Emin Çölaşan: Vergi

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Vergi kutsal görevdir. Ancak haksızlık olduğunda itici olur ve kimse vergi ödemek istemez. Bizim devletimizin bir özelliği vardır. Pek çok alanı bu açıdan başıboş bırakır da, yakaladığından fena vergi alır.

Yaz mevsimi geldi. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bodrum, Marmaris, Kemer, Kuşadası, Çeşme, aklınıza gelen hemen her yerde gece yaşamı canlandı. Barlar, diskolar, gece kulüpleri, restoranlar...

Bu tesislerin bazılarına girerken belli bir para ödersiniz. İçeride yiyip içtiğiniz için ayrıca ödeme yaparsınız.

Buralara devam eden sosyetik ve varlıklı kesimin aklına fiş istemek asla gelmez. Fiş istemeyi küçüklük sayarlar. Oysa fiş veya fatura alınmadığında, verilen hesabın vergisi açıktan kaçar. Hem KDV'si, hem de gelir vergisi kaçar.

Kimin umurunda!

Sadece buraları için değil. Bakın bakalım, günlük alışverişinde kaç kişi fiş istiyor. Kebap yersiniz, hesap öderken fiş verilmez. Manavdan alışveriş yaparsınız, fiş kesilmez... Ve büyük çoğunluğumuz, bunu istemez. Bazısı akıl etmez, bazısı da küçüklük sayar.

Türkiye'de her alışveriş sonrasında fiş alma disiplini sağlasak, devletin vergi gelirlerini bir kalemde iki katına çıkarırız.

***

Şimdi yazlık yerler revaçta ve buralarda fiş kesenlerin, fiş isteyenlerin oranı binde bir bile değil.

Nerede Maliye denetimi?

Ama bu konu Maliye değil, halkın bilinç sorunudur. Halkımız bu konuda duyarsız olduğu sürece, Maliye istediğini yapsın, kaç yazar!

Adam gider, bütün gece yiyip içip eğlenir, hesabı bol kepçe öder, fiş istemez... Ama ertesi gün kendi çıkarına dokunan bir haksızlık görünce feryadı basıp ‘‘Böyle şey olmaz’’ diye nutuk atmaya başlar.

Bodrum'da ünlü bir disko var. Giriş ücreti yanılmıyorsam 5 milyon lira. Her gece binlerce kişi giriyor ve her gece milyarlarca liralık vergi göz göre göre kaçıyor. Türkiye'de böyle binlerce örneği bir araya getirin ve bırakın her şeyi bir yana, sadece eğlence sektöründe kaçırılan vergilere bir bakın. O paralarla ne yollar, okullar, hastaneler yapardık biz.

Millet olarak yapımız giderek yozlaşıyor, bozuluyor.

Fiş istemeyi ayıp sayan, küçüklük sayan zihniyeti kafalarımızdan atmak zorundayız. Fiş almamakla, o andaki vergi kaçırma olayına doğrudan ortak oluyoruz.

TELİF VERGİSİ!

Zekeriya Temizel döneminde çıkarılan vergi yasası şu veya bu nedenle tutmadı. Yasa uyarınca yazar, ressam, heykeltıraş, gazeteci, bilim adamı, araştırmacı kesimlere ödenen telif ücreti vardır. Bu ücretten yüzde 10 peşin vergi, yüzde 15 KDV, yüzde 1 fon payı kesilir. Yani vergisi kaynaktan kesilerek yüzde 26 olur.

Temizel bunu herhalde beğenmedi ki, bu kesimleri tüccar, işadamı, sanayici ile aynı kefeye koymayı başardı! Bunlara defter tutma zorunluluğu getirdi. O tam bir komedi idi. Yazarlar, gazeteciler, heykeltıraşlar Maliye'ye gidip vergi levhası aldı, noterde defterler tasdik ettirildi. Defter tutmanın anlamsızlığı fark edildi de, birkaç ay önce kaldırıldı.

Size kendi mesleğimden örnek vereyim. Şu anda çok sayıda gazeteci, aldığı telif ücreti nedeniyle şu anda gelir vergisi beyannamesi veriyor, üç ayda bir peşin vergi ödüyor!

Bir gazeteci, yazar, ressam, bilim adamı, şair, bestekár düşünün ki, yılın mart, haziran, eylül aylarında gelir vergisi, şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarında ise peşin vergi öder!

Örneğin bir gazeteci esnaf mıdır? İşyeri mi vardır? Ticaret mi yapmaktadır? Kredi mi almıştır? Yanında birilerini mi çalıştırmaktadır ki, Temizel yasası nedeniyle yılın yedi ayı vergi ödemektedir!

Böyle bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde yoktur, olamaz.

***

Benzer durum faiz vergisi için geçerli. Adam para kazanmış, vergisini vermiş, artanını bankaya yatırmış. Faiz geliri elde ediyor ve bu kez yeniden beyanname vermek zorunda kalıyor. Hem Maliye için, hem bankalar için inanılmaz formaliteler, yazışmalar, bürokrasi oluşuyor.

Kes şunun vergisini kaynağında be kardeşim! Banka vergiyi peşin kessin, devlet bir yıl bekleyeceğine vergisini bankadan hemen tahsil etsin ve daha çok kazansın.

Size açıkça söyleyeyim, bu faiz vergisine ilk yıl yakalananlar oldu ve bunlar büyük vergi ödedi. Ama onların parası hemen ardından banka sisteminden kaçtı. O büyük paralar beş dakika süren bir işlemle yurtdışına transfer edildi. Yani hem Türkiye'den, hem de banka sisteminden çıktı.

Yazık günah değil mi?

***

Ben vergisini ve bütün ödemelerini peşin yapmaktan hoşlanan biriyim. Aklınıza ne gelirse, emlak vergisi, oto vergisi, gelir vergisi, takside bağlamaktan hoşlanmam... Çünkü zamanı geldiğinde ödemeyi unutup başıma iş açmaktan korkarım.

Bu yıl mart ayında gelir vergisi öderken, tümünü peşin ödeyeceğimi söyledim.

Mümkün değilmiş. Peşin vergi uygulaması şimdi kaldırılmış.

Bir düşünün ki, benim gibi birkaç saf bile olsa, devlete vergisini peşin ödemek istiyor ama kabul edilmiyor! Bana ‘‘Haziranda gelip ikinci taksidi, eylülde gelip üçüncü taksidi ödemek zorundasınız’’ denildi.

Bir vergi yasası ki, üzerinde roman yazılır. Bir dokun bin ah dinle!

Hükümet bunların üzerinde inşallah durur, bu tuhaflıkları gidermeyi başarır.



Yazarın Tüm Yazıları