Asansörün intikamı

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın'ın içinde olduğu asansör kaza yapmış. Bakan, Balıkesir'de SSK hastanesinde bir yakınını ziyaret etmiş. İkinci kata çıkmak için yakınlarıyla birlikte ‘‘hasta asansörü’’ne binmiş. Gazetenin yazdığına göre, asansör ikinci kata gelince ‘‘makaralarından boşalmış’’ (?) ve hızla boşluğa düşmüş. Allah'tan devreye giren emniyet frenleri sayesinde, kabin yere çakılmadan bir iki santim önce durmuş. Bu suretle, elim sonuçlar doğurabilecek bir kaza, çok ucuz atlatılmış.

Bu kazanın neden meydana geldiğini, haberi yazan muhabir saptayamamış. Herhalde Balıkesir Belediyesi ve asansör firmasından yetkili mühendisler, olayı tahkik edecekler. Varsa asansördeki arıza giderilecek ve kazada ihmali bulunanlara gerekli uyarıda bulunulacaktır. Normal olarak, böyle bir kazadan sonra yapılması gerekenler bunlar. Bununla birlikte, içimdeki ses bana mühendis raporunu beklemeden kazanın oluşunu açıklayabileceğimi söylüyor. Bu spekülatif açıklamamdan mahçup olmayacağımı tahmin ediyorum.

* * *

Efendim; içimdeki ses, bana bu asansör kazasının sebebi, mekanik değil, sosyaldir diyor. Bendeniz asansör kazaları konusunda ‘‘sosyal’’ malumat sahibiyim. Hatırladığıma göre, bugüne kadar cumhurbaşkanları başta olmak üzere, devlet büyüklerimizin içinde bulunduğu bir sürü asansör boşluğa düşmüş veya yerinden kalkamamıştır. Sebebi, tahmin edeceğiniz gibi, asansörün içine fazla sayıda adam doluşmasıdır. Asansörler, bilhassa hasta asansörleri, içine kaç kişi binerse binsin o kadarını taşıyabilen makineler sınıfına girmezler. O dediğiniz, minibüstür.

Şimdi diyeceksiniz ki, koskoca bakan ve hatta yüksek mühendis bir başbakan, içinde bulunduğu asansöre, istiap haddinden fazla adam binse, onları ikaz etmez mi? Hadi o ikaz etmedi, asansöre binenler içinden bir kişi çıkıp, ‘‘Arkadaşlar, bu asansörde fazla sayıda insan var, ben iniyorum, birkaç kişi daha insin’’ diye tavır koymaz mı? En azından, önemli kişinin yanındaki koruma görevlileri, derhal durumdan vazife çıkarıp ‘‘Sayın Bakanım, tehlikeli bir hal var, asansörden inin’’ demez mi? Hayır demez... Diyemez.

Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. O asansörün, yüzde yüz düşeceğini içindeki herkes bilse bile, kimse çıkıp bunları söyleyemez. Söylerse, bazılarının kalbi kırılabilir. Gururları rencide olur. Üstelik, sayın bakanın yanından kim ayrılıp, merdivenden çıkacak veya ikinci seferi bekleyecektir? Bu çok önemli bir ‘‘protokol’’ meselesidir. Niye ben ineyim, başkası insin diye düşünülür. Kimse yerinden kıpırdamaz.

Tüm bunlardan daha önemlisi, bu vatanın evlatları ‘‘kadere inanır’’. Akacak kan, damarda durmaz der. Yazdıysa, olur der; belki de bu sefer bir şey olmaz der. Kendi kendine ‘‘korkmamayı’’ telkin eder. Hasılı kelam, bakansa, kimseyi kırmamak için, maiyette biri ise, ilk inen rütbesiz kelek durumuna düşmemek için, görevliyse üstlerine ukalalık etmemek için hiçbir şey demez. Ve asansör boşluğa düşer. Verilmiş sadakamız varmış çok ucuz atlattık der.

SON SÖZ: Asansörle dalga geçmeyin, bozulur.













Yazarın Tüm Yazıları