ANKARA’NIN YENİ GÖZDELERİ

RAMAZAN fikri, bedensel ve toplumsal değerlerin birlikte değerlendirildiği, dengelendiği ve katılımcılığın arttığı dönemin adıdır.

Haberin Devamı

Yıllık olarak değişmesi de bu niteliğinden ileri gelmektedir. Ramazanı fazileti ve bereketi ile geçirmek açısından gıda ve beslenme ağırlıklı tanıtımlar yanında fikirler, düşünceler ve insanlara katkı sağlayacak değerler açısından da bir yeniliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Ülkeler ve kentler açısından 16 yaş üzeri nüfusun %15’inin yerel toplum, kültür ve serbest zamanları değerlendirme etkinliklerine katıldığı yerleşimler, turizm açısından temel ivmeyi yakalamış olarak kabul edilirler. Bu ivme onlara komşuları ve dış turizme açılmanın temel alt yapısını sağlar. Ankara’yı da bu açıdan turizm ekonomisini kendi yapısı içinde devam ettirebilen kentlerimiz arasında kabul etmek gerekir.
Ramazan Ayı da bu açıdan toplumsal katılıma ivme katabilecek şekilde değerlendirilebilir özellikler taşımaktadır. Ankara, ramazan ayının, inançların tazelenebileceği bir ortamda geçirilebileceği kentlerimiz arasında, önemli bir yer kazanabilir. Hazırlık aşamasında Asya Termal gibi tesislerimizin hazırladığı kapsamlı programlar, bu kutsal ayın gereklerine uygun bir şekilde örnek alınabilecektir.
Dini yapılar ve anlayışlar açısından zengin bir birikime sahip olan Ankara’da, yeni yapılan semt camilerinin de bu anlamda bir özellik taşıdıklarını düşünüyorum. Bu yapı, Akşamları Hamamönü, Gençlik Parkı gibi mekanlar ve belediyelerin ramazan programları, kentimizi bir Ramazan Destinasyonu haline getirilebilir.
Yazımın bu bölümünü hazırlarken, Dostum Mimar Mustafa Şahin’in görüş ve tespitlerinden yararlandım. Bana Ankara’da son dönemde yapılan camileri anlatırken, uygulayıcı bir mimar olarak da “Camilere, yapanlar tarafından gösterilen özenin devam ettiğini, günümüz ibadethanelerinin böyle olması gerektiği yorumunu; bu örneklerin daha da çoğalacağı bir gelişmeye de Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yapılmakta olan, camiler bittiğinde tanık olacağımız” haberini de kendisinden aldım.
Ankara’da son dönemde yapılan Çankaya Hasan Tanık Camii, Söğütözü Başyazıcıoğlu Camii Başkentin farklı mimari üsluba sahip camilerinden minaresi ve yeşil kubbesiyle Medine’de bulunan “Mescidi
Nebevinin küçültülmüşü” olarak nitelendiriliyor. Hisrcıklıoğlu Beştepe Camii, Bilkent – Doğramacı Ali Paşazade camii, Çukurambar Sebahattin Yıldız Camilerini “Klasik Dış Mimarinin, klasik ve Modern iç mimari ile desteklendiği bir ortam da, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma sistemi, Lavabo ve ıslak mekanları(abdest alma yerleri) ve çevre düzeni ile ibadete gelenleri cezbetmektedir” şeklinde değerlendirdi.
Ben de dostuma teşekkür ederken dikkatli ve özenli bir kullanımın bu güzel eserlerin ömürlerini uzatacağını, daha çok kişinin yararlanmasına imkan sağlayacağını bir kez daha hatırlatmak istedim.
Mimari ögelerin çağdaş bir anlayışla, hizmetlerle desteklendiği camilerimizin, ramazan ayının ruhlara hitap eden sohbet ve paylaşım imkanları ile yeni bir toplumsal anlam kazanabileceklerini düşünüyorum.
Çayyolu’nda Azmi Beğen camiinde olduğu gibi camilerimizde sabah namazı öncesi düzenlenen toplantılar bu anlamda daha çok desteklenip, ihtiyaçlara daha çok cevap verebilecek bir niteliğe ulaştırılırken; otellerimizden de servis hizmeti verilmesi sağlanabilir.
Aslında Ülkenin tümü bu anlamda kendi değerlerini ortaya çıkarıyor, o nedenle de bir kente veya yöreye Ramazan Destinasyonu olarak özel ayrıcalıklar tanımak yerine, tüm ülkeyi hedef alan bir programa ihtiyaç var.
Aynı şekilde belli ülkeleri hedef olarak seçerken iç sinerjiyi ve dünyadaki talebi de unutmamak gerekir. Sinop, Sivas, Bursa, Konya, Urfa, Diyarbakır, Trabzon bu anlamda gelişmeye ve tavsiye edilmeye değer yörelerimiz olarak yer alacağı bu program, iklim koşulları yanında fikri gelişmeleri de dikkate alan bir yelpazede hazırlanıp duyurulabilir.

Yazarın Tüm Yazıları