Emin Çölaşan: Bilanço

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

TÜRKİYE, cezaevlerinde çok üzücü olaylar yaşadı. 20'den fazla insanımız can verdi. Bunlar çok yönlü ve gelecekte herkesin ders alması gereken konular.

Hadiseye farklı kurumlar ve kavramlar açısından bakalım:

Adalet Bakanlığı: Cezaevlerine egemen olamadığı için af peşinde koşan kurum olarak dünya tarihine geçmeye hak kazandı. Fakat bundan sonra ne olacak? Af çıktı, tahliyeler başlıyor. Acaba devlet, şimdi cezaevlerine egemen olacak mı? Bakınız, önceki gün Uşak cezaevine yeniden operasyon düzenlendi. Demek ki, dört gün önce yapılan operasyon sonrasında bile bir şeyler aynen devam ediyor. Yoksa bir süre geçince ve bunca badireden sonra, her şey eski hamam eski tas mı olacak?

Cezaevlerinin çoğunda büyük yıkım ve hasar meydana geldi. Duvarlar delindi, yangınlar çıktı, ortalık altüst oldu. Bunların onarılması için bütçede para var mı? Yok! O halde ne yapılacak? Onarım ve yeni düzenleme ne zaman ve nasıl başlatılacak?

***

F Tipi Cezaevleri: Bunlar hücre falan değil. Tamamen oda sistemi. Tek ve üç kişilik aydınlık odalardan oluşuyor. Şimdi buralara sevk edilen teröristler, hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki örgüt baskısından uzak, uygarca ve insanca bir yaşam sürdürecekler. Robot değil insan olduklarını belki de ilk kez hissedecekler.

Ancak akla bazı sorular geliyor. Acele taşınılan bu F tipi cezaevlerinin altyapısı ne ölçüde hazır? Her şey tamam mı? Altyapı ve içerisi bitmiş durumda mı?

Daha da önemli bir soru var: Bu cezaevleri kime, hangi kadrolara emanet edilecek? İş birkaç hafta sonra soğuyunca buralara da silah, cep telefonu vesaire sokulacak mı? Kısacası, F tipleri de bir süre sonra şu veya bu nedenle yavaş yavaş terör örgütlerinin denetimine geçecek mi? Adalet Bakanlığı bu konularda toplumu şimdiden aydınlatmak zorunda.

***

Terör örgütleri: Bütün sorunları, koğuş yaşamını devam ettirip liderlerin egemenliğini sürdürmekti. Koğuşlarda her şey emir komuta zinciri altında yürüyor, kendi arkadaşlarını zorla ölüme sürüklüyorlardı. Son olaylarda kendi arkadaşlarını yaktılar, öldürdüler. Korkunç bir şeydi.

Yine son olaylarda örgüt en büyük hatayı, Adalet Bakanı ‘‘F tipi uygulamasını erteledik’’ dedikten sonra yaptı. İşi orada bıraksalardı, sonuçta kazançlı çıkacaklardı. Tatlı koğuş yaşamı sürüp gidecekti. Ama bu fırsatı kullanamadılar ve bilinen sona gelindi.

***

İnsan hakları: Bu kavramın savunucusu olarak ortaya çıkan tiplerin ne olduğu ve gerçek yüzleri, son olaylarla bir kez daha gün ışığına çıktı. Bunlar, ‘‘insan hakları’’ kavramını ‘‘Devlet ve millet düşmanlığı’’ için kullanmaktan utanmayan kimseler.

Bütün amaçları ‘‘aykırı’’ sesler çıkarıp medyada yer bulmak ve isimlerini duyurmak. Fakat bu kez, bunlara maalesef bazı doktorlar da katıldı. Meslek ahlakına ihanet etmeyi yeğleyen o doktorlar ve bazı baro başkanları! Bunlar böyle kargaşa dolu ortamları severler! O zaman ahkám kesmeye başlayıp medyada yer bulurlar ve ün yaparlar!

***

Mahkûm yakınları: Bazıları belli isimleri kullanarak dernekler kurmuş. ‘‘Mahkûm yakınları... Mahkûm anaları’’... Her gün sokakta protestolar, polisle çatışmalar. Elimde bir babanın faksı var:

‘‘Oğlum cezaevinde yatıyor. İstanbul'da bu derneğe gittim ve gördüm ki, orada mahkûm yakını falan yoktur ve orada bizlere yer yoktur. Amaçları bizim evlatlarımızın sırtından ortalığı karıştırmaktır. Mahkûm anası diye belli kadınları bellemişler, olay yapacakları zaman telefonla çağırıyorlar. Başlarına beyaz örtü, alınlarına da kırmızı bant geçirtiyorlar. Her protestoda bu profesyonel kadınlar ön safta koşuyor ve bağırıyor. Birkaç defa gittim ama bizim gibi içerideki evlatlarını düşünen gerçek ana babalara ve yakınlara orada yer olmadığını gördüm. Amaçları ortalığı karıştırmaktı. Oğlumla görüş günlerinde bir defa olsun rahat görüşemedik. Koğuşunda büyük örgüt baskısı altında olduğunu hep hissediyorduk. Her görüşte yanımızda bir örgüt temsilcisi bulunurdu. Şimdi yavrumuz da F tipine nakledildi, inşallah orada durum düzelir...’’

***

Devlet: Çok akıllıca davrandı ve cezaevlerini -yıllarca gecikmiş operasyonlarla- sabırla ele geçirdi. (‘‘Ele geçirdi’’ demenin ne kadar komik ve küçük düşürücü olduğunu biliyorum ama bu bir Türkiye gerçeği.) Devlet isteseydi operasyonu kanla bitirir ve içeriden örgüt liderleri dahil yüzlerce ölü çıkarırdı.

***

Medyamız: Bazıları bilerek, bazıları ise cahillikten, bunlardan ‘‘Siyasi mahkûmlar’’ diye söz ediyor. Adam cinayet işlemiş, cinayet işletmiş, bombalamış, silahla taramış, kurşunlamış, insanları cayır cayır yakmış, terör yaratmış.

Bunun neresi ‘‘Siyasi suç’’ olabilir? Medyada, özellikle özel televizyon kanallarında bazıları ile bizim gazetecilik mesleğindeki muhteşem ve muhterem ‘‘aydın’’ ve ‘‘entel’’ tipler bu aymazlıktan, örgüt propagandası yapmaktan artık vazgeçmelidir.

İstanbul'un entel meyhanelerinden, entel barlarından, sosyete kulüplerinden ahkám kesmek bu kadar ucuz mu olmalı!

Yazarın Tüm Yazıları