Aşkın gözü kör olabilir ama inanın bana, karnı açtır

Yazının selámetine uyduruyorsam, iki gözüm önüme, nah-a tam şuraya aksın. (Muharrire, sağ elinin işaret parmağıyla ayağındaki papilerinin ucuna işaret eder.)

Uzun zamandır rastlaşmadığım bir tanışla karşılaştık. Laflarken, uzun zamandır ilk kez doğru dürüst bir ilişki yaşıyor olduğunu söyledi. Manital faaliyetten yana vurkaç politikasına prim veren biri olduğu hálde, taaastamam altı aydır hem de...

Hani piyango bileti reklamlarında "Size de çıkabilir" deniyormuş ya, başına gelmese güler geçermiş ama aha: Ona da çıkmış. Yanisi doğru adamı bulmuş olabilirmiş... Öyleymiş; doğru adam diye bir şey varmış. Gözüyle görmese valla billa o da inanmazmış ama işte; iman cilalamış...

"Ne güzel" dedim; "Allah sonuna erdirsin. Sen şimdi ürersin de..." Zannetmiyormuş. "Niye ki? Yanlış adamla yanlış kadınların üreyip durmasından memleket açık tımarhaneye döndü kızım. Toplumsal sorumluluktur bir yerde. Üre, sen üre..."

"Üremek şöyle dursun; muhtemelen ayrılacağız" dedi.

"Lost dizisi taklidi mi yapıyorsun kardeşim? Anladık gerilim tırmandırmaya çalışıyorsun da senin muhabbet biraz Aliye tonundan çalıyor. Niye ayrılıyormuşsunuz? Rahat battı da herifi terk mi edeceksin?"

"Yok," dedi; "muhtemelen o beni terk edecek. Hakikaten rahat batmış olsa gerek ki gittim adamı üç kuruşluk bir gerzekle aldattım. Dürüst davranmazsam içim de rahat etmez şimdi. Konuşup anlatacağım; cesaret toplamaya çalışıyorum."

"Tırstın di mi mutlu olmaktan?" dedim.

"Hı hı" dedi, başka bişi demedi.

Ben de başvurmuştum vaktiyle bu yönteme. İlişkiyi bitirmek için ihanete yönelmeye... Gerçi ben zaten ayrılmaya niyetli olduğum bir adamla, uğraş didin, bir türlü münasip bir nokta koya koyamadığım, boka sarmış bir ilişkiden sıyırmaya çalışıyordum. Adam o kadar kıskançtı ki, gayet edepli uslu ve de sadık olduğum onca zaman boyunca mütemadiyen beni ihanetle suçlamıştı. Hayatında bir kere bile bir kadınla yatmamış gay arkadaşlarımdan tut, kız arkadaşlarıma kadar, çevremde kim varsa, peşinen onunla yattığıma hükmediyor, hikáye üzerine hikáye yazıyordu. Paranoyanın boyutlarını zorluyordu. E ben de ne yapayım, 40 kere söylersen olurmuş; bu kadar çağırdığına göre istediği de bu olsa gerek; madem öyle gel böyle tadında aldatmıştım. Birkaç kez... İşe de yaramıştı... Bugüne bugün bir an için bile vicdanım sızlamadı üstelik.

Neyse... Bu arkadaşın durumu başka... Ben mutsuzluktan kırılıyordum; onunsa mutlu olacak diye ödü patlıyor. Ve ben bunu da misler gibi anlayabiliyorum. Bizi hangi doktorlara emanet etmeli bilemem artık...

TAŞ GİBİ ROCK

Malt’ın da Aşkın Gözü’nde demiş olduğu gibi:

"Aşkın gözü kör olabilir ama inan bana karnı açtır / İyi sindirilmemiş bir aşk üçüncü tekillere muhtaçtır."

Cenk Durmazel (vokal), Cenk Turanlı (bas), Barış Ertunç (gitar) Güray Gürsoy’dan (davul) oluşan Malt’ın "Kendi İsmini Taşıyan İlk Albüm" adlı albümü (Kendileri her ne kadar müzikle mizahı karıştırmadıklarını söyleseler de grubun kurucusu ve söz yazarı Cenk ve Erdem Beyler’in Cenk Bey’i olunca, konunun içinden kaçınılmaz olarak habire espri geçiyor tabii...) yakın bir tarihte huzura geldi.

Çok da iyi oldu. Taş gibi müzik yapıyorlar...

Cenk Durmazel’i eski grubu Badluck ile sahnede izlemişliğimiz vardı zaten. Geyikten yana istihap haddini aşmış ve hafiften sıkılmış, ayrıca müziği de özlemiş olsa gerek ki sahnede izleyip performansını takdir ettiği Turanlı ile Ertunç’u ayaklandırmış.

Turanlı ile Ertunç’u biz de takdir ederiz ezelden ebede... Kendilerini başka müzisyenlerle birlikte sahnede bolca izlemişliğimiz vardır. Şu aralar Barda’nın soundtrack’inden, filmden görüntülerin aktarıldığı klibiyle izlediğimiz Dediler Ki’yi icra eden Üçnoktabir’in de hastasıyız. Ki Turanlı ve Ertunç aynı zamanda bu grubun da elemanları.

Blue Jean dergisinin 20. Yıl partisinde (Nice 20 senelere inşallah arkadaşlar. Bu ülke ve bu şişko sizinle gurur duyuyor!) Selim Demirdelen’le karşılaştık. Prodüktörlüğünü üstlenmiş olduğunu öğrendiğimiz Üçnoktabir albümünün iki haftaya kadar piyasaya çıkacağını müjdeledi. Sevindirik olduk nitekim... (Şaka değil, çerçöpten dolayı mide fesadı geçirmekte olduğumuz için iyi bir iş çıktığında basbayağı seviniyorum. Hálimi anlayın yani...) Hem yetenekli bir müzisyen, hem de başarılı bir yönetmen olduğu için, albümün ilk klibini de o çeker zannediyorum.

KORKMAYIN E Mİ KUZUCUKLARIM

Malt’ın keyfi bu aralar yerinde. Cenk Turanlı, akademibulteni.net’te yer alan bir röportajında durumu şöyle özetliyor: "Ben ve Barış müzik dışında yine müzikle uğraşıyoruz. Üçnoktabir albümü miks aşamasında. Barda filminin soundtrack’inin başarısı bizi çok mutlu etti; en kısa zamanda Üçnoktabir albümünü yayınlamak istiyoruz. İki süper grubumuz olduğu için keyfimize diyecek yok. Cenk Bey, sevgili asistanı Erdem Bey’le Kanal 24’te HÖTK programında şabalaklığa devam ediyor. Güray da izlediğiniz birçok reklam ve filmin infernolarını yapmak ve ’baget kırmadan nasıl davul çalınır’ üzerine kafa patlatmakla meşgûl."

Allah artırsın ve tamamına erdirsin. Mutluluklar daim olsun. Rahat kimsenin kıçına batmasın. Ayrıca Türkiye çöl olmasın. Diyooor, inşallah tez vakitte Üçnoktabir’in klibinde buluşmak üzere huzurdan ikiliyorum. Sonracığıma, aşkı ziftlenirken çok çok çiğneyin, iyice sindirin. Üçüncü tekillere muhtaç kalmayın. Mutlu olmaktan korkmayın e mi kuzucuklarım? (Adile Naşit’i Özlemek isminde tuğla kalınlığında bir roman döşenmek istiyorum.)
Yazarın Tüm Yazıları