ÖSYM 30 yıldır sınav sorularını paylaştığı için sorular zorlaştı

Güncelleme Tarihi:

ÖSYM 30 yıldır sınav sorularını paylaştığı için sorular zorlaştı
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2014 15:12

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ÖSYM'nin sınav sorularını yayınlamama kararına yönelik, "Bu kararın alınmasını gerektiren teorik sebep haklı gözüküyor. Çünkü 30 yıldır soru sorula sorula ve bunlar kamuoyuna mal edile edile giderek soru bankaları tükenmeye ve zorlaşmaya başladı" dedi. Öğrencilere de seslenen Çetinsaya “Gerçekten hayat 160 dakikadan ibaret değil” diye konuştu.

Haberin Devamı

Çetinsaya, "Yarının Liderleri Projesi"nin tanıtımı ardından bir gazetecinin "Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın yarın yapılacağını hatırlatması ve önerisinin olup olmadığını sorulması üzerine şöyle dedi:

“Öğrencilerden sakin olmalarını istiyorum. Son yıllarda yükseköğretim alanı çok büyüdü. Hepsine hayallerini gerçekleştirebilecekleri imkanları sunmaya çalışıyoruz. Şu anda üniversitelerde kontenjan sayısı 900 bine çıktı. Lise mezunu ise 800 bin. Adaylar tercih ettikleri yerleri kazanamamaları halinde yatay ve dikey geçiş yapabilir. Çift ana dal ve yan dal seçenekleri de var.

Yarın benim kızım da sınava girecek. Ona da söyledim. Bütün öğrencilerimiz bu tür önerileri çok duyuyorlar ama gerçekten hayat 160 dakikadan ibaret değil. Yarın girecekleri sınav hayatlarının dönüm noktası değil. Rahat olsunlar. Yeteri kadar çalıştılar, hepsi gayret gösterdi. İlerideki hedeflerini düşünerek stressiz bir şekilde sınava odaklansınlar.

Haberin Devamı

YÖK ve ÖSYM'nin ayrı kurumlar

Ben de bu tartışmaları bir vatandaş, sürecin bir parçası olarak izliyorum. Şunu görüyorum, bu kararın alınmasını gerektiren teorik sebep haklı gözüküyor. Neden? Çünkü 30 yıldır soru sorula sorula ve bunlar kamuoyuna mal edile edile giderek soru bankaları tükenmeye ve zorlaşmaya başlamış.

Kararlar gözden geçirilebilir

Yani eğer bu süreç soruları daha makul, öğrencilerin şikayetlerini azaltacak duruma getirecekse desteklenebilir. Aynı zamanda dünyada da örnekleri var. Ama şu psikolojik ortamda bunu savunabilmek ne kadar mümkün onu da bilemiyorum. 2 milyon adayın eleştirileri, beklentileri, heyecanları var.

Sistemdeki teorik haklılıkla birlikte pratikteki haksızlık diyelim. Çünkü her birey haklı, nasıl idare edilecek bilemiyorum. Herhalde kararlarını gözden geçirebilirler diye düşünüyorum.

Soruların açıklanmaması, hatalı olanların tartışılamaması konusunda prosedürleri çok iyi bilmiyorum. Geçmiş yıllardaki gibi adayların şifreleriyle kağıtlarını görebilmesi halinde bu söylemler ortadan kalkabilir.

Yarın sınava girecek adaylar yeni sistemden etkilenmeyecek

Üniversiteye girişte değişikliklerin yapılması konusunda paydaşlardan biriyiz. Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu'nun 2014 yılı sonuna kadar bu alanda çalışma yapılması yönünde bir kararı da var. Ancak bunların yarın sınava girecek adaylarla bir ilgisi yok. Rahat olsunlar. Süreç onların bildiği gibi işleyecek.

Bundan sonraki yıllar için "Hayat 160 dakika mı" eleştirisine yönelik 'Bir şeyler yapılabilir mi" diye düşünceler de var. Bunlar sadece fikir aşamasında. Nedir o? Sınavın yılda bir kaç kere yapılması. Böylece stresin azaltılması.

'Her şey testten ibaret, böyle bir nesilden oluşuyoruz' gibi eleştirilere karşı, “Sorular açık uçlu veya elektronik ortamda yapılabilir mi? diye bir takım düşünceler dile getiriliyor. Böylece, “Farklı soru sorma imkanı da ortaya çıkar' diyenler de var. Hepsinin ihtimal hesapları yapılıyor.

Teorik olarak kulağınıza çok hoş gelen bir şey bazen pratikte imkansız olabiliyor. Ama bununla fizibilite çalışmaları yürütülüyor. Hepsi niyet aşamasında. Henüz somutlaşmış, politikaya dönüşmüş bir karar yok. Olduğu zaman da Bilim Sanayi Teknoloji Yüksek Kurulu'nda tartışılacak.

ÖSYM sistemi toplumsal uzlaşmaya katkı sağlıyor

Ortaöğretime geçişte uygulanan merkezi ortak sınavlara benzer bir uygulamanın yapılması da konuşuluyor. Bu öneri öğrencinin ortaöğretim yılı boyunca aldığı puanların, yaptığı çalışmaların üniversiteye giriş puanını oluşturmasına yönelik bir felsefe. Bir merkezi sınav şöyle ya da böyle Türkiye'nin gündeminde. Ancak ÖSYM'nin yaptığı katkıyı da unutmamak gerekiyor. Farklı yörelerinden ve kültürlerinden gelen çocuklar, değişik yerlerdeki üniversitelerde okuyabiliyor. Bu nedenle ÖSYM’nin sistemi toplumsal uzlaşmaya katkı sağlıyor.”

Haberin Devamı

Kendisi hakkında internete düşen ses kayıtlarının sorulması üzerine Çetinsaya, "Bugün o kadar güzel bir gün ki. Yarın 2 milyon kişi sınava girecek. Bugün çok güzel bir çalışma yaptık. Önemli olan akademik hayat, bilimsel ilerleme" dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!