Bir Ahmet Türk gözlemi

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ü merakla takip ediyorum. Zira Ahmet Türk’ün PKK ile diyaloğu taşıyabilecek bir konumda olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

PKK ile şu veya bu şekilde “uzlaşmadan” silahların susmayacağı aşikâr.


Hükümet PKK’yı doğrudan muhatap alamayacağına göre araya bir arabulucunun girmesi en mantıklı seçim olurdu.


Seçilerek TBMM’ye girmiş, PKK ile yakın irtibatta olduğu aşikâr DTP, hükümet ile örgüt arasında arabuluculuk görevini ifa etmek için ideal konumda.


Ahmet Türk
’ün yumuşak, sıcak, samimi yapısı da bu arabuluculuk görevi için diğer olumlu öğeler.


Ancak, gel gör ki ne DTP ne de Ahmet Türk bu görevi yerine getirebiliyor.


Bunun nedenini anlamaya çalışıyorum. Bu yazıda bazı gözlemlerimi nakledeceğim.


*  *  *


Sanırım, hem Ahmet Türk hem de DTP iki arada bir derede!


Şöyle ki:


1) Hükümet Başbakan seviyesinde DTP ile uzun bir direnişten sonra nihayet görüştü ama kendi elinde bir yol haritası olmadığı için DTP’ye bir türlü somut öneriler sunamıyor. DTP, hükümetten somut hiçbir öneri alamadığı gibi hükümet DTP’ye danışmaktan, “Kürt meselesi”ni Türkiye’de en iyi bilen insanlardan görüş ve öneri almaktan adeta kaçıyor.

Haberin Devamı


DTP’nin elinde ne Kürt halkına ne de PKK’ya takdim edebileceği bir paket var.


Bu durumun DTP’ye Kürt halkı indinde puan kaybettirmemesi mümkün değil.


*  *  *


2) Bazılarımız DTP’yi PKK’nın siyasi uzantısı olarak görüyoruz. DTP ise bunu kabullenmiyor. Ancak DTP’nin de inkâr etmediği gerçek DTP’liler ile PKK’lılar arasında derin bağlar olduğudur.


DTP’nin Güneydoğu’da PKK sayesinde yüksek oranda oy aldığını da hepimiz biliyoruz.


Ancak anladığım kadarıyla Apo DTP’ye kendi adına söz söylemek, öneride bulunmak, özetle arabuluculuk yapmak için hiçbir yetki vermemiş.

Apo ısrarla hükümetin kendisini muhatap almasını istiyor. DTP’nin tek yetkisi hükümete “İmralı’yı muhatap almayı” dayatmak!


*  *  *


3) PKK Güneydoğu’da DTP’den mislisi ile güçlü. Keza, Apo Ahmet Türk’ten bir lider olarak çok daha fazla kabul görüyor. Onun sözleri çok daha kolay dinleniyor, hatta emir addediliyor.


*  *  *

 

4) PKK’lıların Habur Kapısı’ndan yurda gelirken ortaya çıkan nahoş görüntülerden hükümetin sadece DTP’yi sorumlu tutması esasen kendi hatalarını örtme çabası. Hükümetin ve devletin yetkililerin gözü önünde PKK kıyafetleri, PKK bayrakları, PKK amblemleri, zafer çığlıkları ile ülkeye giren teröristlere hükümet hiç ses çıkarmaz, hatta onlar “Pişman değiliz!” diye bağırırken gelenlere pişmanlık maddesi uygularken bütün suçun DTP’ye yüklenmesi büyük haksızlık. Bu durum DTP ile hükümet arasında büyük güven erozyonu yaratıyor.


*  *  *

 

Haberin Devamı

Hükümetin “Kürt açılımı”ndan ziyade “Kuzey Irak açılımı”na soyunduğunu defalarca yazdım. Sanırım, 11 Ağustos’ta Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmaya ağlayan Kürtler bile yavaş yavaş bu gerçeği görmeye başladılar.


PKK, kendisini dış bağlantılar üzerinden tasfiye etmeye kalkacak hükümete ne tepki verecek, yaşayıp göreceğiz.


Dilerim, hükümet DTP’nin çıkmazlarını görerek “Kürt açılımı”na yeni bir gözle soyunur. 

Yazarın Tüm Yazıları