Düğünlerde takılan altınlar ve paralar

BUGÜNLERDE, okurlarımızın en çok sorduğu sorulardan biri de, düğünlerde takılan altın, mücevherat ve paralarla ilgili. Özellikle gazetelerde yayımlanan görkemli düğün törenleri, davetliler arasında dolaştırılan torbalara atılan hediyeler, saatlerce süren takı merasimleri, takılanların gelinin kollarına ve parmaklarına sığmayışı, damadın elbisesine iliştirilen ya da bir zarf içinde verilen dolarlar, ‘‘bu takıların vergisi var mı?’’ sorusunu akla getiriyor.

ALTINLAR VE PARALAR

Düğün ve nişanlarda, geline takılan bilezik, küpe, pırlanta, yüzük, broş, saat, altın liralar, beşibiryerdeler ile yüzgörümlüğü, damada takılan paralar ve verilen hediyeler, sünnetlerde takılan altınlar ve verilen paralar, vergiye tabi değil. Nedenine gelince, hediye olarak verilen bu paralar ve altınlar, Gelir Vergisi Kanunu'nda yer alan vergiye tabi yedi gelir unsuru arasında yer almıyor. Yer almadığı için de, tıpkı sporcuların ‘‘jübile hasılatı’’ gibi, Gelir Vergisi'ne tabi değil.

Gelir Vergisi'ne tabi olmayan bu gelirin, ‘‘Veraset ve İntikal Vergisi’’ne tabi olacağı düşünülebilir. Hayır, bu vergiye de tabi değil. Nedenine gelince; yasalarımızda, bununla ilgili özel bir hüküm var. Veraset ve İntikal Vergisi Yasası'nın 4. maddesinin (c) bendine göre; ‘‘örf ve adete göre verilmesi mutat bulunan hediye, cihaz, yüzgörümlüğü ve drahomalar (gayrimenkuller hariç)’’ veraset ve intikal vergisinden müstesna tutulmuştur. Düğün, nişan ve sünnetlerde takılanlar, verilen hediyeler ve paralar da, bu çerçevede değerlendirilmektedir. Yani vergiye tabi değildir.

NAPOLYON'UN HEDİYESİ

Madem yazıya düğünlerde takılan altınlarla başladık, bununla ilgili bir fıkrayla da bitirelim. Napolyon'un yanına yaklaşan bir genç, yakında evleneceğini belirterek, yardımcı olmasını istemiş. Napolyon da, düğün hediyesi olarak, bir altın takmış. Bunun üzerine damat adayı genç, Napolyon'a;

- Senin gibi birisi, hiç kardeşine bir tek altın mı takar?

dediğinde Napolyon şaşırmış ve merakla sormuş;

- Bir dakika, seninle nereden kardeş oluyoruz?

- Açıklayayım... Sizin annenizin annesinin annesi onun da annesinin annesinin annesi... Havva ana değil mi?

- Eveet...

- Benim de öyle. Peki babanızın babasının babası onun da babasının, babasının, babası... Adem baba değil mi?

- Eveet...

- Benim de öyle. İşte biz sizinle Havva anamız ve Adem babamızdan dolayı kardeş oluyoruz. İnsan hiç kardeşine bir altın verir mi?

Napolyon düşünmüş adam haklı. Tam ne diyeceğini düşünürken, aniden aklına ilginç bir şey gelmiş ve damat adayına, kulağını kendisine iyice yaklaştırmasını söyledikten sonra, şunu fısıldamış;

- Bak delikanlı, sen şu bir altını al ve sessizce buradan toz olup git... Yoksa diğer kardeşlerin duyarsa, sana bu altın bile kalmaz!..


Evliliğe inanmak


YENİ evli çift balayına küçük ve şirin bir otele gitmişler. O gün gecenin geç saatine kadar da konuştukça konuşmuşlar... Bitişik odadaki yaşlı adamcağız da, biraz da yüksek sesle yaptıkları bu konuşmalardan bir türlü uyuyamamış. Yeni gelin sık sık şunu söylüyormuş;

‘‘Ah, ah... Evlendiğimize bir türlü inanamıyorum sevgilim. Ah, ah... Evlendiğimize bir türlü inanamıyorum sevgilim...’’

İhtiyar adam sonunda dayanamamış ve ara duvarı tıklatarak seslenmiş;

‘‘Evladım, şu genç eşine evlendiğinizi kanıtla, inansın da... Biz de uyuyalım artık!...’’

TEBESSÜM


Evlilik üzerine

OKURLARIMIZDAN
Yakup Aydoğan, evlilik üzerine aşağıdaki tespitlerini göndermiş.

1- Bir adam gazeteye ilan vermiş: ‘‘Eş arıyorum’’. Ertesi gün yüzlerce mektup almış. Hepsi aynı şeyi söylüyormuş. ‘‘Benimkini alabilirsin.’’

2- Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa emin olabilirsiniz. ‘‘Ya arabası yenidir ya da karısı!..’’

3- Bir genç babasına sorar; ‘‘Baba evlenmek kaça mal olur?’’ Baba cevap verir: ‘‘Bilmiyorum oğlum, ben hálá ödüyorum.’’

4- Evli erkeklerin psikolojisi arkadaşlarla lokantaya gitmeye benzer. İstediğin yemeği sipariş edersin sonra yanındakinin istediği yemeği görüp ‘‘Keşke onu isteseydim’’ dersin.

5- Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler, ikinci yılında kadın konuşur adam dinler, üçüncü yılında her ikisi de konuşur, komşular dinler.

6- Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır: ‘‘Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.’’ Adam cevap verir: ‘‘Evet çok aşıktım fark edemedim.’’

7- Bir adam evlenene kadar eksik sayılır, evlenince tam bitmiş olur.

8- Bir davette bir hanım arkadaşına sorar; ‘‘Alyansını yanlış parmağına takmıyor musun?’’ Diğer hanım cevap verir; ‘‘Evet yanlış adamla evliyim de ondan.’’

HAYRET


Erkeklerin başlık parası

Kızlara
başlık parasını duydunuz ama erkeklere duymadınız değil mi? Oysa, erkeklere de ‘‘başlık parası’’ verilebiliyor.

Yahudiler kızlarını evlendirirken, erkeğe iş kurması ya da ev alması için ‘‘drahoma’’ olarak adlandırılan, yüksek bir başlık parası veriyorlar. Onun için de, zengin Yahudi kızlarına ilgi çok oluyormuş. Anadolu'daki deyimle, evde kalmıyorlarmış...

Bizim Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu'na da, 43 yıl önce, bununla ilgili bir hüküm konulup, ‘‘drahomalar vergi dışı’’ bırakılmış. (7338 sayılı Kanun Md. 4/c)

O günden bu yana, vergi yasaları yaklaşık 150 kez değişti. Ancak, bu maddeye kimse dokunmadı. Ne de olsa Meclis'in yüzde 98'i erkek!...

GÜNÜN SÖZÜ


Evlilik denilen şey, tıpkı fare kapanına benzer, içindekiler dışarı çıkmak için çabalar, dışındakiler de etrafında dört dönerler, içeri girmek için.

(Giovanni Verga)
Yazarın Tüm Yazıları