Enis Berberoğlu: Polisin düğmesi

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

MADEM ki medya ve hükümet el ele verdi, malum düğmeyi arıyor, katkımız olsun istedik. İşte size polisin gizli düğmesi, aaazss sonra...

***

Polis kardeşimiz kimdir, önce ona bakalım.

Her on polisten yedisi dört veya daha fazla çocuklu aileden gelir. On polisin dokuzunun annesi ev hanımıdır. Belki de bu alışkanlıkla bekár polislerden yarısı, evlendikleri eşlerinin çalışmasına karşıdır. Zaten polis eşlerinin yüzde 72'si sadece ilkokul mezunudur.

Polis kardeşimizin anne-babasının eğitimi fazla değildir.

Annelerin dörtte üçü ilkokul mezunudur. Babalar arasında lise ve üniversite görenlerin payı yüzde 10'u aşmaz. Babalar memur (yüzde 21.8) veya işçi (yüzde 34.0) ya da çifçidir (yüzde 21.8).

Polis kardeşimiz taşra çocuğudur. Yüzde 81.8'i köy, kasaba, ilçe veya küçük iller gibi nüfusu fazla olmayan yerleşim birimlerinden gelir.

Polis kardeşimizin mezun olduğu liselerin dökümü de bellidir: Endüstri Meslek Lisesi veya Teknik Lise: Yüzde 43.7, Normal Lise: Yüzde 40.5, İmam Hatip Lisesi: Yüzde 6, Diğer Liseler: Yüzde 9.3

Polislik mesleğini seçenlerin dörtte üçü liseyi 5-6 not ortalaması ile tamamlar, üçte ikisi üniversite sınavını kazanamaz...

***

Polis kardeşimizin eşkálini çizen rakamları Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı tarafından basılan 21. Yüzyılda Polis isimli kitaptan aktardık. Kitapta yer alan Sosyal Yapı ve Polis Alt Kültürü isimli makaleyi kaleme alan Yardımcı Doçent İbrahim Cerrah, alıntı yaptığımız rakamları 1998 tarihli Polis Okulları Anketi'nden derledi.

Doçent Cerrah, polisin alt kültürünü oluşturan mozaiği de başlıklar halinde sıralıyor:

‘‘Muhafazakárlık, şüphecilik, sivilleri potansiyel suçlu olarak görme, ‘biz' ve ‘onlar' ayrımı, toplumdan uzaklaşma ve meslek içi dayanışma...’’

***

Diyeceğimiz o ki, polisin düğmesi öyle fazla gizli-saklı değil.

Paranoya krizlerine kapılmak yerine eline silah tutuşturduğumuz gençlerin beşeri altyapısını tanımaya çalışmak daha akıllıca olmaz mı?

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘İki nokta var. (...) Cenaze esnasında bir polisin ‘Burada aydının cenazesi yok, bir şehidin cenazesi var' diyerek bandonun cenaze marşı çalmasına engel olmaya çalışması ve diğeri de ‘tekbir' sesleriydi. Bu nasıl bir zihniyet? Polis teşkilatı bir mensubunu uğurlarken ‘kurum' kültürünü göstermeye çalışmış, ancak yine kendilerinden biri bunu reddetmişti. Her kurumun bir kültürü vardır ve kurumun ilk görevi, mensuplarına bu kültürü aşılamaktır. Bu kültürü kabul etmeyenlerin ise kuruma faydaları düşünülemez. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kurum kültürü çerçevesinde her yıl bu kültüre uymayanları ihraç ettiğini biliyoruz, neden aynı şey polis teşkilatı için de geçerli olmadı? Bence yanıt, ‘tekbir' seslerinde. Kurum pekálá siyasileştirilmiş.’’ (Neşe Çoruh)

‘‘Bugünkü yazınızda benim gibi galeyana gelmiş insanları yine ‘ülkücü' olarak nitelemişsiniz. Tıpkı laik-anti laik gibi, Türk-Kürt gibi. Ben ülkücü değilim. Lütfen bana başka bir sıfat bulunuz.’’ (Fikri Akşit)

Yazarın Tüm Yazıları