Ekonomi bürokrasisi en önemli ustasını kaybetti

ŞİMDİKİ bürokratlar ne kadar farkındalar bilmiyorum ama ekonomi bürokrasisi en önemli ustasını kaybetti. Eski Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen vefat etti.

Dinçmen, devletçi ekonomik sistemden piyasa ekonomisine geçişte, Türkiye ekonomisinin dışa açılmasında, son olarak da kurumsal piyasa ekonomisinin oluşumunu amaçlayan 2000 yılı ekonomi programında çok önemli rol oynadı. Emel Sayın, Gönül Yazar gibi sanatçıların yurt dışına çıkarken döviz tahsisi alabilmek için, Maliye koridorlarında, memurların isteğiyle şarkı söyledikleri günlerden geliyordu. Rahmetli Turgut Özal’ın çok güvendiği, Hazine’nin Maliye’den ayrılmasında önemli rol aldı. Bir yandan eskiyi temsil ediyordu öte yandan geçilmeye çalışılan yeni ekonomik sistemin temellerini atıyordu. Özal’ın yakınları yan yollara sapmak istediğinde Dinçmen’i karşılarında bulur, mevcut bürokrasi de “Nasıl olsa Yener Dinçmen direnir” diye büyük bir güven duyar, bu güvenle çalışırlardı.

Ekonomi bürokrasisine katkısı sayılamayacak kadar çoktur. Bakanı Hazine merdivenlerinden aşağı attığı söylenirdi, “Gerçek mi?” diye sorduğumda susar, sadece gülümsemekle yetinirdi.

Özal’ın telefon açıp, “şuraya şu kadar para gönderin” diye talimat verdiğini ama yapmadığını bilirdik. Çünkü Özal baştan Dinçmen’e “Ben yanımda biri vardır sana açar talimat veririm ama sen yapma, bildiğini yapmaya devam et” demişti. Hazinecilerin kötü adam rolünü oynamak zorunda olduğunu, yoksa siyasetçilerin isteklerine yetişilemeyeceğini, sonunda kamunun, halkın zarara uğrayacağını söylerdi. Hazine bu yüzden politikacıların hedefindeydi.

Özal, oluşturmaya çalıştığı sistem için mevcut bürokrasiye, yurt dışından çağırdığı prensleri eklemek istediğinde, ortayı bulan, içlerinde sağlam olanları Türkiye’ye adapte eden O’ydu.

Hazinecilerin başöğretmeni oldu. Hazine’ye aldığı uzmanların yurtdışında eğitimleri için bizzat uğraşırdı. Hazine uzmanları, yaptıkları çalışmayı doğrudan O’na sunabilir, dinler,soru sorar, talimat verirdi. Hazine uzmanları hem kendilerini göstermek için, hem çalışmalarıyla ekonomiye doğrudan katkı yapabildiklerini görür, motive olurlardı. (Şimdi bu geleneğin kaybolması, Hazine ve diğer birimlerde, çok dar bir kadroyla çalışılması büyük kayıptır.)

Yurt dışına gittiğinde havaalanından, doğrudan oradaki temsilcimizin evine gider, oturduğu semti ve evi kontrol ederdi. “Size bu devletin kesesinden büyük paralar veriyoruz, buraya para biriktirmeye gelmediniz.Türkiye’yi, Hazine’yi temsil ediyorsunuz, buna göre giyinip, buna uygun semtlerde, evlerde oturacaksınız, buna uygun ortamlara girip çıkacaksınız” derdi.

Dinçmen sadece Hazine bürokrasisi için değil, tüm ekonomik birimlerin ustasıydı. Şu anda Hazine’nin başında olan eski DPT’ciler, kendi ustalarının Dinçmen’den öğrendiklerini, Dinçmen’in bürokrasiye getirdiği sistem içinde yurtdışı eğitimlere gidip, oluşan bu standartlara göre çağdaş bir birikim ve deneyim aldıklarını bilmeliler.(O’na ve kendilerinden önceki yönetici kuşağa, gerekli saygıyı göstermediklerini, belki Dinçmen’in ölümü hatırlatır)

OĞLUNUN YANINDA HUZUR BULSUN

2000 yılı ekonomik programının oluşumunda, yakın arkadaşı dönemin Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay ile çok büyük rol oynadı. Bu programın yıllardır özlemini çektikleri, çağdaş ekonomik sistemin kurulması ve kalıcı ekonomik istikrar için önemini gördü, daha önce karşı çıktığı bağımsız regülasyon kurumlarının oluşumuna bile razı oldu. Büyük katkı sağladı.

Dinçmen’in özel yaşamı da bürokrasi yaşamı da dalgalı geçti. Çünkü haksızlığa ve yolsuzluğa izin vermezdi, önleyemezse istifa ederdi, sonra yine çağırırlardı..İlkeliydi, “kamu yararı” odaklıydı, kötü niyet gördüğü zaman çok sinirlenirdi. Genellikle sert bir kişi olarak bilinirdi ama tanıma fırsatı bulanlar aslında ne kadar naif ve insancıl olduğunu iyi bilirlerdi. Erkek çocuklarını genç yaşta, talihsiz biçimde kaybetmeleri hiç konuşulmazdı ama olaydan sonra kopamaz oldukları eşi Gülben hanımın da,O’nun da gözlerinde hep oğlunu görürdüm.

Türkiye sadece iyi bir bürokratı, çağdaş ekonomik sistemin kurucularından birini kaybetmedi, iyi bir insanı, namuslu ve sorumlu bir vatandaşını, sevgi dolu bir eşi ve Baba’yı kaybetti.

İstanbul’daki törenden sonra, Ankara’ya oğlunun yanına gelecek, umarım ruhu huzur bulur.
Yazarın Tüm Yazıları