Bir pazar teklifi

ÇOK meşgulsünüz biliyorum. İş güç, didişme, laf yetiştirme, günü kurtarma bir de kriz. Bu sergiyi kaçırmamanız mümkün değildi. Yoksa kaçırır mıydınız. Eminim, kaçırmazdınız.

Değerlerimiz diye hop oturup hop kalkarken, bayrak-türban atışırken, böyle bir değere mutlaka sahip çıkardınız.

Bir seramik ustasının sergisinden söz ediyorum. 50. sanat yılını dolduran Prof. Dr. Erdinç Bakla’nın Troia Rüzgarı sergisinden.

Bir hafta arası öğleden sonra ziyarete gittiğimde Hoca da oradaydı. Tek başına. Dört yıllık emeğin ürünü şaheserleri arasında.

Troia her dönemin sanatçılarına ilham kaynağı olmuş bir hikaye. Ekonomik krizlerin savaşlara yol açışının, Batı’nın doğu’ya medeniyet götürdüğü iddialarının ilk hikayesi Troia savaşları.

*

ERDİNÇ Bakla
da bu topraklarda geçen öykünün kahramanlarını Çanakkaleli çağdaş bir Türk sanatçının gözüyle, meslek yaşamının ellinci yılını deviren bir ustanın heyecan verici maharetiyle toprağa, mermere, hayata geçirmiş.

Yüzünün bir tarafı dağılan Athene ile zeka tanrıçasının savaşlara yol açan yönünü işaret ederken, Atinalı heykeltıraş Fidia’ya on beş küsur asır öteden selam vermiş. Ya da kristal küpeli Helena ile art nouveau ustası Alfons Mucha’yı hatırlatmış. "Art Nouveu sanatı halka taşıdı. Mucha’yı çok severim. O pırlanta küpe takardı. Ben de Helena’ya küpe taktım" diyerek.

Erdinç Bakla, "Troia Türk turizminin yakalayabileceği en büyük fırsattır. Dünyada bu efsaneyi duymayan yoktur. Ama bugün Troia’da kazı alanı dışında görülecek pek bir şey yok" diyor. "Schlieman’ın kazı buluntuları İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde. Çanakkale Müzesi’nde ise çoğu buluntu depolarda. Troia kazısının unutulmaz arkeologu Manfred Korfmann’ın öncülüğünde yapılan kazılarda ortaya çıkan bütün eserleri toplayacak çağdaş bir Troia Müzesi ne yazık ki bir türlü kurulamıyor. Bu ilgisizlik, kültürümüze ve turizm potansiyelimize yapılan en büyük ihanettir."

Sonra da sergideki en görkemli eserlerin yanına götürüyor bizi ve onları açılacak müzeye armağan edeceğini söylüyor. Hiç olmazsa bir tanesi de Çanakkale’yi süslese.

*

HALUK Şahin
hatırlatmasaydı da gidecektim ama iyi ki anımsattı da hemen o gün gittim sergiye. Dünkü yazısında da söylüyor Haluk Hoca, o gün üç kişiymişler sergide. Sanatçı, Haluk Şahin ve Belgin Şahin. Biz de üç kişiydik. Lütfü, ben ve Erdinç Bakla.

O güzelim sergiyi, dört yıllık emek, sıfır sponsorluk, Harbiye Askeri Müze’deki sergi salonunun dokuz günlük kirası da dahil kendi başına gerçekleştirmiş hoca. Bir şikayeti yok. "Ellinci sanat yılımı kutlarken Homeros’un İlyada’sını yorumladığım Troia rüzgarı adlı heykel sergimi şereflendirmenizi saygıyla rica ederim" diyor sadece dağıtımını çok geniş tuttuğu davetiyesinde. Ama öyle meşgulüz ki, Çanakkaleliler hariç kimse gidip görmemiş sergiyi. Ne bir tebrik ne bir teşekkür, ne öven çıkmış ne övünen.

Çok yazık ama sergi bugün sona eriyor. Belki bugün akşama kadar bir fırsatını bulur gidersiniz. Ya da baharda bir Çanakkale seyahati ayarlayabilir, yazın Bozcaada’ya Homeros günlerine uğrayabilirseniz "Troia Rüzgarları"nı oralarda izleme şansına kavuşabilirsiniz.

*

SÖZ
sergiden açılmışken Sadberk Hanım Müzesi’ndeki, o gidilmesi zor ama gidince de gezilmesi çok keyifli müzedeki bir sergiye de dikkat çekmek istiyorum. Unutulmuş, daha doğrusu tadına hiç varılmamış bir konuyu saray modasını, II.Abdülhamit’in terzisi Parma ailesinin defterlerinden yola çıkarak bize taşıyan bir sergi var orada. İpekli padişah pijamalarını, sadrazam üniformalarını ve birçok ayrıntıyı titiz bir çalışmayla bir araya getiren bu sergiyi de kaçırmayın.

Benden teklif etmesi, bir pazar teklifi.
Yazarın Tüm Yazıları