Emin Çölaşan: Sabiha Gökçen






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

ATATÜRK'ten kalan, Atatürk'ün anılarıyla dolu son saygın insanı da yitirdik. Bazı olaylar vardır, insan orada yaşadığı onuru hiçbir zaman unutamaz. Bundan bir süre önceydi. Bir gün Sabiha Hanım telefon etti. Yazılarımı okuyormuş, çok beğeniyormuş. Beni evine davet etti.

Gittim, elini öptüm. Onu ilk kez tanıyordum. Gerçek bir Türk kadını, gerçek bir hanımefendi. Evi bir Atatürk müzesi gibiydi.

Uzun uzun sohbet ettik. Yaşam öyküsünü anlattırdım, onu belki de sorularımla bunalttım. Ama her sorduğum soruya yanıt verdi. Hatta hiç unutmuyorum, tuhaf kaçacağını bile bile şunu bile sormuştum:

‘‘Efendim Atatürk de bir insandı. Bazı şeylere mutlaka kızardı. Kızdığı zaman küfreder miydi, ya da ağzından bu tür sözler çıkar mıydı?’’

Böyle bir olaya tanık olmadığını söyledi... ‘‘Çok kibar bir insandı. Bizim yanımızda, hanımların olduğu bir yerde böyle bir şey yapması mümkün değildi’’ dedi.

Sonra birkaç kez daha telefonla görüştük. Ben aradım, o aradı.

Önceki gün ölüm haberini aldık.

Sabiha Gökçen aslında bir dönemin simgesiydi. Kadını içine atılmış olduğu o dipsiz kuyudan çıkarmak isteyen, Türk kadınına değer veren, onu erkekle aynı düzeyde görüp eşit haklar veren Atatürk döneminin simgesi.

1920'li, 1930'lu yıllarda bir Türkiye düşünün ki, Cumhurbaşkanı bir Türk kızını pilot yapıyor. Onu uçağıyla yurtdışına gönderiyor, hatta Doğu Anadolu'da çıkarılan düzmece isyanlarda savaş pilotu olarak görevlendiriyor. Sabiha Gökçen dünyanın ilk kadın savaş pilotu olma onuruna erişiyor.

Dün toprağa verdiğimiz Sabiha Hanım, Atatürk'ten kalan son anı idi.

Atatürk'ün manevi kızlarından Ülkü Hanım hayatta. Ama o pek küçüktü. Sanırım çok fazla şey hatırlamaz.

Yüzyıllar boyu ezilen, horlanan, erkekler dünyasında insan yerine bile konulmayan Türk kadını, Atatürk ve devrimleriyle dirildi, kişilik kazandı. Ne acıdır ki, şimdi kadınımızı yeniden kuyunun dibine atmak isteyen gerici güçler hortlamış durumda... Hem de bu tezgáha düşen bazı kadınların ve genç kızların desteği ile!

Sabiha Gökçen'e Allah'tan rahmet diliyorum. Bu dünyada onurların en büyüğüne sahip oldu.

Öbür álemde yeri cennet olsun, nur içinde yatsın.

HAVAALANI REZALETLERİ

Söz havacılıktan açılmışken burada bir konuyu dikkatinize getirmek istiyorum. Türkiye'nin dört bir yanı, gereksiz ve anlamsız havaalanlarıyla dolduruldu.

Bunların bazısına ayda yılda bir uçak inerse ne iyi! Bazıları ise tamamen sinek avlıyor.

Havaalanı yapmak çok pahalı bir iş. Trilyonlar harcayıp bitiriyorsunuz. Ama bunu işletmek, en az yapmak kadar pahalıya geliyor.

Araç gereç alacaksınız, elektronik aygıtlarla donatacaksınız, personel çalıştıracaksınız. Bakım ve onarım masraflarını da kattığınızda, işin astarı yüzünden pahalıya geliyor...

Ve Türkiye'de pek çok havaalanı boş duruyor!

Türkiye bu iş için milyarlarca dolar harcadı. O paraların çok büyük bir bölümü maalesef kül olup uçtu.

* * *

Antalya havaalanı Türkiye'nin en önemli meydanlarından biri. Hele yaz mevsiminde buraya günde yüzlerce uçak iner, yüzlercesi kalkar. Bir tek pisti vardır ve yeterli değildir. Uçaklar havada tur atar, turistler resmen çile çeker.

Antalya'ya ikinci pist yapılıyor ama ‘‘parasızlık’’ nedeniyle iş bir türlü bitmek bilmiyor. Şimdi para bulunmuş ve inşaat 2002 yılı sonlarında ‘‘inşallah’’ bitecekmiş!

Düşünün ki, Türkiye'nin en önemli ikinci veya üçüncü havaalanı tıkanmış durumda... Ve siz bir sürü gereksiz havaalanı için para bulup harcarken Türk turizminin belkemiği olan Antalya'yı ‘‘parasızlıktan’’ aksatıyorsunuz ve Türk turizmini dünyaya rezil ediyorsunuz

Başka bir ülkede olsa bunu yapanlardan hesap sorulur.

Antalya'da sivil havaalanının hemen yanında askeri havaalanı var. Askerler izin verse de, o alan hiç değilse turizm mevsiminde kullanılsa ne olur?

Antalya'ya yaklaşık 100 kilometre uzaktaki Isparta'ya sırf Demirel'in istemi doğrultusunda dev bir havaalanı yapılmıştır ve bomboş durmaktadır. Antalya'daki askeri uçaklar yazın Isparta'yı kullanamaz mı?

Uşak havaalanı bomboş! Hele bir Gazipaşa havaalanı var ki, inanılmaz bir olay. Burası Alanya'ya gelecek turistler için yapıldı fakat uçak inmiyor... Gerekçe: ‘‘Meydanın karşısında dağ var, iniş ve kalkış tehlikeli olur.’’

Buraya bugüne kadar THY dahil hiçbir uçak inmedi. Trilyonlar toprağa gömüldü, meydanı ot bürüdü, bisiklet pisti oldu! Yazık günah değil mi? Kim haksız? Bitmiş havaalanına uçak indirmeyenler mi, yoksa tehlikeli yere havaalanı yaptıran kişi ve kurumlar mı?

Bu ihanetlerin sorumlusu kim? Bunlardan hesap sorulmayacak mı? Elbette sorulmayacak.

Türkiye'nin kaynakları işte böyle çarçur ediliyor ve kimsenin umurunda değil. Sonra ekonomik krizler patlıyor ve elalemin kapılarını aşındırıp ‘‘Aman biraz daha verin, bizi kurtarın’’ diye para dileniyoruz.

Türkiye plansızlıktan, siyaset ve bürokrasi bezirganlarının aymazlığından kaynaklanan en büyük ihanetin içinde...

Bu ihanete ‘‘Dur’’ diyecek hiçbir makam, merci ve yönetici yok.

Bu kadrolarla biz daha çooook krizler yaşarız, çoook dileniriz. Vah yazık sana güzel Türkiye.

Yazarın Tüm Yazıları