Cezaevleri komedisi...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Ülkenin her köşesine egemen olması gereken devletin, kendi eliyle kurduğu cezaevlerine egemen olamadığını Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'dan defaatle duyduğumuz herhalde yetmemiş...

Malum ve -özellikle firarlarıyla- meşhur ‘‘Ülkücü Baba’’lardan Kürşat Yılmaz'ın Burdur Cezaevi'nden kaçması, bu konuda yeni bir ses daha duymamıza yol açtı:

İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, Hırvatistan'ın Başkenti Zagreb'de, meslektaşlarımıza ‘‘Acı da olsa itiraf etmek gerekir ki; devlet cezaevi yönetimine tam anlamıyla hâkim olamamıştır.’’ demiş.

Sayın Sungurlu'nun daha önceki Adalet Bakanlığı dönemlerinde söyledikleri yetmemiş olmalı ki, ‘‘Hâlâ aynı sözleri dinliyoruz ama bir şey değişmiyor’’ diye düşünürken meğer haksızmışız. İçişleri Bakanı da Adalet Bakanı kadar meğer dertliymiş.

İyi de...

İnsan ister istemez sormak gereğini duyuyor:

Sayın Sungurlu o makamda ihtimal en uzun süre oturan politikacıdır. Cezaevlerine egemen olamadığımızı ilk söylediği tarihten beri de yanılmıyorsak 10 yıl kadar zaman geçmiştir.

Kendisini izleyen Adalet Bakanları da, aynı şekilde dertliydiler ve kendi iddialarına göre, ‘‘çareyi biliyor ve uyguluyor’’lardı.

Birileri açıklayabilir mi?

Ne oldu da bunca yıldır bir arpa boyu bile yol alamadık?

Yol alamadığımız gibi, sorunu çözmesi gerekirken hepimizle birlikte ağlamayı -veya şikâyetçi görünmeyi- tercih edenlerin hükümet içindeki sayısı üstüne üstlük, bir'den iki'ye çıktı.

Çare, yeni cezaevleri yapmak mı? Örneğin halen yaygın biçimde uygulanan koğuş sisteminden oda sistemine geçmek mi, yoksa İçişleri Bakanı'nın vurguladığı gibi, ‘‘tutukluların kaldığı cezaevlerini Adalet Bakanlığı'na, mahkumlarınkini İçişleri Bakanlığı'na bağlayıp’’ kurtulmak mı?

Tabii o da eğer ‘‘kurtulmak’’sa!

Öyle ya... Hadi diyelim İstanbul'da, İzmir, Ankara'da, ‘‘tutuklular’’ için ayrı bir yer yaptınız. Peki küçük nüfuslu yerlerdeki tutuklular için ayrı, mahkûmlar için ayrı yer mi yapacaksınız?

Sonra, Burdur'da Kürşat Yılmaz ile arkadaşını kendi arabasına alıp hiç bir kurala uymadan ‘‘acilen hastaneye götürüyorum’’ diyerek hapishaneden kaçıran astsubay kafasındaki görevlileri hizaya getirecek kadar ağır yaptırımlar uygulamadan nereye varacaksınız?

Bırakalım cezaevlerinin şuna veya buna devredilmesini... Önce bunları teröristlerin veya dişli mahkûmların yönetiminden nasıl kurtaracağız, onun yanıtını arayalım. Ve infaz sisteminde ‘‘koğuş’’tan ‘‘oda’’ya bunca yıldır neden değiştiremediğimizi bulup ortaya çıkartalım da sonra konuşalım.













Yazarın Tüm Yazıları