Cüneyt Ülsever: Her yol Ankara'ya çıkar!

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Türkiye'de yaşanan hangi sorun olursa olsun, soruna aranan çare, hep ama hep şu iki olgu etrafında yeşeriyor:

1) Türkiye Cumhuriyeti bekasını korumak için, her şeyin üzerinde, devlet aygıtını savunmak zorunda. Bu anlayış en güzel ifadesini Anayasa'nın 3. maddesinde buluyor. Bu madde, devleti en ön plana çıkararak ‘‘Türkiye devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür’’ ibarelerine yer veriyor. Ne yaparsak yapalım, bu anlayışı ters yüz edip, ‘‘Türkiye milleti, ülkesi ve devleti ile bölünmez bir bütündür’’ haline getiremiyoruz. Bu konuda taassub seviyesine varan hassasiyet, devlet aygıtı işlevi açısından sorgulandığı zaman, bizzat cumhuriyet için tehlike çanlarının çaldığına hükmediyor.

Devleti her şeyin üzerinde görme güdüsü de bu ülkenin hukuk devleti olma çabalarına her daim sekte vuruyor, cumhuriyet devamlı olarak bir hamiye muhtaç addediliyor.

2) Aynı aygıt yukarıda zikredilen saikler çerçevesinde tüm denetimi elinde tutma telaşına düşüyor ve devamlı şişiyor, her geçen gün daha hantal hale geliyor. Merkez, istiab haddini aştığını içten içe kabullense bile bu durumun deşifre edilmesinden çok büyük rahatsızlık duyuyor.

* * *

Son deprem felaketinde yaşananlar da bu iki olgunun şartlı refleksleri! ‘‘Yerel yönetimler beceremez’’, ‘‘sivil inisiyatif şüphe ile karşılanmalıdır’’, ‘‘elin gávuruna muhtaç olmayı kabullenemeyiz!’’

Devletin refleksleri o kadar yerleşik ki, devleti samimiyetle savunanlar dahi üzerlerindeki Pavlovian etkinin farkında değiller.

Af yasası de aynı güdülerle çıktı.

‘‘Devlet isterse döver, isterse sever!’’

Devlet kimleri sever ve affeder; ona kafa tutmayanları!

Devlet kimleri sevmez ve affetmez; ona kafa tutanları!

Örneğin, ‘‘Aaa! Kral çıplak’’ diyen Hasan Celal Güzel, sağ liderleri yerlerinden edecek Recep Tayyip Erdoğan devletin her daim sevmedikleri arasındadır.

Af, ayırım yaptığı için eleştiriler yağdırıyoruz; kimimiz ‘‘devlet ancak kendine karşı işlenen suçları affedebilir’’ diye yırtınıyor.

Ancak, hemen hiç kimse ‘‘devlet affedebilir mi?’’ diye sorgulamıyor.

Eğer Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olsa idi ‘‘af kanunu’’ adı altında bir kanunu teklif etmek yetki aşımı suçlaması ile karşılaşır, esas bu fiil suç kavramı içine girerdi.

* * *

Af kanununda kader mahkûmu diye bir safsataya sığınanlar, hákimin suçu hafifletici unsurları göz ardı ettiğini varsayıyorlar, suç olmaktan çıkan fiillerde ise affın değil, bizzat esas suçlu kanun maddesinin gündeme gelmesi gerektiğini her nedense akıl edemiyorlar.

Hele hele, akademik başarısızlığı affetme yetkisini kendisinde gören bir parlamento sadece hukukun değil, aynı zamanda bilimin de turşusunu kuruyor!

Hukuk dvletinde parlamento dahi hukukun üzerine çıkamaz, kimse devleti milletten koruma derdine düşemez veya kanunu başka bir kanunla (af yasası) ilga edemez.



Yazarın Tüm Yazıları