Demirel: Türk halkı kral seçmedi

BUGÜNKÜ garip halkoylamasından söz etmek yer kaybı olur. Vatandaş, referandum konusunda doğru dürüst bilgilendirilmedi bile. Bu nedenle başka bir konuya gireceğim.

Eleştiriye hiç tahammülü olmayan öfkeli bir Başbakanımız var. Kendi dünya görüşüne uygun olmayan kim olursa olsun dışlayan, kızıp onları azarlayan bir Başbakan... Onun bu hallerini gördükçe, önceki başbakanlardan Demirel’in engin hoşgörüsü aklımıza geliyor.

Elbette ki, Demirel de kızardı ama belli etmezdi. Her eleştiriye tahammül eder, başbakanlığın hoşgörü, sabır ve anlayış isteyen bir makam olduğuna inanırdı. "Eleştiriden rahatsız olmamak mümkün değil ama aklını kullanırsan bundan yararlanırsın" derdi.

Bir siyaset bilgesi olan "Baba" şimdi ne yapıyor? Tabii ki boş oturmuyor ve ülke sorunlarını titizlikle izliyor. Mesela din konusu, siyasilerin eleştirilere tahammülsüzlüğü meselesi ve "Türkiye Malezya olur mu?" tartışmaları için ne düşünüyor?

* * *

Şöyle diyor Baba:

"Türkiye’de bir rahatsızlık var. Bu kesin. Malezya, Türkiye’ye dost bir ülke. Bu da kesin. Fakat Malezya, Türkiye için örnek bir ülke olamaz. Bu da kesin!"

Çağdaş devlet olmak için din ile devletin ayrılmasının şart olduğunu belirten Demirel, "Birileri şeriat yasalarının gelmesini istiyorsa bu irticadır. Laik devlet, hangi dinden, inançtan, mezhepten olursa olsun herkese eşit mesafededir" diyor ve ekliyor:

"Bugünkü Türkiye’de kim neden şikáyetçi?

Herkes ibadetini yapabiliyor, isteyen namaz kılıyor. 70 bin camide ezan okunuyor.

2.5 milyon öğrencinin yarısı kız. Bunlardan türban takmak isteyen 7-8 bin kişi. Türban konusunda mahalle baskısı oluşmaz diyemem! Bu işleri yapan yüzde 10’dur.

Seçimde elde edilen yüzde 46 iyi bir oran, iyi bir güç ama seçim sonucunda KRAL seçilmemiştir. Yüzde 46’yı bugüne kadar çok iktidarlar aldı."

"Benim milletimin laiklikten bir sıkıntısı yoktur" diyen Demirel’e göre, irtica tehdidi dün de vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. Ama bunlar, devleti güçsüz kılmaya ve kurulu düzeni bozmaya yetmez. Devlet laikliği koruduğu sürece insanlar, din ve vicdan hürriyetlerini koruyabilecekler, istedikleri şekilde inanmaya devam edeceklerdir.

Demirel, "Dünyada İslamiyet’i kabul etmiş yaklaşık 1.5 milyar insan yaşıyor. Bunun içinde, İslam’ı kullanmak suretiyle kendi siyasi ve şahsi emellerini gerçekleştirmeye çalışanlar var. Bunlar hizmet kisvesi altında İslám’a kötülük yapıyorlar.

İslam bir barış dinidir. İslam kan akıtma dini değildir. Ama İslam kisvesi altında barışı bozuyorlar, kan döküyorlar. Bunun Müslümanlıkla bir ilgisi yok" diyor.

* * *

Ülkemizdeki tüm siyasilerin Demirel’in şu sözlerinden ders almaları gerekir:

"Eleştiriden rahatsız olmamak mümkün değil. İnsan methedilmek esasına göre yaratılmış. Ama demokratik siyasetin içindeysen eleştiriye alışacaksın. Yerli yersiz, haklı haksız eleştiriyle karşılaşman kaçınılmaz. Ben çok karşılaştım."

"Bazı eleştirilere gülüp geçersin ama bazısında haklılık olabilir. Derdim ki; ’Yahu bu adam haklı’. Akıllıysan yanlıştan kaç. Bunun için eleştirilerden de yararlanmaya bak. Eğer eleştiride yaptığın yanlışı görüyorsan, bunu iyi karşıla."

"Ben de insanım. Etten, kemikten, sinirden yapılmışım. Zaman zaman yumruğumu havaya kaldırmışımdır. Ama daha sonra yumruğumu masaya indirmek yerine, ceketimin sağ cebine sokmuşumdur."

"Bir gün başarılı olursun. Kibire kapılmayacaksın. Bir gün başarısız olup eleştirilirsin. Eleştiriyi de içine sindireceksin."

"Türkiye, Büyük Atatürk’ün çizdiği yolun dışında başka yol aramamalı, sahip olduğu ’Laik Cumhuriyet’ rejiminin değerini bilmelidir."
Yazarın Tüm Yazıları