Emin Çölaşan: Fethullah olayı

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

TÜRKİYE, Fethullah Gülen'i konuşuyor. Kimdir bu şahıs? Ne yapmakta, neyi amaçlamaktadır?

Bir kere hiç kuşku yok, Fethullah Bey tipik bir şeriatçı.

Ama onun başka özellikleri var. Takıyye yapıyor!

Hedefinin üzerine doğrudan gitmiyor. Dolaylı yollardan ve güya çaktırmadan, belli güçleri rahatsız etmeden, saman altından su yürüterek ulaşmayı amaçlıyor.

Yani diğer şeriatçı kesimler gibi sözünü esirgemeyen takımından değil.

Örneğin, bunların televizyonu olan Samanyolu'nu izlediğinizde, yumuşak bir kanal olduğunu görürsünüz. Bir de Zaman isimli gazeteleri vardır. Orada da çok sert tepkiler verilmez.

Ulusal bayramlarımıza sahip çıkar görünürler.

Hatta zaman zaman Atatürk resimleri kullanırlar. Bu aşamaya gelmeleri kolay olmadı. Çünkü Fethullah'ın gazetesi, bir zamanlar farklı bir tavır içindeydi.

***

Örneğin, piyasaya 250 bin liralık yeni banknotlar çıkarıldığında, gazeteye bu banknotun arka yüzünü basmışlardı, sırf ön taraftaki Atatürk resmi sayfada görünmesin diye!

Yine Esenboğa Havaalanı'nda bir karşılama töreninde başbakanın arkasındaki duvarda bir Atatürk fotoğrafı asılıydı. Bu resmi basarken de, duvardaki o fotoğrafı yok etmişlerdi.

Zamanla, yaptıklarının yanlış olduğunu düşündüler. Böyle giderlerse tepki alacaklarını hesap ettiler, tutum değiştirdiler, suyu samanın altından yürütmeye karar verdiler.

Birkaç yıldan beri ‘‘yumuşak’’ gidiyorlar, ‘‘Bizden rejime zarar gelmez’’ mesajını vermeye çalışıyorlar.

Fethullah Bey, cemaatine bu emri verdi.

Örneğin okullar açıyorlar. Oralarda kaliteli öğrenciler yetiştiriyorlar. Ellerine düşen çocukları iyi eğitmeye çalışıyorlar.

Para durumları çok iyi. Kitleleri geniş. İyi para topluyorlar. Çocukları besliyorlar, eğitiyorlar. Bütün amaç, okullardan mezun ettikleri parlak gençleri devlete sokmak, oralarda belli yerlere getirmek ve kendi ideolojilerini yaymak.

Son aşama, devleti ele geçirmek!

Geçtiğimiz aylarda Fethullah'ın ele geçen kasetleri televizyonlarda açıklandı. Cemaatine özünde şu mesajı veriyordu:

‘‘Devleti belli etmeden, sessizce ele geçireceğiz. Adliye (yargıçlar, savcılar), mülkiye (valilikler, kaymakamlıklar), emniyet çok önemlidir.’’

Zaten onların başını bu kasetler yaktı.

***

Benim bu konuda anlamadığım hadise, Ecevit'in bunlara bu kadar yakın durması, hatta açıktan destek vermesidir. Bunun nasıl olduğunu ve nedenlerini bugüne kadar anlayabilmiş değilim.

Bu gönül bağı nereden geliyor?

Oy avcılığı mı? ‘‘Biz DSP olarak bunların oylarına muhtacız’’ hikáyesi mi? Fethullah takımının kurduğu okullara hayranlık mı?

İyi de acaba Ecevit'in aklına bir gün olsun ‘‘Bunlar yurtdışında, Afrika ülkelerinde bile okul açıyorlar. Bu değirmenin suyu nereden geliyor’’ sorusu gelmedi mi?

Bırakın Ecevit'i de bir yana, devletin ilgili kurumları bu soruya ne yanıt verecektir?

Ankara DGM bu şahıs hakkında tutuklama kararı verdiğinde Ecevit hemen onların televizyon kanalına koştu, verdiği özel demeçte ‘‘üzüntüsünü’’ dile getirdi.

Ama Fethullah takımı Ecevit'ten daha ilkeliydi. Örneğin son memur kararnamesi konusunda Ecevit'le tam anlamıyla ters düştüler.

***

Fethullah, gazetesi ve televizyonuyla Müslüman'dır. Müslümanlığın temel ilkesi dürüst olmaktır. Ama bunların gazetesi kadar yalan yazanı az bulunur.

Yıllar önce bir gün, Genelkurmay bütün gazetecileri topluca Özel Harp birliklerine götürüp gezdirdi. Orada bir binbaşı inanılmaz bir gösteri yaptı. Arkasında tahtadan bir insan maketi. Bu makete bir subay veya astsubay sarılıyor. Binbaşı öne eğiliyor, bacaklarının arasından arkaya doğru, 20 metre uzaklıktaki makete tabancayla art arda ateş ediyor. Maketin birkaç santim yanında bir silah arkadaşı var. Bir milim sapsa, onu öldürür. Bakamıyoruz. Gözlerimizi açtığımızda tahta maket delik deşik olmuş.

Aradan epeyce zaman geçti. Yine bütün gazetecilere bu kez Genelkurmay karargáhında verilen bir brifing sonrasında bizi topluca yemeğe götürüyorlar. Önümüzde subaylar yol gösteriyor. Koridorlardan geçerken duvarda o binbaşının resmini görüyorum ve yanımdaki arkadaşlara onun gösterisini anlatıyorum.

Yanımızda dolanıp bizi dinleyen biri, Zaman'ın köşe yazarıymış. Ertesi gün köşesinde yazıyor:

‘‘Genelkurmay koridorlarını iyi biliyordu. Bütün Özel Harp subaylarını tanıyordu. Bu samimiyet nereden geliyor...’’

Böyle daha nice örnek verebilirim. İşte bunların Müslümanlığı bu kadar!

Yalan, iftira ve sinsilik üzerine kurulu. Bir de para! Tam bir din baronluğu.

Rejimi ‘‘göz boyayarak, çaktırmadan’’ ve ‘‘vakvakları ürkütmeden’’ yıkmak!

İşin mimarı olan Fethullah şimdi Amerika'da, Amerika'nın himayesinde yaşıyor. Tıpkı Engin Civan, Selim Edes, Halil Bezmen gibi!

Fethullah'ı bir tek Ecevit anladı, o da yanlış anladı!

Yazarın Tüm Yazıları