Balolar ve çocuk öpüşleri

CUMHURİYET balolarına, bir devrimin kitlelerin yaşam biçimini farklılaştıracak zihniyet değişikliğine yol açması için baş vurulan yöntemlerden biri olarak bakıyorum.

Bu balolar, siyasi liderliğin halka değişikliği benimsetmek için nasıl öncülük ettiğini gösteren değerli örnekler. Zaten 1945’de kaldırılmış.

Yaşam tarzı, siyasi değişim projelerinde çok önemli.

‘Biz reform hükümetiyiz. Yasalar çıkardık’ demek yetmiyor. Yaşam tarzını değiştirmek, zihniyeti yenilemek de politikacının halka karşı sorumluluğu.

Size bir örnek vereyim.

İslamcı terör dalgası altında en zor dönemlerini yaşarken Cezayir’e gittiğimde, öldürülmek korkusuyla sinen aydınların dikkat çektikleri en önemli nokta bu yaşam tarzı meselesiydi.

‘Biz Kuzey Afrikalıyız ve dinimizi laik bir atmosferde yaşarız. Ama İslamcılar şimdi yaşam tarzımızı Araplaştırmaya çalışıyorlar’ diyorlardı.

Cezayir kültüründeki Afrikalı unsurlar, Fransız ve Avrupa etkileri yok ediliyor, kadın-erkek birlikteliği ‘haram’ yaftası altında toplumun her seviyesinde ortadan kaldırılmak isteniyordu.

Türban yaygınlaşmış, erkekler pantolonları çıkartıp şalvar ve cüppelere dönüyordu.

Daha doğrusu, İslamcı terör gruplarının katliamlarının yarattığı hava, topluma böyle bir yaşam biçimi değişikliği dayatıyordu.

Bu olumsuz bir örnek, ama bir gerçek. Eğer bir toplumda siyasi değişime önderlik edecekseniz, yaşam tarzını değiştirmek zorundasınız.

* * *

MALATYA
çocuk yuvasında olanlar, çağdışı eğitim anlayışını yansıtıyor. ‘Eti senin kemiği benim’den bu yana süregelen yola getirme yöntemi bu.

Çocuklara karşı tavır da bir yaşam biçimidir. Çocuklarımız ile ilişkilerimiz hayattan ne anladığımızı, insana nasıl baktığımızı ortaya koyar.

Yuva görevlilerinden biri, çocuklar birbirini öptüğü için kaba kuvvet kullandığını söylüyor. Bu yaşlar, çocukların kendilerini ve birbirlerini keşfettikleri yaşlar. Çocuk eğitimi ile uğraşanlar, nasıl davranılacağını bilir. Çocuk eğitimini din ve geleneklere terk ederek bir toplumun çocuklarını koruyamayacağını son skandal kanıtlıyor.

* * *

BAŞBAKAN Erdoğan’ın açıklamaları ve yaklaşımıyla ortaya koyduğu zihniyet, kendisini değiştirmek için kolları sıvayan bir toplumun anlayışı olamaz.

Ne diyor Başbakan? ‘Eski dönemin sorumluluğunu üstlenmeyiz’ diyor. Olur mu böyle bir anlayış?

Siz değişimin liderliğine soyunuyorsanız eğer, eski olan ne varsa onu değiştirmekle yükümlüsünüz. Ona karşı savaş açmak, önlem almak zorundasınız. Eğer eski olanda sizi rahatsız eden şeyler varsa ve onlar ile devam edemeyeceğinizi hissediyorsanız tabii ki.

Pekiyi ne öneriyor Başbakan?

‘Kız ve erkek çocukların ayrı evlerde, hemcinsleri tarafından eğitilip gözetilecekler’ diyor.

Çocuklarımızı böyle mi eğiteceğiz? Erkeklerle kızları ayırmak onları cinsel sapıklıklara, şiddete karşı koruyacak mı?

Geçenlerde bir grup yetkili Brüksel’e tarama toplantılarına, eğitim müktesebatını görüşmek üzere gittiler. O toplantılara keşke Başbakan’ı da gönderseydik de eğitim anlayışını taratıp gelseydi.

* * *

ŞİMDİ AKP
hükümetine sormak istiyorum. Diğer hükümetlerin yapamadığını yapmak ve Türkiye’yi Avrupa Birliği ile müzakerelere başlatmakla övünüyorsunuz. Hakkınız. Ama neden yaşam biçiminin değişiminden de sorumlu olduğunuzu anlamak istemiyorsunuz?

Türkiye’nin en keskin batılılaşma ve en köklü değişim projesi olan AB üyeliği, böyle bir liderlik gerektiriyor.
Yazarın Tüm Yazıları