Batı usulü dil yasağı...

YALDIZIN altında ne var diye şöyle bir kazıyınca gerçek kimlikleri nasıl da ortaya çıkıyor.

Bize "hoşgörü" dersi veren Avrupalı dostlarımız var ya... Onlardan söz ediyoruz. Hani "Sizin kültürünüz, tarihiniz ve dininiz bizden farklı" diyerek başta biz Türkler olmak üzere, kendilerinden saymadıkları tüm insanları aşağılayan dostlarımızdan...

Muhteremlerin ne kadar hoşgörülü, ne kadar insan hakları savunucusu ve ne kadar özgürlükçü olduklarını ortaya koyan son örnek Almanya’dan geldi:

Berlin’de "Herbert-Hoover-Realschule" isimli okulun, "teneffüste Almanca dışında bir dil konuşulmasını yasaklaması" ve bir politikacının "Yasağa uymayanlar okul bahçesi süpürsün" demesi ardından, şimdi de Bielefeld kentindeki "Aktuelle Fitness" isimli spor kulübünde Türkçe konuştular diye Dilan Nakipoğlu-Floth ile Volkan Aksu’nun üyelikleri iptal edilmiş.

Bielefeld kenti belediyesinin yöneticileri de geçen yıl 30 Nisan günü "Batı’nın insanlık suçları" konulu bir konferans verecek olan Sosyal Antropolog Dr. Sefa Yürükel’in belediyeye ait salonda konuşmasına -daha önce söz vermelerine rağmen- izin vermemişlerdi. Sebep olarak da "konferans konusunun ırkçı ve ulusalcı öğeler taşıdığını" ileri sürmüşlerdi.

Acaba o konferans mı "ırkçı öğe" taşıyordu, bu yasakçı davranış mı?

Bizim 1930’lu, 40’lı yıllarda (yani tek parti döneminde) Türkiye’de de uygulanan "Vatandaş Türkçe konuş!" kampanyalarının özellikle 21’inci yüzyılda hiç kabul edilemeyecek örneklerini ve uygulamalarını şimdi "gelişmiş Batı demokrasilerinde" görüyor ve onlar hesabına utanıyoruz.

Bize yıllarca -haklı olarak "İnsanlara anadil yasağı konulamaz" diyenler onlar değil miydi?

Binlerce yıllık tarihimizde sadece 9 yıl sürmüş olan "Kürtçe -dikkat edin konuşma da değil- yayın veya propaganda yapma yasağı" nedeniyle onlardan işitmediğimiz azar mı kaldı?

"Onlar" derken sadece Almanlardan söz ettiğimizi zannetmeyin:

Hoş Gerhard Schröder kabinesinin İçişleri Bakanı Otto Schily’nin iki yıl önce "Çok kültürlülük öldü" dediği biliniyordu (14.2.2006 Int.H. Tribune).

İktidardaki Hıristiyan Sosyal Birliği milletvekili Andreas Scheuer de "Bütünleşmişlik dille başlar. Okullarda anadil yasağına katılıyorum. Yönetim buna uymayan öğrencilere ceza vermeli" diyor. (31.1.2006 Cumhuriyet)

Ama yine de -önce ABD Başkanı Bush’la başlayan- bu ırkçı görüşün öteki Avrupa ülkelerine kuş gribi salgını hızıyla yayılması beklenmiyordu.

Nitekim şehirlerinde yaşayan azınlıkların anlayacağı dilde tabelalar koydukları için iftihar eden belediyeler şimdi "Burada yaşıyorsa, bu dili öğrensin ve bunu kullansın" diyor. Örneğin Leeuwarden kenti Belediye Başkanı Geert Dales, Hollanda kültürünü benimsemeyen yabancıları istemediği için kendisinin faşist olduğunu söyleyenlerin şimdi kendisini anladığını ileri sürüyor ve "Ya bize uyarlar ya defolur giderler" diyor. (14.2.2006 IHT)

Tamam Batı iyidir. Ama kendi çıkarına uygun olduğu sürece iyidir.
Yazarın Tüm Yazıları