Bilimi siyasetin emrine veren Türkiye

RADİKAL Gazetesi zaman zaman gündemin dışına çıkarak; Türkiye'nin esas meselelerini yakalayan, insana ‘‘işte problem burada’’ dedirten haberler yayınlıyor.

Bunlardan bir tanesi de, gazetede dün manşetten ‘‘500 Dolarlık Bilim’’ başlığıyla verilen haberdi.

Türkiye'nin iplik yumağı gibi iç iç geçen meselelerinin kaynağına inen haber; ülkelerin itici motorunu oluşturan bilimin maalesef siyasetin emrine girdiği zaman yaşadığı sefaleti gözler önüne seriyordu.

‘‘Türkiye'de profesörlere verilen maaşlar, dünya standartlarının dört-beş kat altına düştü.’’

* * *

Bence haberin eksik yönü; öğretim üyelerinin maaşlarının eskiden de yerlerde süründüğünü, düşük maaşın krizle gelişen yeni bir olgu olmadığını vurgulamamak olmuştu.

* * *

Haber; Türkiye'de profesör maaşlarının -haliyle diğer öğretim üyelerinin durumu daha da perişan- yıllık 6.000 $ civarında seyrederken, ABD'de 67.000 $, İngiltere'de 45.000 $, Kanada'da 51.000 $ olduğunu belirtiyor.

1987'den beri yurtdışına gönderilen 2.650 araştırma görevlisinden yalnız 1.534'ü doktora derecesini alarak yurda geri dönmüş.

Bu rakama göre; Türkiye'nin kendi mali olanaklarıyla yetiştirmeye çalıştığı ve seçilerek yurtdışına yollanan 1.116 bilim adamı (toplam rakamın % 42'si) yurtdışındaki üniversitelerde çalışmayı tercih etmiş.

* * *

Kamusal tercihte;

1) Generaller veya milletvekilleri veya müsteşarlar profesörlerden fazla maaş alıyorsa; o ülkenin yönetiminde, ülkenin iddiası ne olursa olsun, askeri veya bürokratik vesayet vardır.

2) Paşasını, müsteşarını en ön sıraya yerleştiren ülkeler, paşaların veya müsteşarların yönlendirdiği ülkeler olmak durumundadırlar.

3) Hele hele bilim adamlarının kaderini siyasi erke terk etmiş, üniversitelerine mali bağımsızlık tanımayarak, üniversite yönetimlerinin kendi ücret politikalarını tayin hakkını teslim etmeyen, üstüne üstlük utanmadan öğrenci affı çıkaran bir parlamentoya sahip ülkeler, zaten bilimi siyasetin emrine vermiş ülkelerdir.

Böyle ülkelerde olsa olsa, unvanı profesör, doçent olan, boynu bükük memurlar yetişir.

Nitekim, ülkemizde kamu üniversiteleri bilimsel çalışmalardan zerre kadar nasibini almamış, ya özel sektörde ilave iş, ya da Ankara'da milletvekili kovalayan bir sürü şahsiyetsiz akademik unvanlı memurlar ile dolmuş taşmıştır.

* * *

Türkiye istediği konuda istediği tercihi yapmakta serbesttir.

Ancak; 21. yüzyılda siyaseti bilimin emrine sokan ülkeler, bilimi siyasetin emrine veren ülkelere hükmedecektir.

Milliciler ne kadar tepinseler de bu böyle olacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları