Doğan Uluç: Türkiye özlemi







Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

YILLARDIR ilk kez ‘‘Baharı görmeden yaz geldi, geçti’’ nağmelerine sığınmıyoruz. Şikayete gerek yok, New York nefis bir ilkbahar içinde. Rutubetle yüklü boğucu sıcaklar henüz başlamadığı için gün ortasında dahi sokaklar insandan geçilmiyor. Çift trafikli cadde röfüjleri çiçekle bezenmiş, ağaçları yeniden yeşillenmiş parklar çelik-beton-cam oluşumlu dev binaların ürkütücü görünümünü sulandırıyor. Gene de en çok dikkatimizi çeken kadın manzaraları.

Kadın milletinin moda anlayışına oldum olası akıl erdiremedim. Sumo güreşçisi bacaklarını konkav aynalarda Claudia Schiffer, Ella McPherson gibi sütun boyu gören ufak tefek kadınların mini etekler içinde salınarak yürümeleri görmeye değer. Göbek çukurlarında metal halkalar, hapşırsa dışarı fırlayacak göğüsler karpuz sergisiyle sanki rekabette. Ayak süslemelerini de unutmamak lazım. Kiminde bileği kepçeleyen şıkırtılı bilezik, kiminde içiçe girmiş geometrik desenli dövmeler. Ve hemen çoğunda kısa, uzun topuklu sandal ve şıpıdık terlikler. Yüzük geçirilmiş ojeli parmaklara hasrettikleri ihtimamı şehrin toz-toprağından kararmış topuklara da gösterseler göz zevkimiz bozulmayacak.

Yaz mevsimi ise hayli hareketli geçecek New York'ta. Kentin sanat, kültür, müzik, eğlence programı haziran, temmuz ve ağustosun dizi festivallerle geçeceğini müjdeliyor.

Sinemalarda büyük iş yapan ‘Moulin Rouge’, ‘Pearl Harbor’, ‘Baby Boy’, ‘Angel Eyes’, John Travolta'nın ‘Swordfish’inden sonra Spielberg'ün ‘Aİ’si, Robert De Niro'nun ‘The Score’, Antonio Banderas'ın ‘Original Sin’, Woody Allen'ın ‘Curse of Jade Scorpion’, Gene Hackman'ın ‘The Heist’ı dahil yeni yapımlar vizyona girecek.

Tom Selleck, Meryl Street, Kevin Kline Broadway sahnelerine gelirken The New York Philharmonic Central Park'ta bestekar-şef Leonard Bernstein'in eserlerinden derleme sergileyecek. New York Grand Opera ise Aida'dan başlayarak Verdi'in operalarına perde kaldıracak.

Lincoln Center yaz boyunca bir dans sarayına dönüşecek. New York City Ballet, American Ballet Theater, Milano'dan La Scala Ballet Company, Universal Ballet of Korea, Mikhail Baryshnikov'un White Oak Dance Project gurubu George Ballanchine'den Carmen, The Sleeping Beauty, Swan Lake, The Nut Cracker, Don Kişot gibi klasikler yanısıra modern dansları icra edecekler.

Metropolitan Museum of Art son üç haftada 120 bin kişinin ziyaret ettiği Jackie Kennedy'nin Beyaz Saray Yılları sergisini sürdürürken Morgan Library'i Michelangelo, Picasso, Rembrandt, Degas, Goya ve Raphael eserleri süsleyecek. Aynı sürede pop meraklıları için bir müzik festivali geliyor. Haziran boyunca Robert Platt, Doo Wop, The Beach Boys, The Gipsy Kings, James Taylor, KC and the Sunshine Band, Frank Sinatra Jr., Hermin Hermits, NRBQ, Aerosmith, U2, Ani DiFranco, Lucinda Williams sahne alacaklar. Temmuz da STYX and Bad Company, Peter Frampton, Judy Collins, Johnny Mathis, Paul Simon-Brian Wilson, Harry Belafonte, Bon Jovi, Willie Nelson, Trisha Yearwood, The Backstreet Boys, The Doobie Brothers konserleri var. Sanatının zirvesinde olan Madonna 25-26 Temmuz'da Madison Square Garden'da yeni parçalarıyla birlikte altın albüm kazandığı eski hit'lerini seslendirecek. Ağustos Beatle Ringo Starr'ın konseriyle başlayarak gene Madonna ve Huey Lewis and the News, Erykah Badu, Ronnie Specter - Little Anthony, Destiny's Child, B.J. Thomas, Ricky Skagg, Rod Stewart, the Allman Brothers, Janet Jackson, Crosby, Still and Nash, Sade konserleriyle kapanacak. Müzik festivali 7 Eylül de Michael Jackson'ın Madison Square Gardens'daki konseriyle son bulacak.

Müziğe, eğlenceye düşkün bazı tanıdıklar başka kentlerde benzeri görülmeyen bu görkemli kültür etkinliklerine bakıp ‘‘Yazı New York'ta geçirmek daha zevkli olacak’’ diyorlar. Peki ama ya deniz, güneş, meltem esintisinde balkonda dostlarla sohbet, gün batımında sahilde gezintinin zevki? Okyanusa açılan iki nehirle çevrili New York için bunlar lüks. Çelik yığını dik yapılardan geçilmeyen Manhattan'ın boğucu yaz sıcağında insan tost makinesine girmiş gibi oluyor.

Doğu Nehri karşısındaki Long Island plajlarına tampon tampona iki saat araba sürerek gitmek bir zulüm. Plajları ise evlere şenlik. Kum üstünde köfte kızartan zenci aileleri, buzluklarda düzineyle bira taşıyan Meksika, Karayip göçmenleri, pilli radyolarda kulak zarı yırtan Rap ritmleri, biteviye çalan Salsa-Merengue'ler, ikide bir ağlayan çocuklar, yüzmek şöyle dursun ıslanmak için kalabalık arasında denizde yer bulmanın güçlüğü mevsimin deniz-güneş-kafa dinlendirme zevkini imkansız kılıyor. Türkiye özlemi bu safhada pekleşiyor.

Yazarın Tüm Yazıları