Belki de ödüldür

FIFA’dan 6 maç ceza aldık. Hepimiz şoke olduk.. Ama futbol olarak zaten büyük bir kaostaydık. O ceza belki de bu kaostan çıkmak için bir ödüldür...

RÜŞTÜ, Fatih, Alpay, Bülent, Ergün, Ümit, Okan, Tugay, Yıldıray, Tayfur, Emre, Hakan Ünsal, İlhan Mansız, Hakan Şükür.

Hatırladınız mı bu kadroyu? Ezbere yan yana sayabilecek kaç kişi var aramızda? Ben dahil? Oysa 3-1 yendiğimiz Macar Milli Takımı’nı sayardı babalarımız, ağabeylerimiz..

68-69 sezonunda UEFA Kupası’nda yarı final oynayan Göztepe’yi, yine o sezon Manchester City’yi eleyen Fenerbahçe’yi, İstanbul takımlarının üstünlüğüne son veren 75’lerin Trabzonspor’unu, 3 yıl üst üste şampiyon olan Beşiktaş’ı ya da UEFA şampiyonu Galatasaray’ın kadrosunu bir çırpıda sayanlar vardı..

Üstteki kadro Türk futbol tarihinin en büyük başarısını kazanıp Güney Kore’de Dünya üçüncüsü olmuş Milli Takımımız’ın kadrosu.. Bırakın o kadroyu saymayı, o kadroda oynayan futbolcuları 4 yıl içinde elbirliğiyle çekebileceğimiz kadar aşağılara çektik. Yurt dışında oynayanlar kafaca o kadar yorulmadılar.. O kadar yıpranmadılar.. Ama Türkiye Ligi’nde oynayanlara vurdukça vurduk.. Eleştiride sınır tanımadık..

İstikrar yok

Beşiktaş kötü oynuyor.. Tayfur
eleştiriliyor.. Emre kadro dışı bırakılıyor.. Okan kulübeye çekiliyor.. Galatasaray kötü gidiyor, fatura önce Hakan Şükür’e, Ergün’e, Hasan’a çıkartılıyor.. Fenerbahçe kötüyken diğer oyunculardan çok Ümit Özat ıslıklanıyor.. Rüştü koca bir ilk yarı kaleye geçemiyor.. Taraftar baskısı yüzünden her sezon takımlar yenileniyor. Kadro istikrarı sağlanamıyor.. Bunlara geldikleri takımlara adapte olamayan yabancılar da eklenince Türk futbolu sürekli aşağı gidiyor..

Tribünlerdeki taraftar sayısı azalıyor, sokaktaki insanın futbol keyfi kaçıyor.

Sonuç ortada. Dünya Kupası’na gidemedik.. Üstelik futbol tarihinin en ağır cezalarından biriyle karşı karşıya kaldık.. Ülke futbolu olarak kaosun içine girdik.

Madalyonun diğer yüzüne bakmaya çalışırsak FIFA’nın verdiği 6 maç ceza belki de bu kaostan çıkış için bir ödüldür.. Evet, Fatih Terim’den Alpay’a, Emre’den Serkan’a, Levent Bıçakcı’dan Davut Dişli’ye, Hasan Doğan’dan Mehmet Özdilek’e kadar Türk futbolunun birçok ismi zarar gördü bu cezadan.. Ama kendi içimizdeki hataları fark etmemiz konusunda da bize ışık tuttu..

Ayağa kalkma zamanı

Şimdi ayağa kalkma zamanı.. Yeni bir takım kurmaya çalışan Fatih Terim de biliyor hatalarını artık.. Tam olarak söylemese de, kendi stresinin, geriliminin bütün takıma yansıdığını daha iyi fark ediyor..

İbrahim Akın’ı, Tuncay’ı, Aydın’ı, Nuri Şahin’i, Nihat’ı, Volkan’ı, Ferhat’ı, Necati’si, İbrahim Toraman’ı ile yeni bir Milli Takım var artık.. Bu takım cezalı maçlardan da yüz akıyla çıkıp finallere gidebilir..

Bu takım Euro 2008’de İsviçre’de final maçını oynayabilir..

2002’de dünya üçüncüsü olan takıma göstermediğimiz töleransı bu gençlere gösterelim.. Yeni yetişen kuşağa daha olumlu yaklaşalım..

O ceza ödül olabilir.. Unutmayalım..

2 milyarlık önlem

Önce İnegölspor-Beşiktaş, sonra Sarıyer-Konyaspor maçlarını izledim. Birini televizyondan, diğerini stattan.. İki maçın oynandığı zemin de çok bozuktu. Ocak ayının son gününde ise Kayseri’de Kayseri Erciyesspor ile Fenerbahçe’nin kupa maçı vardı. Maçtan önce yağan kara karşın saha tertemizdi. Bunda stat müdürü Osman Kayalp’in rolü fazlaydı.

Kayseri Büyükşehir Belediyesi zemini korumak için seralarda kullanılan bir branda almışlar. Maliyeti 2 milyar lira. Sahanın tamamını kaplayan bu branda 105 metre boyunda ve 10 metre eninde 8 parçadan oluşuyormuş. Hava durumuna göre zemine seriyorlarmış.

Eğer naylonu serdikten sonra kar yağarsa temizlemek için çim biçme traktörlerini devreye sokuyorlarmış. 2 saat civarında da karı temizliyorlarmış. Branda olmasa bu işlemi yapmak için 200’e yakın işçi görevli gerekiyormuş ve doğal olarak zemin bozuluyormuş.

Kayseri Büyükşehir Belediyesi Atatürk Stadyumu Müdürü’nün yaptığını bütün takımlarımız yapabilir.. Maçlar güzel zeminde oynanır, taraftarlar daha kaliteli futbol izler..
Yazarın Tüm Yazıları