Demokratik özerklik

HEPİMİZ Kürt meselesinde cinin şişeden çıktığının farkındayız.

Haberin Devamı

Artık Türkiye’de Türk-Kürt ilişkileri eskisi gibi olmayacaktır. ABD ve AB’nin telkinleriyle de şekillenen yeni anayasanın esas amacı, bu yeni “çift bölgeli” yapılanmayı en az hasarla inşa etmektir. Özerk Kürt Bölgeli yeni bir devlet yapısının oluşması, etnik kökeni ne olursa olsun “Ne mutlu Türküm” diyenlerin kolayca hazmedebileceği bir “çözüm” değildir. Ama ortada başka bir öneri de görünmemektedir. Ancak “demokratik özerklik” çözümü, çözdüğünden daha büyük sorunlar yaratabilir. İnşallah bu yeni türev sorunlar küçük olur. Bunu bilemiyorum. Çünkü “Özerk Bölge”nin haritası, kamu finansmanı modeli, ilkokuldan üniversiteye kadar Kürtçe eğitimi öngören “anadilde eğitim” projesinin ayrıntıları ve uygulama takvimi ortaya konmadan bu konuda kestirim yapmak zordur.

KAYBET-KAYBET

Haberin Devamı

Anlaşamayan tarafların arasını bulmakla görevlendirilen bir arabulucunun, izlemesi gereken strateji, tarafları, mevcut taleplerinden daha azına razı etmektir. Çünkü ihtilafa düşmüş ve hatta silahlı çatışmaya girişmiş tarafların, kendi belirledikleri “kırmızı çizgileri” arasında kapanmaz bir mesafe bulunur. Tarafları aynı çizgide buluşturmak, ancak tarafların taleplerinden ödün vermesiyle mümkün olur. Ödün vermemekte ısrarcı olanlar anlaşamazlar ve Oyun Teorisi’ne atfen söylenen “Kaybet-Kaybet” köşesine sürüklenirler. Bu da çatışmaların sürmesi demektir. “Kazan-Kazan” ile sonuçlandırma stratejisinin “olmazsa olmaz” şartı,  tarafların önce belli kayıplara razı olmasıdır.   

GİZLİLİK BİR YERDE BİTMELİDİR

Çözümün ne olduğunu açıklamayan siyasi yetkililer, herhalde şöyle düşünüyorlar: Her sözün, söyleneceği uygun bir zemin ve zaman vardır.  Zamansız ve uygun olmayan zeminde söylenen sözler, doğru olsa bile amaca hizmet etmez. Bu genel kuralı ben de kabul ediyorum. Ama bir başka genel kuraldan daha bahsetmek istiyorum. İnsana en ağır gelen his, kandırılmaktır. Geçte olsa kandırıldığını anlayanların tepkileri, çok ters ve şiddetli olabilir. İşin zor tarafı da buradadır zaten. Bugünkü iktidarın yüksek halk desteğine sahip olması bir şanstır. Ama “Ne mutlu Türküm diyene! Ayrıştırır, Elhamdülillah Müslüman’ız! Birleştirir” sloganı Kürtleri de Türkleri de kesmez. Yapılması gereken hem barışçı Türklere, hem de savaşçı Kürtlere “demokratik özerklik” in maliyetini iyice anlatmaktır.
Son Söz: Yeni pabuç pahalı ise, eskisini pençeletmek daha iktisadi olabilir.

Yazarın Tüm Yazıları