Bir adım ileri...

AVRUPA Birliği'ne verdiğimiz ‘‘Bizim kuralları sizinkine paralel hale getireceğiz’’ sözünün gereklerini hükümet bir bir yerine getirmeye çalışıyor.

Çalışıyor da... Yaptığı değişiklikleri ‘‘Bu ne biçim TBMM... Bunlar neden çalışmıyor?’’ sözlerini unutturan çabaları kimseye anlatamıyor.

Neyse... Bu hükümetin işi...

Son olarak hükümet ‘‘ifade özgürlüğü’’ konusunda olumlu hükümler içermesi beklenen bir tasarıyı Meclis'e sundu... Buna göre Türk Ceza Yasası'nın meşhur 159'uncu ve 312'nci maddeleri değiştirilecek. Keza Terörle Mücadele Yasası'nın 8'inci maddesine yeni bir şekil verilecek.

Diğerlerini yani ‘‘usul’’e ilişkin olan değişiklikleri saymıyoruz.

Getirilen değişikliklerin esas itibariyle Ceza Yasası'nın tamamını değiştirmeyi amaçlayan kapsamlı tasarıdaki hükümleri içerdiğini baştan söyleyelim. Örneğin 312'nci madde, tasarıdaki 289'uncu maddeden; 159'uncu madde ise tasarının 427'nci maddesinden alınmış.

Kapsamlı Ceza Yasa tasarısı, mevcut rejimi iyileştirici olduğu için getirilen bu önerilere de iyimser bir açıdan bakmak mümkün.

Ancak... 312'nci madde değiştirilirken yürürlükteki metin yeniden yoğurulmuş. Örneğin yürürlükteki maddede ‘‘Kanunun cürüm saydığı bir fiili açıkça öven veya iyi gördüğünü söyleyen veya halkı kanuna itaatsizliğe tahrik eden’’ kimsenin suçlu olacağı yazılıyken yeni öneride ‘‘Bir cürmü alenen öven veya iyi gördüğünü söyleyen veya kişileri kanuna uymamaya tahrik eden kimse’’ suçludur denmiş.

Çok tartışılan ve Necmettin Erbakan ile Recep Tayyip Erdoğan'ın mahkûm edilmelerinde dayanılan ikinci fıkra da aynı şekilde yeniden yoğurulmuş.

Bunun önemi şurada:

Erbakan ile Erdoğan yeni hüküm yürürlüğe girdiği zaman mahkemeye başvurup ‘‘Bu yasaya göre bizim eylemimiz suç olmaktan çıkmıştır. O nedenle durumumuzun mahkemece yeniden hükme bağlanmasını istiyoruz’’ derlerse ve istedikleri kararı mahkemeden alırlarsa ‘‘312'den mahkûm olma’’ durumu ortadan kalkabilir. O zaman da ‘‘affedilseler bile’’ milletvekili olamayacakları görüşü artık geçerli olmaz.

Biz yeni 312'nci maddeye bu iki zat açısından değil de genel açıdan yaklaşınca, ilk bakışta ‘‘bu hüküm ifade özgürlüğünü genişletmiyor’’ izlenimi edindik. Çünkü yürürlükteki metinde hangi eylemin suç teşkil ettiği yine de açık şekilde yazılı. Oysa tasarıda ‘‘insanları, kamu düzenini bozma olasılığını ortaya çıkaracak surette düşmanlığa tahrik etme’’ suç sayılmış. Doğrusu bir ‘‘olasılığı’’ suçun unsuru haline getirmeyi biz sakıncalı bulduk. Ancak güvendiğimiz uzmanlar bizim yanıldığımızı ileri sürdüler. Biz de şimdilik görüşümüzü saklı tutarak, aktarmakla yetiniyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları