Avrupa, Türkiye’yi anlamaya başlıyor

Yukardaki başlığı okuduktan sonra, belki de kendi kendinize “Bonjour – Günaydın“ demiş olabilirsiniz. Olabilir. Gerçekten de özellikle bazı Avrupalı dostların alışkanlıklarını değiştirmeleri, ön yargılarından kurtulmaları zaman alıyor. Ancak, eninde sonunda doğrular bulunuyor.

Haberin Devamı

Yukardaki başlığı okuduktan sonra, belki de kendi kendinize “Bonjour – Günaydın“ demiş olabilirsiniz. Olabilir. Gerçekten deözellikle bazı Avrupalı dostların alışkanlıklarını değiştirmeleri, ön yargılarından kurtulmaları zaman alıyor. Ancak, eninde sonunda doğrular bulunuyor.

 

Geçtiğimiz haftalarda iki karar çıktı. Basında pek yankı bulmadı. Oysa, daha önceleri bu konularda Almanya ile Belçikayı yerden yere vurmuş ve Türk düşmanlığiyle suçlamıştık.

 

-                   BELÇİKA yagıtayı yıllardan beri sürdürdüğü tutumunu değiştirip, DHKP-C’nin bir terör örgütü, bir suç örgütü ve çete olduğuna karar verdi.Buna bağlı olarak da, 4 ay önce serbest bırakılan örgüt üyelerinin yeniden yargılanmasına karar verdi. Oysa, Anvers mahkemesi tam aksi yönde bir karar almıştı. Yargıtay, işte bunu bozdu , terör örgütü ve üyelerinin Belçika dışında işledikleri suçlardan da, Belçika mahkemelerinde yargılanabilineceklerine karar verdi.Şimdi bütün dosya yeniden yargıya gelecek. Hatırlayacaksınız, Sabancı Center suikastı sanıklarından Fahriye Erdal ve DHKP-C lideri Dursun Karataş daha önce , Türkiye’deki suçlarından yargılanmamış, sahte pasaport ve izinsiz silah bulundurmadan, hafif sayılacak cezalar almışlardı. Zaten ardından da kaçmışlardı ve nerede bulundukları bilinmiyor.Ancak yine de, Belçika gibi, Türkiye’de suç işleyenler için uzunca bir süre sığınma merkezi konumuna giren ülkeler açısından, bu karar son derece önemlidir.

 

Haberin Devamı

-                   ALMANYA İçişleri Bakanlığı da, yine uzun yıllar direndikten sonra, tutumunu değiştirdi ve Roj Tv’nin Almanya toprakları üzerindeki tüm faaliyetlerinin askıya alınmasını kararlaştırdı.Yapılan açıklamaya göre, Roj TV’nin tüm yan kuruluşlarının mallarına da el konulacak.. Bu TV kanalı Türkiye’nin en çok canını yakan PKK’nın yayın organı olarak bilinir. Almanya 1993’tede aynı tip bir karar almış, ancak böylesine sert bir uygulama yapmamıştı. Nitekim, bu kararın hemen ardından PKK Ağrı’da 2 Alman turisti kaçırdı ve bir yerde bindiği dalı kesmiş oldu. Şimdi, Berlin’inbu şantaöaboyun eğip eğmeyeceğini izleyeceğiz. Birlin’in Alman turistleri kurtarma adına PKK’ya ödün vereceğini hiç sanmıyorum.

Haberin Devamı

 

İşte bu gelişmeler Türkiye açısından son derece önemli.

 

PKK ve diğer terör örgütleri açısından da son derece olumsuz bir gelişmedir.

 

Avrupa giderek terörle mücadele için neler yapılması gerektiğini öğrenmeye başlıyor. Başta da dediğim gibi, belki zaman alıyor, ancak sonunda doğrular anlaşılıyor.

 

KISA SÜRELİ BİR TATİLE ÇIKIYORUM…

 

Kusura bakmayın, biraz dinlenmeye ihtiyacım var.

          

Herhalde anlatmaya da gerek yok.

          

Öyle bir yıl geçirdik ve daha da öylesine yoğun bir dönem geliyor ki, kısa bir ara verip akülerimi doldurmam gerekiyor. Zira sadece bu Köşe değil, aynı zamanda bir de Kanal D Ana Haber Bülteni var. Ekip perişan durumda. Kısa tatillerle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Hatırlayacaksınız, geçen yaz aylarını da seçim kavgasıyla geçirmiştik. Bu defa da Ergenekon veKapatma davası gündemde.

Haberin Devamı

          

Denize açılacağım ve kendimi kaybettirmeye çalışacağım, ancak kulağım da telefonda olacak. Anayasa Mahkemesi kararını verdiği gün, yine ekranda karşınızda olacağım..

          

Tekrar buluşana kadar sağlıcakla kalın…

 

BU KAFAYA BU TRAŞ (!)

 

Nedim Gürsel’inçok beğeni kazanan “AllahınKızları” adlı romanı, Şişli Cumhuriyet Savcılığı tarafından incelemeye alındı.

 

Gerekçesi çok ilginç “... Halkınsosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik”

 

Şimdi, bu haberi okuyunca ilk tepkiniz, “İşte gördün mü, AKP’nin yönetiminde bu ülke ne durumlara giriyor” olur. Oysa biraz araştırınca anlıyorsunuz ki, bunun AKP ile ilgisi yok.Asıl sorun, yasalardan ve bu yasalarıyorumlayan savcı ve yargıçlardan kaynaklanıyor.

 

Haberin Devamı

Nedim Gürsel’i hepimiztanıyoruz. Müslüman mahallesinde salyangozsatmayacak kadar akıllı bir yazar olduğunu biliriz. Üstelik, Doğan Kitap’ın yayınladığı “Allahın Kızları” da, örümcek kafalı veya ard niyetlilerdışında kimseleri rahatsız etmez. Okuyun göreceksiniz... Bakalım savcı da bu kitaba bizim gibi mi bakacak?

 

Anlayacağınız, bu kafaya bu traş... Böylesine muğlak yasalar yapıldıkça ve böyle yorumlandıkça, başımız daha çok ağrıyacaktır.

 

SONUNDA, MİTHAT’TA GÖNLÜNÜ KAPTIRDI

 

Mithat Bereket’i önce 32.Gün’lerde tanıdınız, ardından da büyük kanalların star’ı oldu. Şu sıralarda da CNN TÜRK’ün en gözde starlarından biri.

 

Benimle çalışmaya başladığı zaman, (bundan 15-20 yıl önceydi) gencecikti. Etrafında kelebek gibi kızlar uçuşurdu. Mithat direndi ve ısrarla evlenmedi. Onun bu inadını sonunda Hülya Çeltekoğlu  kırdı. Herhalde en zor yarışı kazanmış oldu. Ancak, asıl şanslı olan yine de Mithat. Zira Hülya’nın kaliteleri öylesine yüksek ki, işin sonunda Mithat’a getireceği katkılar çok büyük olacak. Nice, nice mutluluklara...

 

Haberin Devamı

DOĞRU SANILAN YANLIŞLARLA AB…

 

Dr.M. Hakan Keskin’in, Nobel Yayın Dağıtım tarafından piyasaya verilen bu kitabı herkesin mutlaka okuması gerekiyor. İster Ulusalcı olun, isterseniz AKP veya CHP’li olun, hiç önemli değil. Önemli olan, Avrupa Birliği hakkında laf edecekseniz veya doğruyu öğrenmek istiyorsanız, bu kitap referansınız olmalı. Zira Keskin, Avrupa Birliği hakkında verilen yanlış bilgileri, yanlış kavramları ve nihayet kimi yalanların doğrusunu bu kitaba toplamış.

          

Alın okuyun, sonradan yineeleştirin, önemli değil. Önemli olan doğru verilere dayanarak eleştirin. Yalan veya hurafelere dayanarak değil. Keskin’i tebrik ederim.

 

ALEXİS’İ ÇOK ARAYACAĞIZ...

          

Tanıdığınızı sanmıyorum.

          

İstanbul’daki Yunan Başkonsolosu Alexis Alexandris’den söz ediyorum.

          

Tanıyanlar için bir kazanç, tanıma fırsatı olmayanlar için ise bir kayıp.

          

Eski bir İstanbul efendisi.

          

Sizin, benim tanıdığımız İstanbul’un efendilerinden biri. 1950’de Beyoğlunda doğmuş, büyükbabası Zaho bey, Osmanlı sarayında eczacılık yapmış. Yani şu anda İstanbulu dolduran 14 milyonun büyük bölümünden daha fazla İstanbullu. Fener lisesi mezunu. Nefis bir Türkçe ve eski İstanbul’un tüm güzelliklerinin anılarıyla büyümüş bir diplomat. Daha doğrusu, bizim değerini bilemeyip kovaladığımız bir kuşağın temsilcisi.

          

Alexis’in geçenlerde Milliyet ilavesinde Fatih Türkmenoğlu ile harika bir söyleşisi yayınlandı. Rum kökenli azınlığının İstanbulu nasıl pırıldattığını anlatıyor ve öylesine güzel karşılaştırmalar yapıyordu ki, büyük bir keyifle okudum.

          

Tahmin edebileceğiniz gibi, çok hayıflandım.

          

Alexis’leri yurt dışına iterek neler kaybettiğimizi daha iyi gördüm. Onlarla birlikte bu güzelim şehrin nasıl daha renkli olduğunu düşündüm.

          

Alexis kendine özgü bir insan.

 

Resmen Yunan diplomatıydı, ancak gerçekte İstanbul Rumu olarak kalmış.

 

Aradaki farkı çok iyi bilirim. Zira Türkiye’ye gelen Yunan diplomatlarının hemen tümünü tanıdım. Alexis’in büyük avantajı vardır. Hem bu ülkeyi ve insanlarını avucunun içi gibi tanır, hem de Yunanlıyı... Olayları yorumlayışı son derece gerçekçidir.

 

Nedeni de, bizleri çok iyi tanıması.

 

Görev süresi doldu. Aslında normal süresi üç yıl iken, olağanüstü başarısından dolayı, Yunan dışişleri yapılmayacak olanı yaptı ve Alexis’i beş yıl burada tuttu. Ağutos ayında aramızdan yine ayrılacak.                                              

 

Ben eminim, bir süre sonra tekrar gelecek. Ancak bu defa o çok sevdiği İstanbula değil, Ankaraya Büyükelçi olarak dönecek. Yunan diplomasisi kompleksli değilse, Alexis’i böyle taçlandırır. Zira gerçekten hakkeden bir insan...

Yazarın Tüm Yazıları