Bakan Pepe’den Uludağ düzeni KAYAK ve kıyak

KAYAK ve kıyak birbirine karışıyor. Hatta kıyak, kayağı geride bırakıyor.

Bir bölümü oteller bölgesinin tam göbeğinde. Bir bölümü biraz daha aşağıda. Yasaya aykırı otel, motel ve pansiyonlar.

Türkiye’nin önde gelen kış turizm ve kayak merkezlerinden biri olan Uludağ adım adım bu özelliğini yitiriyor. Ne imar planı, ne herhangi bir ölçü. Rastgele yapılaşma. Dağın başında modern gecekondular.

Uludağ milli parklarımızdan biri. Şimdi, Orman Bakanlığı burada yeni bir harita çizerek, milli park sınırlarını değiştiriyor. Bu durumu iki gün önce yazıyorum.

TUVALET RUHSATIYLA OTEL

Yazı üzerine, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe arıyor. İlginç bilgiler veriyor:

"Uludağ’daki durum utanç verici. Birisi burada tuvalet ruhsatı alıyor, tuvalet ruhsatı ile gidiyor, otel yapıyor. Otel ve moteller arka arkaya dikiliyor. Ayrıca, devlet yönetimi açısından çok başlılık var. Buraya çeki düzen vermek için, milli parkın sınırlarını değiştiriyoruz."

Uludağ düzeni Türkiye’nin pek çok yeri gibi. Buna karşı ne yapılıyor?.. Pepe dertli:

"Adam gibi imar planı yapılsın, yıkılması gerekenler yıkılsın, dedik. Bu çarpık yapılaşma kırk yıldır var. Sadece benim bakanlık dönemimde, 36 tutanak tutuldu, hepsi de yasalara aykırı. Bunlar hakkında yıkım kararı aldık ve valiliğe bildirdik."

Sonra?.. Sonrası, işte tam Türkiye.

MAHKEMEDEN DÖNDÜ

Bakan Pepe:

"Onlar da gittiler, mahkemelerden tam ters karar çıkardılar. Hiç biri yıkılamadı."

Ters kararlar Uludağ’da karları buza çeviriyor. Bakanın deyimiyle, "gecekondu yapacak yer bile kalmıyor." Tipik bir yağma. Bu yağma, dağ yağması.

Yağmada pay sahibi kamu kurumları da var. Ana bölgede 38 otelden 19’u kamuya ait. Hepsi malum, eğitim tesisi adı altında, elli kuruşa çay, beş liraya yemek vaziyeti. Maliye, İçişleri, ODTÜ, Jandarma, Karayolları v.s. Orman Bakanlığı’na da ait bir yer var, o kiraya veriliyor.

Şimdi bütün bu bölge tek patrona bağlanıyor, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na. Yeni imar planıyla birlikte. Uludağ’da yapılaşma, plan, denetleme bu bakanlığın yetkisine bırakılıyor. Pepe sorularım üzerine, ısrarla, "yıkılması gerekenler mutlaka yıkılacak, yoksa Uludağ elden gidiyor" diyor.

TATSIZ ÖRNEKLER

Pepe
, milli park sınırlarının değiştirilmesini, bu korumaya bağlıyor. Bana göre, tehlike burada.

Pepe’nin anlattıkları vahim. Ancak, başka yerlerde benzer kaygıyla, sınırları değiştirilen milli parklar var. Sınır değiştirme, o yerlerin özelliğini yitirmesiyle sonuçlanıyor. Örnekleri var.

Olimpos Beydağları, Antalya Köprüçay, Aydın Dilek Yarım Adası birer milli park. Oralarda yapılaşma ve yağma var. Bunu önlemek üzere, milli park sınırları değiştiriliyor. Geçmiş yıllarda. Sınır değişiyor, Olimpos, Köprüçay, Dilek Yarım Adası sizlere ömür.

Uludağ’daki cinayeti birinci elden Orman Bakanı Pepe anlatıyor. Uludağ’da başka cinayetlerin önlenmesi, milli parkı korumaktan geçiyor.

Yeni Şafak’ta şafak attı

MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan kapalı toplantıda Baykal için "onun bir milyon YTL’si var" diyor. Yeni Şafak bu sözleri yayınlıyor. Ortalık karışıyor.

Çünkü, bu gazete iktidara yakın. Haber iktidarın hoşuna gitmiyor. Unakıtan haberi yalanlıyor.

Buna karşılık, haberi yazan muhabir, bir başka gazeteye konuşuyor ve haberini doğruluyor. Yeni Şafak o gazeteye hemen açıklama gönderiyor. "Doğru değil, bizim muhabirimiz sizinle konuşmadı." Oysa, muhabirin açıklamasını yayınlayan gazetenin elinde, o muhabirin SMS mesajı var, haberin doğruluğunu anlatıyor.

Yeni Şafak kendi muhabirini yalanlamak zorunda kalıyor. İktidar-basın ilişkilerinde okullarda okutulacak bir örnek.

O gazetede basın üzerine sık sık ahkam kesen köşeler var. Oyun teorileri attıran, komplo teorileri döşeyen. Onlara soralım, onlar doğruyu nasılsa sektirmez.
Yazarın Tüm Yazıları