Enis Berberoğlu: Markanın öbür yüzü

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Çin'den ayrılırken keyiflerine diyecek yoktu... Fırsatlar ülkesi ABD'ye çalışmaya gittiklerini sanıyorlardı. Oysa son adresleri Filipinler'den bin, ABD ana karasından 6 bin uzaklıktaki Pasifik adası Saipan oldu...

İçme ve yıkanma suyu yetersiz, havalandırmasız barakalara tıkıldılar. Türk parasıyla 2 milyar lira peşin haraç ödeyerek kavuştukları dokuma tezgáhların başında her gün 14 saat çalıştılar. Gebe kalan kadın işçiler verim düşmesin diye kürtaja zorlandılar...

Onlar ki, Saipan'da çalışan 13 bin Çinli çağdaş köledir...

Siz cici beylerin ve hanımların Londra'dan, New York'tan satın aldığınız markalı gömlekleri, fantezi elbiseleri, iç çamaşırlarını üretirler.

* * *

ABD Milletler Topluluğu üyesi Saipan Adası'nda üretilen mallar ‘‘Made in USA’’ (ABD'de üretildi) markasını taşıyor... Daha ahlaklı üreticiler, Saipan'ın parçası olduğu adalar topluluğunun ismini kullanıyor: ‘‘Made in North Mariana Islands, USA’’ (ABD Kuzey Mariana Adaları'nda üretildi.)

Saipan'da insanlık dışı koşullarda üretilen mallar kota ve gümrük kısıtlaması olmadan ABD'ye giriyor. Bu ülkeden dünya pazarlarına yayılıyor.

Nitekim İngiliz The Independent Gazetesi muhabirinin ülkesinde satın aldığı Tommy Hilfinger markalı bir gömlek Saipan'daki dokuma işçisine çok tanıdık geliyor... Çinli gariban işçi muhabirin elinde gördüğü ve fabrika kapısından 2.5 milyon lira fiyatla çıkan gömleğin İngiltere'de neden 32 milyon liraya satıldığını anlayamıyor.

İmajlarına düşkün markalı üreticiler Saipan'daki 250 işçinin çalışma koşulları nedeniyle açtığı dava karşısında panikledi...

Ralph Lauren Polo, Donna Karan ve Gymboree bu koşulların sorumluluğunu üstlenmemekle birlikte işçilere tazminat ödemeyi kabul etti. Gap, OshKosh B'Gosh ve Tommy Hilginger çalışma koşullarını düzeltme taahhüdünde bulundu.

* * *

Markalı mallar (ve insanlar) işte böyle yanıltıcıdır...

Teninize değen ıslaklığın top modelin parfümü olduğuna inanmanız istenir. Oysa o nem Çinli kölenin kurumayan teridir.

Bu ülkedeki üretim ve paylaşım ahlakını zaten kaybettik.

Belki tüketimde asgari insani değerlere uyarız.

O yüzden bir dahaki alışverişte markanın öbür yüzünü de çevirmeyi deneyin. Eğer cesaretiniz varsa... Veya fark ediyorsa.

Peker'in açıklaması

SEDAT Peker avukatı aracılığıyla yazılı bir açıklama yolladı:

‘‘Bayrampaşa Cezaevi'nde kalmış olduğum dönem ortadadır. Biz sahip olduğumuz imkánları cezaevinde maddi imkánsızlıktan dolayı yaşanan sosyal adaletsizlikleri gidermek için harcadık. Enis Bey, benim çete veya mafya olmak gibi bir derdim yok. Sadece normal bir insan gibi yaşamaya çalışıyorum. Geçmişte doğru olduğuna inandığım konularda bazı sert tavırlar uyguladığım doğrudur. Ama bunlar herhalde pek doğru değildi ki çok ağır bedeller ödedim. Alaattin Çakıcı ile hiçbir sorunum yok. Geçmişte tanışmışlığım ve muhabbetimiz var. Cezaevinde meydana gelen olayda hiçbir dahlim söz konusu değildir.’’



Yazarın Tüm Yazıları