Askerin karşı çıktığı madde

ASKERİN tepkisi var AB Çerçeve Belgesi’ne. Gerçi herkesin, bu arada hükümetin de tepkisi var ama, askerin tepkisi fren niteliği taşıyor.

Askerin tepkisi, Çerçeve Belgesi’ndeki 5. maddeye. O madde aynen şöyle:

‘Tam üyeliğe kadar geçecek süre içinde, Türkiye uluslararası kurumlarda üçüncü ülkelere yönelik politikalarını ve tutumunu, AB ve üye ülkelerin politika ve tutumlarıyla aşamalı olarak uyumlu hale getirir. (Tüm üye ülkelerin bu kurumlardaki üyeliği ile ilgili hususları da içerecek biçimde).’

Çoğu diplomatik metinler gibi, dışardan okuyana, bu adamlar ne diyor, dedirten bu cümlelerin anlaşılabilir bir yorumu var.

GÜNEY KIBRIS-NATO

Bu karışık cümleleri, askeri kanat, ‘Güney Kıbrıs-NATO ilişkileri’ olarak yorumluyor. Güney Kıbrıs’ın NATO’ya alınmak istenmesi olarak algılıyor.

AB’nin, Türkiye’yi Çerçeve Belge’de bu yönde bağlamak istediğini savunuyor.

Askerlere göre, uluslarası kurumla, AB özellikle NATO’yu ve arkadan OECD’yi kastediyor. Herhangi bir kurum adı vermiyor, genel bir deyim kullanıyor.

Parantez içinde yer verdiği, tüm üye ülkelerin bu kurumlardaki üyeliği, ifadesiyle, belli uluslararası kurumlarda Rum Kesimi’ne üyelik yolunu açmaya çalışıyor.

AB-NATO YAKINLAŞMA

AB’de bir akım var. NATO bağlantılı. AB’ye üye ülkelerin aynı zamanda NATO üyesi olmalarını öngören bir görüş.

Kıbrıs Rum Kesimi AB üyesi, ama NATO üyesi değil. Türkiye NATO üyesi, ama AB üyesi değil. Rumların AB’de Türkiye’yi veto hakkı var. Türkiye’nin de NATO’da Rumları veto hakkı var.

AB Rumları NATO’ya almak istiyor. Ancak, önündeki engel Türkiye. Çerçeve Belge’nin 5. maddesine yazdığı o karışık cümleyle, Türkiye’in NATO’da Rumlara karşı veto hakkını kaldırmasını istiyor. Parantez içindeki o cümlecikle, Rumların üyeliğini garantiye almayı tasarlıyor.

TIKANMA MADDESİ

Bu maddeye özellikle askeri kanat karşı çıkıyor.

Çerçeve Belge’de Ankara ile AB Komisyonu arasında anlaşmazlık yaratan başka maddeler de var. Ancak, bu maddeye askerler, ‘biz Rumların NATO’ya girmesine izin vermeyiz’ itirazında bulunuyor.

AKP Hükümeti bu itirazı yerinde görüyor. Çünkü, Rumların Türkiye’ye karşı bir veto kozu varsa, Türkiye’nin de onlara karşı bir kozu olması gerek. Ankara, doğal olarak, bu kozu kaybetmek istemiyor. Ve askerle aynı paralelde düşünüyor.

Ne var ki, bu paralellik, AB ile anlaşmazlık yaratan maddelere bir yenisini ekliyor. Bir tıkanma maddesi daha.

Sonuç olarak, AB Türkiye’ye ‘Rumların NATO üyeliğine izin ver’ diyor. Ankara ise, askerin uyarısıyla, ‘hayır’ karşılığını veriyor.

AB bütün yumurtaları aynı sepete, Çerçeve Belgesi’ne koyuyor. Ne koparırsam kardır hesabında. Verip vermeyeceği belli olmayan üyelik karşılığında, almayacağı şey kalmasın istiyor. AB’nin hesabı, çarşıya uymuyor.

Bir başka asker etkisi

YAPILAN
değişiklikler sonrasında, dışardan bakınca, sivil niteliği ağır basan MGK, siyasal kararlarda yine ağırlık taşıyor. Son örnek, AB ve Güney Kıbrıs.

AKP Hükümeti ile AB Komisyonu arasında fırtınalar yaratan limanların ve hava alanlarının Güney Kıbrıs’a açılması, MGK’nın da gündeminde yer alıyor.

Askerler limanların ve hava alanlarının Rumlara açılmasını istemiyor.

Bu yöndeki kaygılarını çok net dile getiriyor. Hatta, bu görüş yazıya dökülüyor. Bunun kaynağında, ‘hava alanları ve limanların açılması, Güney Kıbrıs’ın tanınmasına yol açar’ kaygısı yatıyor.

Ankara kulislerine yansıyan havaya göre, AKP Hükümeti limanlar ve hava alanlarıyla ilgili olarak, biraz da bu nedenle AB karşısında ayak sürçmek zorunda kalıyor.

Kamu oyunda askerin sesi pek çıkmıyor. Ama, temel politikalarda etkisini derinden derine hissetmek mümkün.
Yazarın Tüm Yazıları