Cüneyt Ülsever: Bireyselleşmenin neresindesiniz?

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Böyle bir soruyu sorma nedenim, Türk insanının sosyal genlerine ‘‘birey’’ olmanın -siz şahsiyet de diyebilirsiniz- organik yapısallığının yerleşmediğine dair bendeki yerleşik inançtır.

İnsanımızın bir kısmı şimdilerde ‘‘birey’’ olmanın ‘‘iyi bir şey!’’ olduğunu düşünüyor. Tıpkı Batı'dan devşirdiği vizyon, insan hakları, hatta daha da gerilere gidersek cumhuriyet, laiklik, sosyal devlet kavramları gibi... Bu kavramları muhtevasında ne var diye hiç araştırmadan ağızlarına sakız edenler, şon zamanlarda birey kavramını önemle entel masalarına içki mezesi yapıyorlar! Muhabbet, ‘‘Şekerim, bireyselliğini keşfetmeyen kadınımızın sonunu hiç iyi görmüyorum’’ kıvamına geldiğinde, bilin ki içkinin kana iyice karıştığı saatlerde entel erkek, entel kadına aslında ‘‘Bu gece benimle olur musun?’’ diye sormaktadır.

Kadın ‘‘hayır!’’ anlamına gelen bir cevap verirse birey olamamıştır, ‘‘Aslında ben de bu teklifi bekliyordum!’’ mealli bir kelam ederse ‘‘harbi bir bireydir’’.

Bizim insanımız nasıl birey olsun ki!

Kendi kararlarını kendi kendine oluşturmanın, bilgiden şüphe duymanın, sorgulamanın, araştırmanın, kendini keşfetmeye çalışmanın, şeklen değil gerçekten farklı olmanın insana yüklediği ağır yükü düşünebiliyormusunuz?

* * *

Bu ülkede niye tonlarca köşe yazarı var? Türkiye vatandaşı hazır düşünceye konsun diye! Peki buna mukabil köşe yazarlarının çoğu niye etkin değiller? Farklı olmadıkları için! İnsanların niye tuttukları yazarlar var? Onları beğenen okurla hep aynı fikirde oldukları için!

Evde ana ve babasından, okulda hocasından, hatta üniversitede bilim adamından, tarikatta şeyhinden, Atatürkçü abilerden, devlet babanın bayram tebriklerinden yeknesak farklı olmamanın erdemini öğrenen, soru sormayı günah zanneden, performansı emre itaat olarak kabul eden, TV'lerin düşünce(!) programlarında farklı düşünenlerin ağzından tükürükler saçan gayri resmi yetkililer tarafından vatan hainliği, kökü dışarıda olmak gibi 1930'ların devrimci cumhuriyet ruhunu yansıtan kavramlarla suçlandığı bir ülkede insan nasıl birey olsun ki?

* * *

Birey olmanın bu kadar pahalı olduğu bir ülkede insan neden bireyselliği seçsin ki?

Üstelik şahsiyet sahibi olmak, emek ve çaba gerektiriyor. İnsanlar hazıra konmak varken ve karşılığında maddi ödül yokken niye çaba sarf etsinler ki!

Senfoni orkestrasının ‘‘işte çağdaşlık’’ diye muştulandığı ülkemizde görüntünün şekil şartını yerine getirdiğin zaman zaten çağdaş oluyorsun. Çağdaşlığın bireyselliği eksik kalsa ne olur ki?

Birey olabilmek için devamlı bilgi toplamak, bilgiyi beyinde sürekli yoğurmak, acı çekmek, kaybetmek ve her şeyden öte kendini sorgulamak gerekiyor.

Kişinin kendisinden ödünün koptuğu bu ülkede bireyci olmak, birey olmaktan daha kolay! Egoist güdülerinize halel gelmediği sürece şahsiyetiniz eksik kalsa ne yazar?



Yazarın Tüm Yazıları