Ege Cansen: Başka kapıya git

Ege CANSEN
Haberin Devamı

YILBAŞINDAN bu yana Türkiye'de çok önemli bir değişim gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bu değişim, görünürde ekonomi alanında. Ama ekonomi, esasen hayatın kendisinden başka bir şey değil. Dolayısıyla ekonomide değişim gerçekleştirmek, insanların hayatını değiştirmek demek. İşte bu noktada bir güçlük yaşanıyor. Fizikte ‘‘hareketsizliğin gücü’’ (atalet momenti) diye bir kavram var. Kısaca hareketsiz bir cismi, hareket ettirmek için, o cismin sahip olduğu atalet momentini yenmek lazım. Atalet momentinin ne kadar zor verildiğini hissetmek için, yataktan kalkmak istemeyen bir kişiyi, kucaklayarak kaldırmaya çalışın. Bir başka örnek vereyim. TV'de haber seyrederken, yerlere yatarak protesto gösterisi yapan nümayişçileri kaldırmaya çalışan polislerin, ne kadar zorlandıklarına dikkat edin.

* * *

Yılbaşından beri uygulanmaya çalışılan programın tek bir amacı var: Enflasyonu indirmek. Bu programın, refahı artırmak, işsizliği azaltmak, gelir dağılımını düzeltmek, döviz dengesini sağlamak gibi amaçları yok. Bunlar da önemli amaçlar. Ama istikrar programının amacı bunlar değil, sadece enflasyonu düşürmek. Çünkü bu programı tasarlayanlar ve destekleyenler inanıyor ki, ancak enflasyon düşerse, esas ekonomik ve sosyal hedeflere varılabilir. Yoksa kimsenin, refahın artmasına, gelir dağılımının düzelmesine veya işsizliğin azalmasına önem vermemek gibi bir vicdansızlığı yok.

* * *

Şimdi size, çözümü, toplumun tümünün katılımını gerektiren meselelerin niçin çok zor halledildiğini, yani beşeri atalet momentinin, değişimi nasıl engellediğini anlatayım. (Okuyacaklarınız ‘‘Oyun Kuramı’’ (Game Theory) kapsamına girer.)

* * *

Ekonomik istikrar programı, eğer yapılması gerekliyse, ücret ve fiyat zamlarının, geçmiş dönemde oluşan enflasyona göre değil, gelecek dönemde oluşacak enflasyona göre belirlenmesini şart koşuyor. Aksi takdirde, enflasyon ‘‘kısırdöngüsü’’nü kırmak mümkün olmaz. Her fiyat veya ücret, bitmiş yılın enflasyon yüzdesine göre artırılırsa, bu yılın enflasyonu en az geçen yılınki kadar olur. Burası çok açık. Ama mesela, sadece bir kişinin veya kesimin mesela benim maaşım veya ürün taban fiyatım veya sahip olduğum dairenin kirası hedeflenen enflasyondan fazla artsa, diğer her şeyin fiyatı istikrar programının öngördüğü kadar yükselse, ne olur? Düşünelim, karar verelim. Bir tek benim ücretimin artmasıyla koskoca ülkenin fiyat seviyesi değişmez. Enflasyon düşecekse, yine düşer. Üstelik benim gelirim herkesten fazla artmış olur. Bir de tersini düşünelim. Diyelim ki, ben özverili davrandım ve gelirimin düşük artmasına, paşa paşa razı oldum. Bu durumda, enflasyon düşerse, durumum aynı kalacak. Ya enflasyon dendiği zaman düşmezse ne olacak? Hem fedakárlığım boşa gidecek, hem de altta kalan ben olacağım. Yok öyle yağma, burası Türkiye! Demek ki, enflasyon düşecekse de, düşmeyecekse de ‘‘sadece’’ benim fiyatımın-ücretimin artması doğrudur. Çünkü, artmasının enflasyona pek bir etkisi yok, artmamasının ise bana zararı büyük. İyisi mi, siz benim zammımı verin.

SON SÖZ: Bencil çözümlerin toplamı, toplumsal çözümsüzlüktür.

Yazarın Tüm Yazıları