Cari açığı çözemiyorsan yönetmeyi öğren

GEÇEN Cumartesi birinci 10 yılını tamamlayan AKP (daha doğrusu Tayyip Erdoğan) iktidarının yola devam edebilmesi için, yolu üzerindeki biri siyasi, diğeri ekonomik iki mayına da basmaması gerektiğini yazmıştım.

Haberin Devamı

Siyasi mayın, Kürt meselesiydi. AKP’nin bunu “hem ver-hem vur” yöntemiyle ele aldığını anlattım. Bugün sıra “cari açık” adlı iktisadi mayına basmadan AKP’nin nasıl bugüne kadar geldiğini ve bundan sonra da nasıl yola devam edebileceğini anlatmaya çalışacağım. Çünkü cari açık, yani döviz açığı, geçmişte bu ülkede yaşanan tüm iktisadi krizlerin tek ortak sebebidir.

DERVİŞ BİTTİ BABACAN VERELİM

Erdoğan önderliğindeki AKP, 2001 krizi atladıktan sonra iktidara geldi. Hatırlamakta fayda var. Ecevit’in Başbakan, Kemal Derviş’in ekonomi bakanı olduğu 2002 yılında milli gelir % 6,2, yatırımlar % 29 büyümüştü. Enflasyon bir yılda % 68’den, % 30’düşmüştü. Cari açığının milli gelire oranı sadece %0,6 (binde altı)  idi. Pek tabii bu sonuçlar yapısal değil, konjonktürsel bir iyileşmeye işaret ediyordu. AKP, IMF’nin onayını taşıyan Derviş programını, gittiği kadar sürdürdü. Daha sonra, küresel rüzgârları kullanarak, “dış kaynağa dayalı”  bir büyüme politikasını izledi. Eleştiriler, “finanse edilebildiği sürece cari açık sorun değildir” diye yanıtlandı. Tüm gayretler sıcak-soğuk demeden “yurda döviz getirmeye” odaklandı. 

Haberin Devamı

DÜNYA NEREYE SEN ORAYA

2001-2008 arasında Dünya ekonomi sahnesinde bir “ABD & ÇİN” ortak yapımı olan “Bol Dolar, Ucuz Mal” oyunu gösterime girmişti. Batakçı Arjantin’den, eski komünist fakir Bulgaristan’a kadar
her ülkede, hem
enflasyon düştü, hem de milli gelir arttı. Bu bir mucizeydi. Ancak Einstein’ın dediği gibi Tanrı yalnız zar atmıyor değil, mucizeye de izin vermiyordu. Bu işin bir bedeli vardı. Kuru bastırarak sağlanan düşük enflasyon ve iç taleple artan milli gelir, ülkemizi “cari açık” bağımlısı
yaptı.  1923-2002 arasındaki 80 yılda toplam 43 milyar dolar dış açık veren Türk ekonomisi, 2003-2012 arasındaki 10 yılda 350 milyar dış
açık verdi.

MEMLEKET BİZİM MÜLKİYET KİMİN

Cari açığı kapamanın tek çaresi “kalıcı” devalüasyondur. Devalüasyon ilk aşamada enflasyonu yükseltir, milli geliri düşürür. AKP bunu göze alamazdı. Öyleyse cari açık sürmeli dendi.  Görüldü ki; yabancılar  “kamu borcu” düşük ülkelere para yollamaya devam ediyor, dolayısıyla cari açık sorun olmuyor. Döviz akışını aksatmamak için üç önlem alındı: 1. İç borcu düşürüp, dış borca ağırlık verildi. 2.Kamu borcu azaltıldı, özel sektör borcu arttırıldı. 3. Özelleştirmeler ve gayrimenkul satışlarıyla yabancı alacaklılar Türkiye’nin iktisadi kaderine ortak edildi.   
Son Söz: Alacaklı ortak, firmayı batırmaz; payını artırır. 

Yazarın Tüm Yazıları