Buzda dans...

Bekir COŞKUN

Ankara'yı bir görseniz...

Dışarda kar var, zemin kaygan...

Düşmesinler diye kolluk kuvvetleri devlet büyüklerimizin koluna girip, öyle götürüp getiriyorlar. Ve ben bunlara niye ‘‘kolluk kuvvetleri’’ denildiğini yeni yeni anlıyorum.

Süleyman Bey adımlarını pati pati atıyor...

Ki patırtı çıkmasın...

Cumhurbaşkanımız bu kaygan zeminde düşmesin diye sekiz kolluk sağında, sekiz kolluk solunda, bir müfreze arkasında... Zaten ‘‘Baba’’ düşecek olsa, altında bir çıkarma birliği kadar personelin kalacağını bilmelisiniz..

*

Zemin kaygan...

Başbakan ‘‘Höt denince kaçmam’’ sözünün peşinden ‘‘Küt’’ düşmesin diye ANAP'lılar da koşuşturuyorlar.

Nereye?..

Televizyon stüdyolarına...

Kolluk kuvvetleri değilse bile ANAP'ın koltuk kuvvetleri televizyonları istila ettiler... Bu kaygan zeminde düşmekten kurtarmak için tutulacak en iyi yerin, TV'lerin yolunu tutmak olduğunu bilirler...

Misal; ANAP Genel Sekreteri Yaşar Okuyan ekranlarda...

Arkadaş ‘‘Laiklik için demokrasi feda edilemez’’ diyor... ‘‘Eğer irtica adı altında İslam ile mücadele etmemiz isteniyorsa, bunu yaptıramazlar’’ diyor...

Kuru zeminde koltuğumdan düşüyorum...

Okuyan, okumamış... Laiklik demokrasinin ilk şartıdır... Laik olmayan bir ortamda demokrasi olabilir mi?.. Yani yönetimin ve yasaların ilahi bir kudret tarafından gönderildiği bir yerde demokrasinin işi ne?..

Ya sekiz ay önce olanlara ‘‘irtica’’, şimdi ise ‘‘İslam’’ demeye başlamalarına ne dersiniz?.. Ya da; sanki onlardan ‘‘İslam'a karşı’’ mücadele isteyen varmış gibi ‘‘...yaptıramazlar’’ gibi ucuz kahramanlığa...

*

Zemin kaygan...

Olanlar; Ankara'nın buzu üzerinde demokrasinin zarif buz balesinden çok deve güreşine benziyor...

Kim düşe, kim kala...

Kolluk kuvvetleri Süleyman Bey'i, koltuk kuvvetleri Mesut Yılmaz'ı tutarken, biz kulluk kuvvetleri niyet tutuyoruz:

‘‘Rejim kıçüstü oturmasın Yarab...’’

Ama niyet bir yana, kısmete çıkana bakın:

İrtica ile mücadele etsin diye umut bağladığımız iktidar, irticaya arka çıkmaya başladı... Başbakan dönüverdi, ortağı Cindoruk ‘‘bacılarımızın başındaki muhterem örtüden’’ söz ediyor, öbür ortak Ecevit, Fethullah Gülen'ci oluverdi...

Kısmet...

---