Bekâret mi rezalet mi?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Pek saygıdeğer(!) hukuk devletimiz uzun yıllar verilen savaştan sonra, burnunu insanların (lütfen kullanacağım deyimi hoş görün) apış arasından geri çekmeye galiba nihayet razı oldu:

Galiba diyoruz, çünkü şimdiye kadar birçok bakan ve pek çok aydınımız devlete, ‘‘Bekâret zarı kontrolü’’ denen onur kırıcı işlemi, kendi rızası alınmadıkça kimseye yapmaya hakkı olmadığını anlattı.

Anlattı ama, devletin kafası bazen o kadar kalındır ki, en basit doğruyu bile ona kabul ettiremezsiniz.

Örneğin vergi kaçırmanın yahut sahibi bulunduğu bankayı boşaltmanın topluma karşı işlenmiş çok ağır bir suç olduğunu bilir ama önlemini almaz.

İşkencenin de insan onuruna yapılmış en ağır tecavüz olduğunun farkındadır. Hoş o farkında olmasa bile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi, Amnesty International gibi kuruluşlardan yahut Avrupa Parlamentosu'ndan işittiği azarlara bile aldırmaz. Çünkü dediğimiz gibi kafası bazen en basit gerçekleri almayacak kadar kalınlaşır.

Biz konuyu dağıtmayalım:

Şimdi Milli Savunma Bakanı olan Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, ‘‘insan hakları’’ndan sorumlu olarak görev yaparken ‘‘devlet zoruyla bekâret kontrolü’’ konusu üzerinde durmuş, mevzuattaki hükümlerin insan onurunu zedelemeyecek yönde değiştirilmesine çalışıldığını açıklamıştı.

Son olarak şimdi hükümetten ayrılmış bulunan bağımsız Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu da ‘‘Bekâret Kontrolü’’ rezaletini ortadan kaldırmak için savcılıklara genelge göndermiş, böyle bir muayene yapılabilmesi için ‘‘ilgilinin rızasının alınmasını’’ istemişti.

Arkadaşımız Kamuran Zeren, yeni Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun da, konuyla ilgili yönetmelikte değişiklik yapılması ve lise müdürlerine, ‘‘iffetsizliğinden kuşkulandığı öğrenciyi bekâret kontrolü için doktora gönderme’’ yetkisi veren hükmün kaldırılması için çalışma başlatılması talimatı verdiğini bildiriyor.

Söz konusu değişiklik Bakanlık Talim Terbiye Kurulu'nun incelemesinden sonra Bakan tarafından onaylanınca yürürlüğe girecekmiş.

Oysa aynı amaçla yani söz konusu hükmü içeren yönetmeliğin iptali istemiyle Avukat Arif Ali Cangı ile 9 arkadaşı da Danıştay'da dava açmış ama görüşlerini bu Yüksek Mahkemeye kabul ettirememişlerdi.

Bakalım Metin Somuncuoğlu sonuç alabilecek mi?

Öyle ya... Her ülkede örneğin ‘‘fuhuşla mücadele’’ vardır ama hiçbir uygar ülkede ‘‘polis otel bastı ve şu kadar çift uygunsuz vaziyette yakalandı’’ diye, televizyonlarda, gazetelerde haber göremezsiniz.

Neden?

Çünkü hiçbir ‘‘hukuk devleti’’nde insanların özel yaşamı, devletin bizdeki gibi ‘‘saldırısına’’ maruz değildir de ondan.



Yazarın Tüm Yazıları