Bizde çok değerli Abuzittinyum madeni var ama çıkarmamıza mani oluyorlar

Milletçe paraya sıkışıklığımız artınca, madenli mineralli komplo teorilerinin dozu da katlanıyor. Hani bir aralar bor ve toryum rezervlerine takmıştık ya.

Dış güçler, bunları kullanıp zengin olmamızı engelliyordu. Son günlerin yıldızı da neptünyum elementi. Birkaç mail grubu var, sabahtan akşama neptünyum muhabbeti yapıyorlar. Elementin enerji alanındaki müthiş marifetleri sayıldıktan sonra, memlekette 9 trilyon dolar değerinde, yani dış borcumuzun 40 katı kadar değerde neptünyum bulunduğu biteviye tekrarlanıyor. Ama, iş burada bitmiyor. Bir de neptünyum bilgilerinin tamamen yanlış olduğunu savunan bir e-mail var. O da kısır döngü içinde sürekli dolaşıyor. Bütün iddiaları birleştirince şöyle bir tablo çıkıyor ortaya: Dünyadakinden kat kat üstün ve de sonsuz rezervlere sahibiz. Doğru dürüst nüfus sayımı bile yapamazken, rezervleri nasıl hesapladıysak; 120 trilyon dolar değerinde 800 bin tonluk toryum rezervimiz; 9 trilyon dolar değerinde 127 bin ton neptünyum rezervimiz var. Ama Batılı ülkeler bunları işleyecek teknolojiyi bize vermediği için bir türlü zengin olamıyoruz.

BAŞLIKTAKİ Abuzittinyum elementinin kaşifi, şu anda adını bilemediğim bir Türk vatandaşı.

Türkiye'nin dış borcunu bir günde ödeyip, üstüne bir de zengin olmasını sağlayacak, ancak maalesef dış mihrakların engellemesi yüzünden bir türlü çıkarılamayan bilumum madenlerle ilgili komplo teorilerinden bıkan bir Türk vatandaşı.

Neptünyum yüzünden içine sıkıntı geldiğini yazan bu vatandaş, bu elementin yarattığı heyecanla bir güzel kafa bulduktan sonra, şöyle imza atıyor: The Abuzittinyum elementi Türkiye genel distribütörü.-))

Hiçbir mail grubuna dahil olmadığım halde, nedenini kestiremediğim bir şekilde bu mailler sürekli bana da düştüğü için neptünyum muhabbetini çok yakından izliyorum. Mütemadiyen, ‘‘Nedir şu neptünyum Allah aşkına?’’ diye soruluyor. Sonra da Türkiye'nin neptünyumu işlemesinin nasıl engellendiğine ilişkin komplo teorileri geliştiriliyor.

Bor madenlerinin özelleştirilmesi gündemde olduğu dönemde de ileri safhada bir komplo teorisi üretilmiş ve hayli yaygınlaşmıştı. İddiaya göre otomobilleri bor madeniyle çalıştıracak 600 patentli proje bulunuyor, ancak bu Türkiye'den gizli tutuluyordu. Çünkü Türkiye, dünya rezervlerinin yüzde 70'ine sahipti ve uluslararası tröstler Türkiye uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyordu. Amerikan Millenium Cell (MC) ve stratejik ortağı Daimler-Chrysler seri üretime bile geçmişti. Ancak Batılılar, bor teknolojisinin Türkiye'ye gelmesini önledikleri gibi, gelişmelerden haberdar olmayalım diye de ellerinden geleni yapıyordu.

BORÇLARI ÇEVİRMEK

Oysa bor rezervlerinin değeri 800 milyar doları bulan Türkiye, IMF'nin her dediğine kafa sallamadan borçlarını çeviriverirdi.

Şimdi de borç çevirme formülü neptünyuma adapte edilmiş durumda. Bu elementin Türkiye'yi kurtaracağı fikriyle insanların beynini oyan özgün e-mail'e göre bizim neptünyum rezervlerimiz tamı tamına 127 bin ton, değeri de 9 trilyon dolar. Yani iç ve dış borç toplamımız olan 220 milyar doları 40 kere öder.

Tabii bunu okuyan insanların içinden bir tepki yükseliyor: Madem elimizde Arap'ın petrolü gibi bir cevher var, biz ne diye borçları nasıl çevireceğiz diye kafa patlatıp duruyoruz? Savaşa girmedik diye neden sürekli ‘‘Aman piyasa ne der’’ kaygısıyla yaşıyoruz?

Bütün bu sohbetler yapılırken, Türkiye'nin neptünyumsal durumunun hiç de anlatıldığı gibi olmadığını açıklayan e-mail çıkıyor sahneye. Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü'nden Prof. Cemal Yalabık'ın kaleme aldığı bu yazı, neptünyumla ilgili sansasyonel iddianın internette sıkça rastlanan virüs metinlerden olduğunu anlatıyor. Buna göre neptünyum, aynı bor mineralinin işlenmesi gibi ileri teknoloji gerektiriyor ki, o da bizde yok.

Kaldı ki, dünyada öyle müthiş bir neptünyum ihtiyacı filan da yok. Bu element sadece nötron dedektörü yapımında kullanılıyor ve dünyadaki yıllık üretimi de bir kiloyu bile bulmuyor. Yani biz borç ödeyelim diye bir çırpıda milyarlarca dolarlık neptünyum ithal edecek bir alıcı yok.

