Emin Çölaşan: Seni gidi liboş Mehmet!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

LİBOŞ Mehmet'in mumu söndü. NTV kanalı Cavit Çağlar'a ait iken oradan ayda 10 bin dolar maaş aldığımızı yazdı. Hem de birkaç kez! Kendisine çağrıda bulundum ve ‘‘Bu iddianı kanıtla’’ dedim. Dün yanıt verdi (!) ve palavra attığı, kafadan yazdığı ortaya çıktı.

Bu Liboş Mehmet Türkiye'deki tüm gazete ve televizyonlarda çalıştı. Hepsinden kovuldu. Patronuna sövdüğü gazetelere bile girmekten utanmadı. O bir klinik vaka.

Gün geldi solcu oldu, sonra sağcılığa geçiş yaptı ve şimdi dinci oldu. Şimdi dinci gazetede yazıyor, tarikatlardan maaş alıyor. Villasındaki içkili davetleri onların parasıyla yapıyor!

Liboş'un hayatı yağcılıkla ve yalan yazmakla geçti. Dün karşısında esas duruşta durduğu gazete ve televizyon patronlarına sövmekten utanmadı.

Biraz olsun ‘‘haysiyeti’’ olan bir adam, ortaya attığı bir iddiayı kanıtlayamazsa, siz ona ne dersiniz?

‘‘Ayda 10 bin dolar alıyordun’’ diyor, ‘‘Kanıtla’’ diyorsunuz. Dünkü yazısında pişkince sırıtışa geçip ‘‘Cavit Çağlar'ın cebinin hesabını ben mi tutuyordum’’ demesin mi!

Güler misiniz, ağlar mısınız, yoksa acır mısınız? Ben bu Poldi'ye acıyorum.

***

Şimdi dinci olan bu adam, geçmişte hızlı bir ‘‘laik’’ idi. Örtünmeye dayanamazdı! İşte Milliyet'teki 23 Eylül 1985 tarihli yazısından bir alıntı:

‘‘İran'ın Ankara büyükelçisinin basın toplantısında ‘örtünmüş' hanım meslektaşlarımızın fotoğrafını görünce şaşırdık ve üzüldük.

Bu basın toplantısına gelecek gazetecilerin örtünmek zorunda olacakları bir gün önce açıklanmıştı. Zannettik ki sadece kadın değil, erkek Türk gazeteciler de ‘örtünme' şartını taşıyan bu basın toplantısına nasıl olsa gitmeyecekti.

Laiklik konusunda en ufak bir sarsılma görüldüğü zaman tepki göstermeyi bir gelenek haline getiren Türk gazetecilerin daha özenli ve ilkeli davranmasını ümit ediyoruz. Keşke bu basın toplantısı hiç yapılmasaydı.’’

Evet, Liboş Mehmet geçmişte böyle yazıyordu. Şimdi ise dincilerden maaşa bağlandı, onlara hizmet arz ediyor. Hiç sıkılmadan, yüzü kızarmadan.

***

Tüccar gazeteci Liboş'un şirketleri vardı. Büyük holdinglere iş yapardı. Aynı zamanda patronları adına ihale takip eder, koridorlarda iş bitirirdi. Bunları Sabah Gazetesi manşetten belgelemişti.

Liboş her devrin adamıydı. Darbe dönemlerinde bile yönetenlere yalakalık yapar, garsonlu ve ahçılı Otağtepe villasında davetler düzenlerdi. (Kenan Evren hayatta, Liboş'un yalakalığını ona sorunuz). Evinde Özal, Çiller, Erbakan gibileri ve onların yakınlarını ağırlar, kim iktidar olursa ona yanaşır, iş bitirirdi.

