Cezaevinden mektup!

ERGENEKON tutukluları, Silivri Cezaevi’nde nasıl yaşıyor? Günler nasıl geçiyor?

Sürekli mektuplar geliyor, okuyor ve Ergenekon davası sanıklarının cezaevindeki yaşam şartlarını, hangi koşullar altında yaşadıklarını öğreniyorum.
Önce, emekli Jandarma Albay Atillâ Uğur’un mektubundan söz edeyim. Tutuklu olarak yargılanan Albay Uğur “Silivri Esirevi” adını verdiği cezaevinden yazıyor ve diyor ki:
* * *
“Sayın Rahmi Turan,
1984 yılı Ağustosu’nda terörist eylemlerine başlayan bölücü örgüt, şimdilerde siyasî birtakım kazanımlarla amacına yaklaşmaktadır...
Bu örgüt, Kürt kökenli vatandaşlarımızın sözcüsü, hamisi rolünü oynamaktadır.
Yanlış uygulanan politikalarla bu insanlarımız terör örgütünün kucağına atılmaktadır.
‘Terörle ve silahla bir yere varılmaz’ söylemi artık geçerliliğini yitirmiştir. İşte, İmralı’da yatan Bölücübaşı ile ciddî pazarlıklar yapılmakta, Kandil’deki katillerin başı, ülkemizin politikasına yön verebilecek demeçler haykırmakta ve maalesef bunlar medyamızda manşet seviyesinde ilgi görmektedir.”
* * *
“İmralı’da sorguladığım Abdullah Öcalan ‘Bizim derdimiz Doğu ve Güneydoğu değil, bütün Türkiye’ye talibiz’ demişti.
Şu anda onun söylediklerinin yavaş yavaş hayata geçtiğini gördükçe kahroluyorum!
Sayın Turan; Örgütü ve elebaşısını çok iyi tanıyan bir kişi olarak şunu söyleyebilirim ki; istekler, talepler asla son bulmayacaktır. Yıllardır her sene, kış üslenmesine geçen örgüt, zaten eylemsizliğe yatmakta, baharla birlikte yeniden palazlanmaktadır.”
* * *
“Atatürk ve arkadaşlarınca, büyük Türk milleti ve Anadolu insanı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti, karanlık bir noktaya itilmektedir.
Şehit yakınları, gazilerimiz ve milletimizin büyük çoğunluğu kan ağlamaktadır.
Terörün minimize edilmesi, annelerin-babaların ağlamaması için elbette her şey yapılmalıdır. Ama bunun yolu katillerle görüşmek, onlara taviz vermek, Kürt kökenli vatandaşlarımızı onların kucağına itmek değildir.
Çok geç olmadan bu gaflet politikasına son verilmelidir.
Allah milletimizin ve Cumhuriyetimizin yardımcısı olsun. Saygılarımla...”
(Atillâ Uğur (e) J. Kd. Albay, Silivri Esirevi)
* * *
Emekli Albay Atillâ Uğur, cezaevinde bile, kendi sorunlarından çok, ülke sorunlarını düşünüyor, yazdığı mektupta bunu dile getiriyor, cezaevinden “Esirevi” diye söz ediyor.
Silivri Cezaevi’ndeki hayat nasıl?
Bu konuda da birçok mektup aldım.
Sanıklar, 3 kişilik koğuşlarda kalıyor ve sadece bulundukları koğuştaki insanlarla görüşebiliyor.
Koğuşlar arasında geçiş yok. İki kişiden başka kimseyi göremiyorlar.
Bulundukları koğuşlar iki katlı. Giriş katında iki tuvalet, bir mutfak ve içinde bir televizyon bulunan salon var. Televizyonda 21 kanal bulunuyor.
Mutfakta küçük bir buzdolabı ve su ısıtıcısı var.
Tutukluların vantilatör veya kahve makinesi gibi istekleri kabul edilmiyor.
İkinci kat, tutukluların hücrelerinden oluşuyor.
Peki, Ergenekon tutukluları, cezaevinde nasıl yaşıyor?
Bunu da yarın anlatacağım!
Yazarın Tüm Yazıları