU
Haberin Devamı

İstanbul'da doğup büyüdüğümden Türkiye'de bölgesel ayırımın ne kadar önemli olduğunu bilmezdim. Bunu ilk kez askerliğimi yaparken öğrendim.

Askerliğin ilk günlerinde uygun adım yürümeyi öğrenirken, daha tecrübeli askerler bizim gruba 58, 44, 26 diye bağırırlardı. Önceleri ne olduğunu anlamadığım bu rakamlar bağıranların geldiği şehirlerin trafik plaka numaralarıydı. O şehirlerden gelenler cevap verir, hemşeriler birbirleriyle bu şekilde tanışırlardı.

Askerde hiç kimse 34 diye bağırmazdı. İstanbul'dan gelen de birçok asker vardı. Fakat, askerde 34'ten gelmek çok önemli değildi. Bu nedenle de, İstanbul'dan dahi gelseniz, 34'ün dışında bir plaka numarasına ihtiyacınız vardı.

Bölgecilik askerde çok önemliydi. Ayağıma sıkı gelen postallarımı ancak 58'den olan bir arkadaşımın torpili ile değiştirebilmiştim. Çünkü, postal işlerinden sorumlu asker de 58'den geliyordu.

TÜRKİYE'DE BANKACILIK

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında iktisadi kalkınma stratejisinin iki ayağı vardı. Birinci ayak sektörel kalkınmaydı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında sektör bankaları kurulmuştu. Halkın mali tasarruflarının o bankalar yoluyla belli sektörlerde kullanılması esası kabul edilmişti.

Stratejinin ikinci ayağı bölgesel kalkınmaydı. Bu doğrultuda, bölgesel bankalar kurdurulmuş ve bölgenin mali tasarruflarının bölgede değerlendirilmesi ilkesi kabul edilmişti.

Türkiye geliştikçe, rekabet şartları bankacılığı zorladıkça, bankacılıkta sektörel ve bölgesel özellikler kaybolmuştur. Özellikle 1980 yılı sonrasında, Türkiye'de bankacılık evrensel bir nitelik kazanmıştır. Bu nedenle de, birkaç istisna dışında tüm bankalar genel müdürlüklerini İstanbul'a taşımak zorunluluğunu hissetmişlerdir.

ESKİŞEHİR'DE BANKACILIK

Durum böyleyken, içinde saygı duyduğum isimlerin de bulunduğu Eskişehir'in bir takım ileri gelenleri, şehirlerinin ismiyle anılan bir bankanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesine alınmasından sonra seslerini yükseltmeye başladılar. İstedikleri, bankanın yine Eskişehirliler'de kalmasıydı.

Sanki, bu banka İstanbul'da topladıkları mevduatları Eskişehir'e aktarıyormuş gibi, bankanın Eskişehirliler'de kalması isteniyor. Halbuki, bu bankanın Eskişehir'de şubesi olan diğer bankalardan hiçbir farkı yoktur.

Bankacılıkta nereden gelirse gelsin ucuz fon önemlidir. Bankacılıkta plasman nereye yapılırsa yapılsın risk önemlidir. Bu banka ne kadar Eskişehirli ise, diğer bankalar da o kadar Eskişehirli'dir. Eskişehirlilik bu bankanın kültürüne işlemişse, yeni sahibi de bankanın bu özelliğini zaten korumak zorunda kalacaktır.

Bankacılık askerlik gibi değildir. Bankacılıkta bölgecilik olmaz. Olursa, çok yanlış olur. Eskişehirliler dahil tüm okurlarıma iyi bayramlar dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları