Bu ülkede namuslu olmak kolay değil!

5 kıtada, 37 ülkede 800’ü aşkın etkinlikler düzenleyen Türk Tanıtma Vakfı Başkanı Kemal Baytaş’a 1 Ekim günü TÜRYAK ve Hacettepe Üniversitesi tarafından "Örnek Kıdemli Vatandaş" ödülü verildi. Bu ödül, meslek hayatında başarılı, örnek kişilik sergileyen, uluslararası saygınlığa sahip ve lider olmuş bilge kişilere veriliyor.

Kemal Baytaş’la birlikte Süleyman Demirel, İhsan Doğramacı, Kámran İnan, Hayrettin Karaca, Yıldız Kenter, Adalet Ağaoğlu, Hakkı Devrim ve Türkán Saylan da bu ödülü aldı.

Bugün, yurtdışında da çok sayıda ödül alan Kemal Baytaş’tan dinlediğim, yaşanmış ilginç bir olayın hikáyesini nakledeceğim. Kemal Baytaş, eski bir anısını şöyle anlattı:

* * *

O zamanlar müsteşardım...
Hayata yeni atılan bir gence gümrük memuru olarak iş buldum.

Delikanlı o kadar memnun oldu ki, sarılıp defalarca elimi öpmek istedi. Ona birçok tavsiyede bulunduktan sonra dedim ki:

"Oğlum, namuslu ol!"

Aradan uzun bir süre geçti. Belki üç yıl, belki dört yıl.

Ben onu da, aramızda geçen konuşmayı da unutmuştum.

Bir gün yine elimi öpmeye geldi. Bir süre sohbetten sonra dedi ki:

"Her dediğini yaptım Kemal Ağabey... Bütün öğütlerini tuttum."

"Çok iyi... Ben de senden bunu beklerdim. Namuslu bir genç olduğun yüzünün masumiyetinden, bakışlarının temizliğinden belli."

Delikanlı garip bir mahcubiyet içinde boynunu büktü:

"Öyle deyip beni mahvetme ağabey. Dediklerinden önemli bir tanesini yapamadım!"


"Nedir o?"

"Namuslu olamadım!"

"Neden? Ne oldu ki?"

"Namuslu olmama izin vermediler ağabey!"

"Ne demek izin vermediler? Kimler vermedi?"

Ben şaşkın bir şekilde delikanlının yüzüne bakarken o utangaç bir şekilde devam etti:

"Beş ay namuslu kaldım, ağabey. Tek kuruş bile rüşvet yemedim. Fakat herkes bana düşman oldu, üzerime geldiler. Bütün mesai arkadaşlarım beni sıkıştırmaya başladı. Bilsen ne kadar zorlandım!"

"Namuslu olmak kolay değil evladım.. Dayansaydın!"

"Dayandım ağabey. Hiç kimseyi dinlemedim. Beni suç ortağı yapamayınca bütün memur arkadaşlarımın rüşvet yolları kapandı. Fakat...

Bir gün ’Şef çağırıyor’ dediler, gittim.

Aslında babacan bir insan olan şefimiz o gün çok kızgındı:’Ulan hıyar!’ diye bağırdı, ’Álemin namuslusu sen mi oldun? Memleketi sen mi kurtaracaksın? Sen buradaki 157 kişinin ekmeğiyle oynuyorsun. Rüşvet alamazlarsa bunlar nasıl geçinecek lan?’

’Fakat efendim, yasalar...’

’Bırak yasayı masayı. Şimdi senin hakkında 57 imzalı bir zabıt tuttururum, seni rüşvet alıyor diye hapse attırırım. Hayatın kayar vallahi. Mahkeme bir kişiye mi inanır, 57 kişiye mi?

’Fakat...’

’Uzatma! Git, hissene düşen payı adam gibi al, otur oturduğun yerde! Bir daha da böyle ukalalık etme!’

Çaresiz kaldım, gidip ben de o rüşvet çarkına katıldım. Şimdi bir apartman dairem ve iki otomobilim var. Beni affet!"
Yazarın Tüm Yazıları