***

Asıl ismi Mehmet Barlas olan Liboş Mehmet, zamanında Uğur Mumcu'ya bile sövmekten utanmamış biridir. Onun yalan ve iftiralarından herkes gibi Uğur da nasibini almıştı. İşte Uğur için yazdıklarından birkaç cümle:

‘‘(21 Mart 1991)- Aslında Uğur Mumcu'lar, birer psiko-patalojik vakadır. Bazen polis, bazen demokrat, bazen gazeteci, bazen jurnalcidir bunlar...’’

‘‘(23 Mart 1991)- Uğur Mumcu yıllardır karanlık ilişkilerin içinde, jurnalcilik yapıyor. Mumcu yanınıza gelince konuşmanızı kesin. Üzerinde ya dinleme cihazı ya da küçük bir fotoğraf makinesi vardır. Sizi fişleyebilir...’’

‘‘(25 Mart 1991)- Gerçekten şüpheli bir adam. Kemalist ajan provokatör Mumcu...’’

***

Şimdi de Uğur'un bu adam hakkında yazdıklarına bir bakalım:

‘‘...Barlas'ın kişilik ve meslek onuru da bu, ne yapalım. Erkek papatya Mehmet, aynaya bak bir zahmet.’’... ‘‘Erkek papatya, konvertıbl Mehmet, sen bu liberalliğe Özal aşkına n'olur devam et.’’... ‘‘Fırdöndü Mehmet yine kocaoğlanlığına devam ediyor. Bir değil bin fırdöndü, Çankaya komiseri (Özal'ın yağdanlığı) Mehmet gelse, yine yolumuza devam ederiz. Fırdöndü Mehmet'in onur, kişilik ve gazetecilik anlayışı, ne yapalım ki dövize endekslidir. Yaz liboş Mehmet yaz, eğlenceli oluyor.’’... ‘‘Liboş Mehmet'in yüz surat hacı Murat kişiliği esnek ve liberaldir. Haydi hoş Memo, koş Memo, kap Memo, haydi Memo, liboş Memo.’’... ‘‘Topaç Mehmet havlu atarak tartışmadan çekildi. Fırdöndü Mehmet her türlü arsızlığın, yüzsüzlüğün ve yolsuzluğun sözcüsü ve gözcüsüdür. Erkek papatya liboş Memoş, haydi başka kapıya...’’

***

Günaydın Gazetesi'nden de kovuluyor. Sonra Günaydın, bizim Liboş'u manşet yapıyor. Bu kez Günaydın'a bulaşıyor ve yanıtını 1 Temmuz 1991 günü alıyor:

‘‘Sen manşet değil, roman bile olursun. Neden kovulduğun, Babıali'de sözlü klasik oldu. Dikkat et, yine birilerinin yatlarıyla yakın ilgilisin. Gelelim en büyük ayıbına. 650 meslektaşının maaşlarını alamıyor olmasıyla alay ediyorsun. Günaydın'da çalışanların paraları yok ama meslek onurları var. Gayet doğal. Sende olmayanı nasıl anlayacaksın ki.’’

Evet, onda olmayan bir şeyler!

Bu erkek papatya Mehmet işte böyle biri. ‘‘10 bir dolar alıyordun’’ diyor, ‘‘Kanıtla’’ diyorsun, ‘‘Ne bileyim, Cavit Çağlar'ın cebinin hesabını ben mi tutuyordum’’ diyor!

Bu Liboş'un bizim meslekte düştüğü acınacak durumları birileri yazsa, vallahi 10 cilt kitap olur. Diyelim ki toplumdan utanmıyor, bari karısından, çocuklarından ve şimdi maaşa bağlandığı şeriatçılardan utansın.

Haydi Mehmet, hopla Mehmet, zıpla Mehmet, dön Mehmet, tüccar Mehmet, laik Mehmet, şeriatçı Mehmet, ihale takipçisi, iş bitirici Mehmet, sen neymişsin be Mehmet!..

Bir daha boyundan büyük işlere girişme, böyle rezil olursun. Haydi tosunum başka kapıya, seni gidi liboş Mehmet!

Yazarın Tüm Yazıları