YAPAY ELEMENT

Prof. Cemal Yalabık'ın anlattığına göre elementin vaziyeti şöyle:

‘‘Neptünyum yapay elementler grubundan. Yani tabiatta çok az bulunuyor. Uranyum madeni ile karışık durumda, çünkü onun tabii nötron bombardımanı ile oluşuyor. Türkiye'deki neptünyumu işlemek için uranyumu işlemek, sonra da oradan neptünyumu arıtmak gerekli. Bu başarılsa bile bu maddenin şu andaki üretim maliyetinin çok üstüne çıkılır. Ayrıca Türkiye'deki uranyum madenleri de o kadar kaliteli değil.

Bu maddeyi halen en ucuz üretme yolu, uranyumu bomba imalatı amacıyla plutonyuma çeviren işlemlerde bir yan ürün olarak elde etmek. Yani ileri teknoloji isteyen bir iş. Benzer olay bor madenlerimiz için de geçerli. Hammadde olarak çok ucuz, ancak işlenmiş hale getirmek stratejik ileri teknolojiler gerektiriyor

Sonuç olarak, ileri teknolojilere sahip olmadan zengin edici sihirli bir maden yok. Hammadde olarak değerli olan elmas ve petrol üreten ülkeler bile imrenilecek durumda değil. Çağdaş teknolojiyi yakalayıp ona katkıda bulunmadan zengin olamayacağız.’’


DÜNYANIN EN SEVDİĞİ KOMPLO TEORİLERİ

Hitler'in ölüp ölmediğinden, İkiz Kulelere saldırı düzenleyen muhtemel gizli servislere kadar sayısız komplo teorisi dolaşıyor. Otuz yıldır, aslında insanoğlunun aya ayak basmadığı söyleniyor. En fazla komplo teorisi de ABD Başkanı JF Kennedy'nin öldürülmesiyle ilgili. Herkesin gözünün önünde bir suikasta kurban giden Kennedy'nin aslında intihar ettiği bile söyleniyor.


İşte internette dolaşan neptünyum mucizesi


The Çağırı Metni.

93 Atom numaralı neptünyum radyoaktif bir element ve uranyum pillerinin üretiminde kullanılıyor. 1940'ta California Üniversitesi profesörlerinden Amerikalı McMillan ve Abelson tarafından keşfedilen bu radyoaktif elementten, son yıllarda enerji üretiminde had safhada faydalanılıyor. Peki bilin bakalım bu neptünyum dünyada en çok nerede bulunuyor? Türkiye.

Tahmin edilen rezerv ne kadar? 127 bin ton.

Sonra hangi ülke geliyor? Bulgaristan. Onun rezervi ne kadar? 2 bin 500 ton. Peki sahip olduğumuz neptünyumun degeri ne kadar? Çok şaşıracaksınız. 9 trilyon dolar. Türkiye'nin iç borcu: 85 milyar dolar. Dış borcu: 125 milyar dolar. Toplam 220 milyar dolar. Elimizdeki neptünyumun değerini tekrar ediyorum, 9 trilyon dolar. Yani toplam borcumuzun 40 kat fazlası. Önce bor sonra toryum, şimdi de neptünyum. Kim işletecek bu madenleri?


Bu da toryum mucizesi


Neptünyum metni bir şablon. Daha önce de toryum için kullanılmış bir şablon. Aynı cümlelerin, farklı rakamlarla ifade edildiği toryum metninde de rezervlerimizin 800 bin ton olduğu, bizden sonra ikinci sırada Hindistan'ın geldiği, bizdeki toryumun değerinin 120 trilyon dolar olduğu, yani iç ve dış borcumuzu 545 kere ödediği ileri sürülüyor. Metin kısaca şöyle:

‘‘Toryum radyoaktif bir element ve doğal olarak nükleer enerji elde etmede kullanılıyor. Hem de alternatifleri içinde en temizi. Dünyada en çok toryum rezervine sahip ülke hangisi bilin bakalım? Türkiye. Rezerv ne kadar? 800 bin ton. Sonra hangi ülke geliyor? Hindistan. Rezervi ne kadar? 300 bin ton. Peki sahip olduğumuz toryumun değeri ne kadar? Sıkı durun. Türkiye'nin iç borcu 85 milyar dolar. Dış borcu 125 milyar dolar. Toplam 220 milyar dolar. Elimizdeki toryumun değeri 120 trilyon dolar.’’


Bu da bor metni


Dünya bor rezervinin yüzde 70'i Türkiye'de. Bizi yüzde 13'le ABD izliyor. Rezervlerini yıllar önce kullanmaya başlayan ABD'nin kendi topraklarından çıkarabileceği miktar gittikçe azalıyor. Bor zengini Türkiye ise bu potansiyelini ancak ham borunu satarak değerlendirebiliyor. Mamul bor ürünleri için gerekli teknoloji Türkiye'de yok. Çünkü Batılı ülkeler bor teknolojisini bize vermeyi hep reddediyor. Ham cevher olarak adeta sudan ve kumdan ucuza sattığımız bor, bize pahalı ürünler olarak geri dönüyor.
Yazarın Tüm Yazıları