Anna ile Yunanistan üzerine

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

O gün, yani perşembe buluştuğumuzda, ikimiz de önce kendimizden, çocuklardan ve işlerimizden söz ettik.

Açık büfenin salata bölümünden tabaklarımıza somon ve yeşillik doldurup yerimize döndüğümüzde, masayı paylaştığımız İtalyan parlamenterlerin deniz mahsulleri tabağı ve şarapta kızarmış bıldırcınları hakkında bilgiler aldık. Fakat salatalarımızdan asla şaşmadık. Ta ki tatlılar bizi baştan çıkartana kadar.

Ve sonra, kendi sorunlarından kaçmanın en sağlam yoluna saptık.

Yurt ve dünya meselelerinden büyük bir hararetle söz etmeye başladık.

‘‘Eee Anna, ne olacak sizin Yunanistan'ın durumu?’’

* * *

ANNA Karamanu, PASOK'un Simitis'e yakın kanadı milletvekillerinden. Şimdi Partisi'nin Avrupa milletvekilliğini yapıyor.

Türk-Yunan dostluk gruplarının faaliyetlerinden tanıdığım Anna ile Avrupa Konseyi'ndeki buluşmamızda artık benim söyleyecek bir şeyim kalmadığını ikimiz de fark ediyoruz.

Sadece, ‘‘Bizim oralarda Yunanistan defteri kapandı Anna’’ diyorum.

Terörizme desteğin, ne anlaşılabilir ne de hazmedilebilir tarafı olduğunu kast ettiğimi anlıyor.

‘‘Yunanistan'da aşırı milliyetçilerin gürültüsünden korktukları için tepki vermeyen sessiz çoğunluk var’’ diyor.

Bu sessiz çoğunluk, yürekli ve atak bir politikacının işaretini bekliyor Anna'ya göre. Atatürk örneğini veriyor, ‘‘Bizim de şimdi böyle devrimci bir lidere ihtiyacımız var’’ diyor.

Önümüzdeki günlerde PASOK'un Kongresi'nde Simitis'in Partiyi aşırı milliyetçilerden temizleyeceğine inanıyor.

Öcalan olayına adları karışanlar aleyhinde açılan davalarda ise devlet içindeki çetenin ortaya çıkartılacağını ve bu sürecin Yunanistan'da zihniyet değişimine yol açacağını umuyor.

Anna, Öcalan olayından sonra radyo ve televizyonlarda yaptığı konuşmalarda PKK ile işbirliği yapanları eleştirdiğini de anlatıyor.

‘‘PKK bütün Kürtleri temsil etmiyor. Ayrıca bu sorun sizin sorununuz, bizi ilgilendirmezdi. Biz aramızdaki sorunları çözmek için uğraşmalıydık’’ diyor.

Anna, ülkesindeki sessiz çoğunluğun sesi.

Ama en az benim kendi yurdumu sevdiğim kadar ülkesini seven ve çıkarlarını kollayan bu sesin, Yunanistan devlet ideolojisinin yarattığı ve varlığını Türk düşmanlığıyla özdeşleştiren canavarın karşısında kendini duyurması zor gibi görünüyor bana.

Nedenleri ve örnekleri bir bir aklıma geliyor.

* * *

AVRUPA Konseyi'nin hazırladığı ve PKK'dan terör örgütü olarak söz eden metinin bir tek Yunanistan'ın muhalefeti yüzünden haftalardır yayınlanamadığını hatırlatmak istiyorum Anna'ya ama lafı uzatmamak için vaz geçiyorum.

Atina Hükümeti tecrit olmayı göze alıyor, Türkiye'ye de eleştiriler içermesine rağmen, Türkiye de dahil Avrupa Konseyi'nin tüm üyeleri tarafından onaylanan metni kabul etmiyordu.

Çünkü, PKK'ya terörist derse, bunun terörizmle işbirliği yaptığını itiraf anlamına geleceğini biliyordu.

Bunlara rağmen, Washington ve Atina'dan gelen bazı işaretler, PASOK Kongresi'nden sonra değişiklikler olabileceği izlenimi veriyor.

Önümüzdeki günler belki de şaşırtıcı gelişmelere hazırlanıyor. Göreceğiz.

* * *

SOHBETİN sonunda ne pastalar, ne diyet, ne vicdan azabı kalıyor aklımızda.

Ben, ‘‘Siz değişene kadar biz Yunanistan defterini kapattık’’ diyorum.

Anna, ‘‘Aşırı milliyetçileri partiden temizleyeceğiz’’ diyor.



Yazarın Tüm Yazıları